Dünyaya ilk ayak bastığımız taş parçasında bıraktığımız o izle, başımızın en son değdiği o mermer arasında tesir ettiğimiz görüntülerden ibaret hayat. Hayat boyu attığımız o her adımın tozunu, vicdanları aşan bir terazi ile şöyle bir tartacaklarsa da büyük mahkemede, sen yine içinin sesini geçir adımlarına ufukları geçmeden.
Dostun düşmanın, belli belirsiz arz-ı endam etse de şu kısa yerkürede, sen bence vicdanının düşüncesine bir kulak kesil göz kapakların düşmeden.
Örümcek ağlarından kurulu bir kadere yapışıp kalmış sinekler gibiyiz. Depelenip durmak da çare değildir, biliriz. Ve o örümcekten korkarız hayatın cilvesinden çekindiğimiz gibi. Oysa insan sıkışıp kaldığı ağlarda nasıl olsa sonunda yetişecek olan örümcekten korkmamalı, ağları sevip daha da sıkı bağlanmalı. Çünkü bilmeli ki insan, ölüm korkusu aslında yavaşlatmaz ayakları, sağlamlaştırır en ürkek adımları.
Bir sinek kadar değerimiz olmuyorken birbirimizin gözünde ve şu dünyanın bir sineğin kanadı kadar değeri yokken Yaradan'ın nezdinde, öyle değer verip dünyaları yakarız aşk denen illet inince yüreklerimize. Çünkü aşk, insana, ölüme kafa tutacak gücü veren yegâne duygudur.
Kaygan bir merdivenden, yalın ayak tırmandığım şu hayatta sevgilim, benim de gücüm kuvvetim sen olmuştun işte. Her şeye rağmen çırpınıp dursam da ağlarda, örümcekten korkmadım ve sıkı sıkıya sarıldım sana. Seni giydim ayaklarıma, daha sağlam attım adımlarımı merdivenin her basamağında. Sen sevgilim, benim küçük kanatlarım, içimin sesi ve vicdanım, ölüme başkaldırım, Yaradan'a inancımdın.
İşte sonunda insanın kanat diye taktığı kırılınca ve sevgili, yırtık terlikler gibi fırlayıp ayaklarını yine çıplak bırakınca, merdivenin dibi daha derin görünür gözüne ve sen güçsüz, silahsız debelenip durmaya devam edersin örümceğin elinde. Cesaretin kırılır, korkmaya başlarsın yine ölümden ve kayar gidersin belki şu yokuşu dik hayatın merdivenlerinden.
Büyük söz etmiyorum sevgilim, aşkı kaybeden yok olur demiyorum. Terazide koyduklarında seni karşıma, kaç 'ah' çekeceksin onu düşünüyorum. Korkuyorum işte; yarımım, yarım kaldım ve ağlar şimdi biraz daha keskin...
Her şeyi kaybettim, Yaradan'a inancımı kaybetmedim. Belki de bu sarmalda daha da düze çıkan inancım, benim tek kazancım.
Ve anladım ki sevgilim, senin yolların kaderin ağlarından daha sıkı.
Ama biz birbirimizinörümceği olmuşuz...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÜZLEŞME
Short Story"Bazı yaralar sâdıktır yarınlara..." Kaybedenlere yazıldı bu kitap, yarım kalanlara, eksik bırakılanlara, düşenlere, düşürülenlere, düşleri kırılan ama içinde bi'yerlerde hâlâ o deli çocuğu yaşatanlara; ve ölüme, koyu bir sitem gibi, e...