-30-

18.6K 559 15
                                        

Bölüm müziği: Avril Lavigne-Wish You Were Here


Sabah feci bir baş ağrısıyla uyandığımda koca beyaz yatakta tek başıma yatıyordum ve çarşaf bacaklarıma ve berlime dolanmış beni boğuyordu.

Koca beyaz çarşaftan kurtuldum ve çıplak bacaklarımla yataktan aşağı zıpladım. Hangi akla hizmet Arda'yla bu halde uyumuştum ki?

Yere kadar uzanan kocaman camın önünde durup esenedim ve daha sonra oksijen engelini ortadan kaldırdım. Camı açtığımda müthiş bir sıcaklık içimi kavurdu ve saçlarımı savurup titrememe neden oldu. Oksijeni içime çektiğimdeyse ayrı bir huzur dolmuştu içime.

Dünü hatırlatmıştı bana. O ışıklı alt geçitten geçtiğimiz geceyi... Asla hissetmediğim şeyi hissetmiştim. Özgür olduğumu iliklerime kadar hissetmiş ve mest olmuştum.

Şimdi camı açıncada aynı şeyi hissetmiştim. Hastane odasına tıkılmamdan sonra rüzgar ve hava o kadar iyi geliyordu ki. O lanet odanın camı bile yoktu!

Aşağıda bir köpeğin havlama sesini duyduğumda çıplak ayaklarımın ucunda beyaz mermere bastım ve balkondan aşağı baktım. Arda sarı bir Golden'la oyun oynuyordu. Kahkaha atıyor ve çimlerin üstünde yuvarlanıyordu. Golden'sa onun yüzünü yalıyor ve üstüne çıkıyordu.

Onları gördüğümü belli etmeden -aslında ayaklarım donmuştu- içeri geri girip kapıyı kapattım. Banyoya doğru ilerledim ve üzerimdeki tek tişörtü çıkarıp yatağın üzerine fırlattım. Banyoya girdim ve kapıyı azıcık açık bıraktım. Ben ve benim aptal takıntılarım...

Küvete su dolması için tıpasını taktım ve suyu açıp dolmasını bekledim. Dolabın kapaklarını açıp o muhteşem banyo sıvılarından çilekli olanı alıp dolmaya çalışan küvetin içine boşalttım. Anında köpürmeye başlamıştı.

Sırıttım ve saçımı saçma sapan bir topuz yapıp iç çamaşırlarımı da çıkardıktan sonra kendimi sıcacık suyun içine attım.

Gözlerimi kapattıp arkama yaslandım ve syun dinlendirici sıcağıyla iyice mayışıp düşünmeye başladım.

Her yerim ağrıyordu.

Başımın ağrısıda cabasıydı. Dün ne diye o kadar içtiysem! Gaza gelmek buna denirdi heralde çünkü resmen gaza gelip koca üç şişeyi kafama dikmiştim. Öküzlük bu olsa gerek dimi?

Artık barlardan nefret etmem için bir neden daha çıkmıştı. Ne güzel ama!

''Yardım edeyim mi?''

Küçük bir çığlık atıp yerimde hopladım ve gözlerimi fal taşı gibi açıp Arda'ya baktım. Kapının önünde dikilmiş bana sırıtarak bakıyordu.

''S-sen burada ne arıyorsun?''

İçeri girip kapıyı arkasından kapattı. Ne kadar rahattı bu çocuk!

''Kapının aralık olduğunu görünce dayanamayıp içeriye baktım ve sen buradaydın belki yardıma ihtiyacın vardır diye düşünmüştüm.''

Lavabonun yanında duran küçük iskemleye oturdu ve elini suya sokup ileri geri oynatmaya koyuldu. Ne yani gizli gizli dikizlenmiştim öyle mi?

''Hayır yok. Gördğün gibi bebek değilim kendim duş alabiliyorum.''

''Imm bak buna sevinmedim işte. Ben seni temizleye...''

''Arda!''

Sırttı ve tişörtünü çıkarttı daha sonrada pantolonunu...Ona bakmamaya çalışıyordum ama lanet olsun ki kasları üzerime krem şanti döküp beni yalayabilirsin diyordu. Ne saçmalıyorsun Eylül!

SORUNLU AŞK ☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin