-26-

19.6K 735 18
                                    

Bölüm müziği: Lady Gaga- Do What U Want

''Kaan'ın kanı benimkiyle uyuyor. Ama anlamadığım neden bu kadar kan kaybetti? Üstelik ikiside!''

''Söylediğimiz gibi Bay Bakır silah yaralanması.''

Boşta olan elimi saçımdan geçirdim. Soruna bak ki Eylül'ün değil Kaan'ın kanı uyuyordu. O baş belası hep sorundu zaten.

''Tamam gerekli kanı aldık.''

Bantı yapıştıracakken elini ittirdim ve ayağa kalktım. Kapıdan çıktığımda annemin yanına gittim. Hastane arasında annem olduğu hakkında hala şüpheleri olanlar vardı tabii.

''Bulabildin mi?''

''Evet. Seren teyzen buraya geliyor.''

Gözlerimi kırpıştırdım ve ona baktım. Şaka mıydı bu?

''Anne sen ne dediğinin farkında mısın?''

''Kanı uyan birtek o var. Kabul mü değil mi?''

Seren teyze Pelin'in sevgilisinin annesiydi. Kızkardeşimin korkulu rüyasıydı. Onu hiç sevmezdi. Lanet olsunki başka şansımda yoktu.

''O hayvan gelmiyor dimi buraya?''

''Arda! Pelin zamanında bir hata...''

''Pelin'in adını ağzına alma! Onun annesi olmayı hak etmiyorsun sen!'' diye gürlediğimde koridorda olan birkaç kişi bana döndü ve odanın birinden bir hemşire çıktı.

''Lütfen sessiz olun. Burası bir hastane.''

''Hadi ya?''

Şaşkın gözlerle bana baktı. Kafamı geri anneme çevirdiğimde sulu gözleriyle bana bakıyordu. Telefonu çalınca kendini toparladı ve kulağına götürdü.

''3. kattayız canım.''

Seren'in geldiğini anlamıştım. Asansörün kapısı açıldığında uzun ince topukların sesi hastanede yankılandı.

''Ben gidip bir hemşire bulayım.''

Kadının ağzı açık kalmıştı. Birşey söylemesine izin vermemiştim. Yanlarından ayrıldım ve kat görevlisinden bir hemşire ve 2. Ameliyathanedeki hastayla ilgilenen doktoru çağırmasını istedim. Hiç itiraz etmeden cebinden küçük telefona benzeyen bir şey çıkarttı ve birkaç düğmeye bastı.

''İki dakika sonra burada olurlar efendim.''

Kafamı hızla salladım ve hiç dönmek istemediğim yere annemlerin oraya doğru yürümeye başladım.

''O işleri bırakmadı mı daha?''

''Hayır. Oğlumu bir türlü kurtaramadım.''

''Anne.'' Kaşlarımı çattım. ''Neymiş bu oğlunu kurtaramadığın işler?'' Yutkunduğunu ve kaskatı kesildiğini anladım. Arkadaşlarının yanında hep iyi bir anne oğul ilişkimiz olduğunu sansınlar diye ona iyi davranıyordum.

Bunu o istiyordu.

Elimi beline yumuşakça yerleştirdim ve ona dönüp gülümsedim.

''Senin... şu pis işlerin. Bir türlü kurtaramadım.''

''Hımm. Kurtulduğum gün sana bahsi kazandığını söylerim.''

''Umarım.'' iç geçirdi.

Doktoru ve hemşireyi görünce annemden ayrıldım ve birkaç adım öne çıktım.

''Kanı bulduk.''

''Biliyorum, biliyorum farkındayım. Evet hemşire kan alacak ve bende Eylül Hanım'a nakledeceğim. Uyanması yarını bulur.''

SORUNLU AŞK ☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin