-21-

21.5K 637 51
                                    

Bölüm müziği:  maNga - Fly To Stay Alive

"Hayır Arda o kızları istemiyorum!"

Siyah kapıyı sertçe duvara çarptım ve hızlı hızlı yürümeye başladım. Ama koca odanın ortasında bir basamak olduğunu fark edememiştim.

Tam düşecekken Arda sertçe kolumdan tuttu ve bileğimi sıktı. İnledim. Bana o kadar sert ve kızgın bakıyordu ki... "Arda canım yanıyor." Kaşlarımı çattım ve bileğimi morartan eline baktım.

"Bu evde kavga istemiyorum Eylül. Onlarda bizimle kalacak anladın mı?"

Bileğimi çekmeye çalıştım ama çok sıkı tutuyordu. "Hayır efendim anlamadım. Bende bu evde yaşıyorsam bu kızlar gidecek o kadar."

Kaşlarını daha fazla çattı. Aynı sekilde bileğimi de daha sıkı kavradı. Acıyı yüzüme vurmamaya çalıştım. Ama bileğimi öyle bir sıkıyordu ki...

Sonra elimi hızla bıraktı ve bileğimden yukarı bir acı dalgası yükseldi.

Peki sonra ne yaptı? Arkasına bile bakmadan hızla odadan çıktı...

Bütün gün eve alışmaya çalıştım.

Arda'nın bana verdiği kredi kartıyla tonla kitap siparişi verdim. Daha sonra alışveriş iyi geldi ve kendime birkaç üst de sipariş ettim. Arda Bakır imzası attığım için elime bu gün ulaşacağını bildirdiklerinde tekrardan aklıma Arda geldi. Nereye gitmişti ki?

Bilegimdeki buz torbasını sabit tutmaya çalışarak yatakta döndüm.

Arda'nın çok değişken bir ruh hali vardı. Bir an beni seviyormuş gibi hissediyordum ama bir anda sanki başının belasıymışım ve sadece bana acı çektirmek için bunlara katlanıyormuş gibi geliyordu.

Beni sevmesini gerçekten isterdim. Ama neden böyle bir şey düşündüğümü de bilmiyordum. Arda benden nefret ediyordu. Bende ondan nefret ediyordum. Sadece nefret.

Kafamı yastığa gömdüm ve inledim.

Bileğimin ağrısı artarken şu aşağıdakilere acı cektirme vaktinin geldiğini düşünerek doğruldum ve yataktan kalktım.Üstelik bizim evimizde personel odasında kalacaklardı. Hah! Rus sürükleri.

Aşağı indim ve sesleri takip ederek mutfağa girdim.

"Aç mısınız Eylül Hanım? İsterseniz size yemek..."

"Buraya senle konuşmaya gelmedim. Kapa çeneni."

Buz dolabına gittim ve bileğimdeki buzu buzluğa atarken yeni bir poşeti de koluma koydum.

"Üzgünüm."

"Sana susmanı söylemedim mi? Hem Eliza nerde?" Tezgahın üzerindeki bardağa su doldurdum ve kafama diktim.

"Uyuyor efendim."

Bardağı hızla tezgaha indirdim."Ona uyuması için para vermiyoruz. Git ve uyandır onu."

Kocaman gözleriyle bana baktı. "Hem onun bana yardım etmesi lazım. Yaklaşık yarım saat sonra. Onun uyanıp yanıma gelmesi için on dakikası var. Eğer geç gelirse senin başın yanar."

Onu elimle işaret ettim ve o da yutkundu.Mutfaktan çıkarken gülümsedim ve "Arda'nın Salonuna" geçip koltuklarına oturdum.

"Hoşgeldiniz Arda Bey."

Sesi duymamla yerimde hopladım. "Aman Tanrım!''

"Sen Arda değilsin. Üzgünüm ama bu odadaki hicbirşeyi acamazsın."

SORUNLU AŞK ☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin