''Vekilim, Eylül Tekin'i satın almıştır. Babası ona kendi isteğiyle vermiştir. Sanıyorum önünüzdeki mektubun ikinci paragrafı bundan oluşuyor. Kenan Tekin bunu doğruluyor. Bunun yanında Eylül Tekin'in de ne istediği önemli. Üstelik müvekkilim ve Eylül Tekin'in evlat edindiği bir de Kerem Kanat adında bir çocuk var. Kendisi de burada. Kısa bir süre de olsa ikisinin arasında yaşadı. Onunda fikrini almalıyız. Küçük bir çocuk olabilir ama o da bu aileden bir birey,''Yutkundum.
''Bunun yanında; Ahmet Bakır ve Esra Bakır'da bu ilişkiyi onaylıyor. Eylül Tekin'in ailesi olmadığı için bunu onlara sorgulayamıyoruz ama Kenan Tekin'in mektubu açık ve net. Sarhoş olduğundan bahsediyor. Ama şöyle bir sorunda var; bir insanın kızını satması ancak ayyaş olduğunu kanıtlar. İnsan satmak artık ülkemizde söz konusu değil. Bu durumda Kenan Tekin'de suçludur. Müvekkilimin suçsuzluğunu kanıtlamak için size sunabileceğim birkaç tanıkta var. Arkamızda gördüğünüz koca topluluk onların arkadaşlarından oluşuyor. Hepsi Eylül Tekin'in satıldığını gayet açıkça onaylıyorlar. Mektubun ikinci paragrafına tekrar bakmanızı istiyorum. Eylül Tekin'e el konulmadı. Satıldı.''
Hakim'in önünde eğildi ve yerli yerine geri oturdu. Oturduğu gibi önündeki bardaktan su içti. Hakim önündeki mektubu şöyle bir okurken yerimde huzursuzca kıpırdandım. Herkesin gözünün önünde olan, etrafı çevrili sandalyedeydim. Az arkamda Kaan, Atlas ve Ege vardı. İtiraz etmeye, ya da kargaşa çıkarmaya meyilli gibi duruyorlardı.
Sedat gözünü benden ayırmıyordu. Avukatının konuşma sırası ona gelmişti ve henüz bana bir söz hakkı tanınmamıştı.
Hakim tokmağını vurdu ve Sedat'ın yanındaki tek avukatı konuşması için ortaya çağırdı.
Sedat'ın aksine Arda' nın dört avukatı vardı, biri herşeyi yazıyor, biri yasalara bakıyor, diğer ikisi de konuşuyordu. Şimdiye kadar biri çıkıp konuşmuştu ve açıkçası gayette etkilenmiştim.
''Mahkeme sürecinde Sedat Tekin'ın yanında olacağım için konuyu size tamamen açmak istiyorum. Sedat Tekin, Kenan Tekin'in üvey kardeşidir. Annesinin bir önceki evliliğinden meydana gelmiştir. Kenan Tekin'den bir yaş büyüktür. Kenan Tekin'in Eylül Tekin'i amcasıyla evlendirmesini istemesinin nedenleri mektupta açıkça belirtiliyor. Sizde dikkat ederseniz, Eylül Tekin'i Arda Bakır'a sattığından gayette pişman. Pişmanlığını düzeltip, iyi bir hayat sürmesi için amcasıyla evlenmesini istiyor. Vasiyetname olarak kabul edilen mektup, gerekçeyi öne sürüp bize başka bir seçim hakkı tanımıyor. Anayasamızda da öne sürüldüğü gibi reşit olsak dahi bir aileye bağlı olmamız gerekiyor. Eylül Tekin, satın alındığı için şuan itibariyle hiçbir aileye bağlı değil. Bakır ailesi, onu kabullenmiş olabilirler fakat, ailelerine kayıtlı değildir.''
İtiraz etmemek için tüm irademi kullandım. Belki kağıt üzerinde değil ama, onları ailem gibi hissediyordum.
''Bunun yanında vasiyete önem verilir. Kenan Tekin'in vasiyeti Sedat Tekin ile evlenmesi üzerine. Bundan sonrasını size bırakıyorum hakim bey.''
O da diğer avukat gibi yaparak hakimin önünde eğildi ve yerli yerine oturdu. Dediklerinden hiçbir şey anlamamam bir yana, böyle saçma bir şey için ne diye mahkeme yapılıyordu onu bile anlamıyordum.
Arda'ya baktım. Ellerini masanın üzerinde kenetlemişti ve eklemleri bembeyaz olana kadar sıkmıştı. Suratı ifadesiz ve gözleri sinirle avukatların uzattığı kağıtları okuyordu.
Gözlerini sımsıkı kapattığında bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım.
Hakim'in tokmağıya ona döndüm. Tokmağı bana doğru savurduğunda midem ağzıma geldi. İşte başlıyorduk...
Olduğum yerde ayağa kalktım ve bana pis pis sırıtan Sedat'ı es geçerek hakimin gözlerine odaklandım. Beni anlamasını ümit ediyordum. Aslında anlayabilirdi. Eğer Arda'nın dediği gerçekten olduysa hakim beni kesinlikle anlayacaktı.
''Öncelikle, böylesine saçma bir davayı neden yaptığımıza bir türlü anlam veremiyorum. Annem asıldığından beridir, bırakın babalık görevini, doğru düzgün eve dahi gelmeyen bir adamın, beni başkasına satması bence de gayet gaddarca. Ama beni dövüp, sokağa atıp, yetmeyip bir de amcamla evlenmem için zorlanmam daha gaddarca. İçip içip beni dövüyordu. Annem öldüğünden beridir tek istediği benimde ölmem olan bir adamın ihtiyacı olan para için beni satması mantıklı veya değil. Ama doğru. Arda Bakır'a satıldığım için evet, belki ilk başlarda hiç mutlu değildim. Bana kötü davrandığından değil, aksine bana kendi öz ailem gibi davranıyorlardı, hala da öyle. Mutlu olmamamın nedeni babamın beni neden sevmediğini, neden dövüp sattığını anlayamadığım içindi. Şimdiyse, Arda Bakır'ı seviyorum. Ona aşığım ve yanından ayrılmak istemiyorum. Amcamla evlendirilmektense, idam edileyim daha iyi. Onun beni istemesinin tek nedeni Arda Bakır'a duyduğu kin, nefret ve kıskançlıktandır. Evet belki Arda'dan daha bilge, belki de daha tecrübeli. Ama bunlar hiçbir şeyi ifade etmiyor. Eğer benim düşüncem ve isteğim önemliyse Arda Bakır'da kalmayı tüm irademle istiyorum. Ve eğer bunun bir yararı olacaksa yakında evleneceğiz ve ben tamamen Bakır ailesinin bir üyesi olacağım ve evet, Kerem Kanat'ı evlat edindik. Umarım bunların bir yararı olur. Karar sizindir.''
Sinirle yerime oturdum ve gözlerimi yere diktim. Vay canına. Kendim bile bunları söylediğime inanmıyordum. Ne ara bu kadar iyi bir konuşmacı olmuştum ben böyle? Sabahtan beridir düşünüp durduğum tek şey, ne diyeceğimdi. Şimdiyse tüm duygularım ağzımdan uçup gitmişti.
''Karar verilmiştir.''
Herkesten ses yükseldiğinde ayağa kalktım. Kalbim göğüs kafesimi delecekmiş gibi atıyordu.
''Yaz kızım; Anayasanın gereğince, vekalet davası vasiyete göre verilecektir. Eylül Tekin'in vekaleti amcası Sedat Tekin'e verilmiştir. Dava bitmiştir.''
Tokmağını vurduğu an artık bacaklarım beni taşımıyordu.
''Eylül...''
Gözlerimi Arda'ya kitlemiştim. Nasıl? Bitmiş miydi?
İki kol omuzlarımı sardığında irkildim. Atlas yanımdaydı. Ege beni kucaklayıp o demirlerin arasından çıkarttığında ona teşekkür edip kendime gelmek için üç derin nefes aldım. Herşey bitmiş değildi sonuçta.
Arda bana bakarken kafamı ona çevirdim. Bana doğru geliyordu. Ayaklarım istemsizce ona doğru ilerlerken iki polis kollarına yapıştı ve onu benden uzağa götürmeye başladılar.
''Hayır!'' diye haykırdım.
İki kişi de beni tuttuğunda olabildiğince tepiniyordum.
''Eylül!''
Arda'nın kapıdan çıkmasına ramak kaldığında tekrar bağırdı.
''Eylül!''
''Arda...''
Kapıdan çıktığında kendimi yere bırakıp oturdum ve hıçkırıklarımı serbest bıraktım. Kafamı kaldırdığımda Sedat bana pis pis sırıtıyordu.
''Arda...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUNLU AŞK ☠
Ficção Adolescente^^ 'Sorunlu Aşk' Serisinin İlk Kitabıdır. ^^ Okulumda gayet mutlu bir hayat süremiyordum, ta ki kas yığını aslında kurtarıcım olmayan kurtarıcım beni bulana dek. Hayatımı daha da batıran bu adama aşık olmaksa hayatımda yaptığım hatalardan en mutlu...