-17-

22.7K 777 13
                                    

Bölüm Şarkısı: Pink-Just A Give Me Reasson

Sabah uyandığımda öyle bir huzurla uyanmıştım ki, dünkü olanlardan sonra bu halde olmama çok şaşırmıştım. Ağladıktan sonraki o huzurlu uyku olmalıydı.

"Günaydın."

Kaşlarımı çattım ve kıpırdanıp arkamı döndüm. Arda iki elini kafasının altında birleştirmiş bir halde gülümseyerek bana bakıyordu.

"Şey... Günaydın." Gözlerimi ovuşturdum. "Saat kaç?"

Gözlerini başka bir yöne dikti ve sonra tekrar bana çevirdi. "Öğlen on iki."

Ofladım. Tabii ki bu kadar çok uyursan huzurlu uyanırsın. Salak Eylül.

"Ne düşünüyorsun?"

Sesiyle yerimde kaldım. "Bana mis gibi bir kahvaltı hazırlayacağını."

Kahkaha attı ve sonra bende ona katıldım. "Hazır zaten. Bizi bekliyor."

Ona baktım. "Ciddi misin sen?"

"Eevet. Giyin gel hadi."

Yataktan kalktı ve ben onun sadece pantolonla olduğunu görünce gözlerimi ondan alamadım. Islık çalarak odadan çıktı ve kendi odasına girdi. Onu hala görebiliyordum ama daha rahat görebilmek için ayağa kalktım.

Dikkatini çekip kahvaltı yapma süresini uzatabilirdim. Dün gece beni pijamalarımla gördüğünde uyuyamayacağı konusunda ısrarcıydı.
Şortlu ve askılı bir pijamayala üstelik Arda'yla uyumak zaten beni on beş dakika boyunca dönüp durmakla meşgul etmişti.

Yataktan kalktım ve ıslık kesildi. Güldüm ve kapıya doğru dönüp bana boş boş bakıp saçlarını karıştıran Arda'ya sırıtıp kapıyı kapattım. Dolabımın önüne dikildim ve üstüme günlük birşeyler geçirdikten sonra odadan çıkt.. Çıkamadım.

Kapı açılmıyordu!

Ben klostrofobik biriydim. Kapalı yerde kalamıyordum ve bu da kapalı bir yer sayılırdı değil mi? "Arda!" diye çığlığı bastım. Kapıya yumruklarımı ardı ardına geciriyordum ama ne gelip bakan, ne de ses veren vardı.

"Arda kapıyı aç!" Kapıya bir tekme savurdum ve sonra sertçe kıçımın üstüne oturdum.

Kendimi duvara ittim ve duvarlar üstüme gelip beni sıkıştırmaya başladılar. Yerde süründüm ve gidip odanın tam ortasına oturdum.Kafamı bacaklarımın arasına aldım ve kollarımı kendime doladım.

"Yardım edin..." diye fısıldadım ve ağlamaya başladım. 

Sekiz yaşında kuzenim beni dolaba kitlediğinden beridir kapalı yerde kalamaz oldum. Sonra da halam beni bir psikoloğa götürdü ve kapı kapandığında ondan camı açmasını istedim. Benle hiç konuşmadan klostrofobiksin dedi ve ip orada koptu.

Kuzenimden nefret ediyordum. 16 sene sonra bunu tekrar yaşayacağım aklımın ucundan dahi geçmezdi.Ama buradaydım işte. Duvarlar üzerime üzerime geliyor ve başım zonkluyordu. Ağlayarak sarsılıyordum ama kendimi o kadar küçücük yapmıştım ki... Artık duvarlar beni sıkıştıramayacaktı.

O lanet olası beyaz betonlar bana zarar veremezdi.

"Eylül!"

Haykırdım. Çığlık attım. O kimdi? Hayır bana zarar verecekti. "Git!" Diye bağırdım ama beni umursamadan yanıma çöktü ve beni kendine çekti.

"Bırak beni..." diye fısıldadım ve ağlamaya devam ettim. Yumruklarımı ardı ardına göğsüne geçirdim.

"Beni dinle. Beni dinlemelisin Eylül."

"Sus!" diye bağırıp tekrar göğsüne vurdum.

"Dinle..." sesi çok yumuşaktı. "Bir kız ve bir oğlan varmış..." Gözlerimi yumdum ve o yumuşacık sesi dinledim. "Parkta oynarken hiç farkında olmadan birbirlerine zarar veriyorlarmış. Ama canları yandığında yine onlar koşuyorlarmış birbirlerine..." hıçkırıklarım sonunda kesilmişti. Hikayenin sonunu merak ediyordum.  "Bir gün yine karşılaştıklarında kız onu itmiş ve oğlanın dizi kanamış. Oğlanda kalkıp onu itmiş ve kız ağlamaya başlamış. Onunda dizi kanamaya başlayınca oğlan yanına koşup şöyle demiş..." Gözlerimi sıksıkı kapadım. "Özür dilerim. Bende bir tane yara bandı var kendim için getirmiştim ama sen daha önemlisin demiş ve kızın dizini tişörtünün koluna silip bandı yapıştırmış. Onlara ne olmuş biliyor musun?"

Kafamı kaldırıp ona baktım.

"Birbirlerine zarar vermelerine ramen birbirlerine aşık olduklarını birkaç yaradan sonra anlamışlar. O yüzden dayan tamam mı? Kendin için dayan. Benim için dayan. En önemlisi ise bizim için dayan..."

SORUNLU AŞK ☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin