-3-

43.2K 1K 118
                                    

Bölüm Şarkısı: Little Mix- Move

''Tanrım!'' diye iç geçirince elimdeki kağıtlarla ayağa zıpladım. Sanki suçu yokmuş gibi birde söyleniyordu. 

Poşet dosyamın içine kağıtları sokmaya çalıştım ki hepsi buruştu. Sinirlerime hakim olmaya çalışarak ve derin derin nefesler alarak sakinleşmeye çalıştım. Gözlerimi kapadım ve ona kadar saydım. 

''Bunlar sondu.'' Hızla gözlerimi açtım. Kağıtları uzattığında elinden sinirle kaptım ve gözlerimi ona diktim.

''Sen beni mi takip ediyorsun?'' diye sinirle sordum.

''Tanrı aşkına yolun ortasında dikilen sensin Eylül.''  ellerini beline yerleştirmişti.

''Yoldan geçerken laf atan ve bana çarpanda sensin.'' diyerek diklendim. Haklıydım. 

Ellerini saçlarında gezdirdi. ''Bak o çarpma bir kazaydı tamam mı?'' biraz durdu ve sonra güldü. ''Bir dakika laf atmak mı dedin sen?'' 

Kucağımdaki dosyayı lap diye yere attım ve karşısında dikildim. Benden bir baş uzundu. Sinrilerimi bozmasına aldırmadan kafamı kaldırdım ve gözlerine baktım.

''Evet Arda laf atmak dedim. Her zaman böyle sapıklıklar yapar mısın sen?'' diye tatlı ve sinirli bir dille sordum.

''Beni daha tanımıyorsunuz Eylül hanım.'' 

Ellerimi belime koydum.

''Tanışalım o zaman.'' Sağ elimi ona doğru uzattım ve sevimli halimi takınmaya çalıştım. ''Ben Eylül Tekin. Mimarlık bölümü 3. sınıf.'' 

Elimi tutup sıktı. ''Bende Arda Bakır. Mimarlık bölümü 4. sınıf.'' 

Benden bir sınıf üstte olması sinirlerimin hoplamasına yetmişti. Bu sene yeni geldiği belliydi ama şimdiden kızların ilgisi üstündeydi. 

İnek bir kız olamama ramen üniversiteden iki kez uzaklaştırma almıştım ve bir üçüncüsünde bu okula birdaha giremeyecektim. Kısaca uslu değilim ve şu hem inek hem de okulu yönetenlerdenim. Sanırım Arda da yerime göz konduranlardan biri olmuştu. 

''O kağıtları bir daha kullanabilceğini sanmıyorum bence yenilerini çıkarttırmalısın.'' diye ukalaca söylendiğinde çoktan elini bırakmıştım.

''Onlar not kağıtlarım nasıl çıkarttırayım? Eşşek gibi oturup yeniden yazacağım. Üstelik senin yüzünden.'' diyip gözlerimi kıstım.

Elleri havada geri çekildi. ''Pekala, madem benim hatam yarı yarıya bölüşelim. Sen 250sini yaz bende geri kalanını?'' 

''Bunu cidden yapacağından emin değilim.'' Dudağımı ısırdım ve şaşkınca ona baktım.

Güldü. ''Yapacağım. Ama tek şartla.'' 

Ellerimi göğsümde birleştirip dişlerimin arasından tısladım. ''Hem suçlu hem güçlü.'' 

O da beni taklid etti. ''Benimle akşam yemeği yiyeceksin.'' 

Tek kaşını havaya kaldırdı ve onu çok seksi gösterecek bir sırıtış sergiledi. ''Tamam tamam. Adamım bu biraz fazla.''

''Hiçte fazla değil. Sana göz kondurmuş durumdayım hanımefendi. O kağıtları alayım ben.'' Eğildi ve yerde duran dosyayı eline aldı. ''Yarın akşam seni evinden alırım...''

Sözünü kestim. ''Evimin nerede olduğunu bilmiyor...''

O da aynısını yaptı. ''Nişantaşı.'' gözkırptı ve uzaklaştı. 

Tanrım... Bu da ne böyle?

Defterimdeki resme bir iki çizik daha attım ve kapattım. Kafeterya bu saatlerde boş oluyordu ve ders çalışmak için birebirdi. Gözleri üstümde olan bu insanlardan kurtulmam için son  yarım saat...

İç geçirdim ve paranormal kitaplarımdan birini alıp okumaya başladım. Aslında ders çalışmak derken tam anlamıyla kitap okumaktan bahsediyordum. Kitap okumak benim hayatımın bir parçası gibiydi. Kitap okumadan uyuyamıyor ve hatta nefes alamıyor gibi hissediyordum. Yorucu geçen bir günün sonunda çok uyumak isteyip, bir tülü uykuya dalamazsınız ya, işte kitap okumadığımda tam anlamıyla öyle oluyordum.

Sersem gibi.

Okuduğum onuncu sayfayı da çevirdiğimde neden mimar olmak istediğimi düşündüm. Aslında benim ikinci hayalim yazar olmaktı. Paranormal kitaplara öyle çok aşıktım ki, bir tane de ben yazsam fena olmazdı. Yeni bölüme geçtiğimde derin bir nefes aldım. Tam okumaya başlayacaktım  ki, karşımdaki sandalyeyi biri çekiştirdiğinde kafamı kaldırdım.

''Selam.''

Sırıttım ve çok isteksiz de olsa kitabımı kapayıp çantama attım. Tamda Deamon Katy'i öpecekti oysa ki.

''Selam.''

''Arda denen çocukla ne işin var? Bu gün herkes sizi konuşuyordu.'' 

Atlas benim abim gibiydi. Beni sahiplenip koruyordu ve asla yanlız bırakmıyordu. Herzaman yanımda olduğu için ona hala bir teşekkür sunmamıştım bunu elbet bir şekilde yapacaktım.

''Bana çarptı ve o koca ödevim yerle bir oldu.'' Ellerimi iki yana açtım ve ağzımı oynatarak 'baam' dedim. 

Güldü. ''Onu dövmediğine şükretmeli bence.'' 

''Kesinlikle.'' Bende güldüm. ''Doğum günün için plan yaptın mı? Yapmadıysan benim harika planlarım var.'' 

''Doğum günümü küçük kardeşim mi ayarlayacak?''

''Evet. Üstelik Mira da geliyor.'' sırıttım ve gözlerimi kırpıştırdım.

Gözleri kocaman açıldı ve ağzıda yavaş yavaş onlara eşlik etti. Atlas tatlı çocuktu ama Mira'nın prensiplerine uymuyordu. ''Mi-mira Demir benim doğum günüme mi geliyor?'' 

''Evet. Ama bir şartla geliyor.''

Yüz ifadesi değişti ve arkasına yaslandı. Ah, birşey isteyeceğimi anlamıştı tabii ki.

''Neymiş?'' dedi bana baygın bakışlarını yollarken. Aslında bu yaptığım insanlığa sığmıyordu ama yapmak zorundaydım. Ateşe barutla gidiyordum ama ihtiyacım olan buydu.

Masanın üzerine eğildim ve dirseklerimi masaya dayayıp, çenemi ellerimin üzerine koydum. Tamda gözlerinin içine baktım. Beklentiyle kafasını salladı.

''Arda Bakır hakkında herşeyi öğreneceksin.'' 

Multimedia Atlas.

SORUNLU AŞK ☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin