-38-

14.3K 561 23
                                    

Bölüm müziği: Justin Bieber- Heartbreaker

Pelin Bakır ölmemişti. Daha kelimeler ağzından dökülür dükülmez sessizce ağlamaya başlamıştım. Arda'nın kardeşi ölmemişti demek...

''Babamlar ne dediler? Ben şirkete geldiğim andan sonrasını hatırlamıyorum.''

Pelin küçük burnunu gülerek çekti ve elinin tersini burnuna tuttu.

''Hala sümüklüyüm. Onu unutmuş olamazsın.''

''Asla.'' Arda peçeteliğe uzanıp bir peçete kaptığında bu ağabey-kardeş sohbetinin ortasında ne bok yediğimi düşünerek ayağa kalktım.

Arda direk bana döndü ve kaşlarını çattı.

''Nereye canım?''

Canım?

''Imm sanırım Atlas'ı arayacağım. Sizi böyle görünce aklıma o geldi.''

''Tamam, bir şey yok değil mi?''

''Hayır hayır.''

Elimi havada salak saçma salladıktan sonra kendime küfrederek merdivenleri tırmandım.

Atlas'ı arayıp ne diyecektim? Arda'nın kardeşi dirildi, acayip güzel 'ağabey-kardeş' olayı yaşadılar ve şansa bak ki aklıma geldin.' Mi diyecektim?

Hayır.

Onunla konuşmak için başka bir sebep bulmalıydım.

Salonuma girdiğimde telefonumu alarak odaya doğru yürümeye başladım. Yürürken aynı zamada Atlas'a mesaj atıyordum.

Bana kızgın değilsen, her zamanki sahilde, kayalıklarda...

Salak saçma mesajımı gönderdikten sonra pişman olarak odaya girdim. Bir kot ve bir gömlekle tişört kaptığımda üzerime geçirdim.Birde spor ayakkabılarımı giydim ve spor birde çanta alarak aşağıya indim.

Arda ve Pelin'in gülüşmeleri tüm evi dolduruyordu. Eski şeylerden bahsediyorlardı.

Sırıttım ve ses çıkarmadan evden tüydüm.

Şimdi ise sadece Atlas'a ne diyeceğimi düşünmekti.

O bana ağabeylik yaparken, ben onu unutmuş, hatta kız kardeşinin kocasını öldüren adamla aynı evde yaşamıştım. Ve hala da yaşıyordum.

Elimi şap diye anlıma indirdim.

Hiç dertleri olmayan insanların ne yaptıklarını merak ediyordum. Hani her orta okul sınıfında olur ya, dersleri çok iyidir, salak saçma hareketleri vardır falan. İşte onlar derdi olmayan saflar. Ne yaptıklarını düşündüm. Büyük ihtimalle kafalarına takacakları pek şeyleri olmadığı için ders çalışıyorlardır.

Peki ben ne yapmalıydım?

Mimarlık sınavım yoktu ve zaten okulla da ilgilenmiyordum. Dondurmakta istemiyordum ama bunca olayın içinde bir de okul için başımı ağrıtamazdım.

Anayola çıktığımda önüme gelen ilk taksiyi çevirdim ve içine atladım. Tek bir kelimeyle nereye gideceğimizi anlattıktan sonra camımı aralayıp kafamı geriye yasladım ve gözlerimi kapattım.

Her şey lanet bir okul günüyle başlamıştı. Geçmişe döndüğümdeyse tonla yaşanmışlıklar vardı. Bir anda kafamı kaldırdım.

Atlas'la ne diye buluşuyordum ki ben! Suçlu olan bendim! Ah lanet olsun.

''Geldik efendim.''

Yerimde hopladım ve taksiciye parayı uzattıktan sonra aşağıya inip temiz deniz havasını içime çektim.

Deniz bana huzur veriyordu. Eksi yündeki tüm düşüncelerim uçup gitmişti.

Gözlerim kayalıkları aradığında tamda küçüklükten beridir oturduğumuz kayada oturan ve sigara içen bir çocuk gördüm.

Gülümsedim. Daha sonra da yüzümü ekşittim. Sigara mı? Atlas sigara içmez ki!

Boşvererek ve derin nefesler alarak ilerledim. Kayalara ulaştığımda dikkatlice üstlerinden atladım ve gidip Atlas'ın karşısına oturdum.

Bana bakmıyordu. Çizik yara bere içindeki kollarıyla sigarasını içiyordu. Ona ne olmuştu böyle?

''Kollarına ne oldu?''

Sigarasını dudaklarının arasına yerleştirdi ve kollarını gösterdi.

''Sence?''

''Neden?''

''Sıkıntı.''

Gözlerimi devirdim.

''Bana neden sinirlisin?''

Aptal Eylül! Sence neden sinirli olabilir?

''Sence?''

''Ah bak bilmiyorum tamam mı? Sadece... Sadece neden sigara içiyorsun?''

Tamam. Sigara içen erkeklerin ağır derecede seksi olduğu gerçeğini ele alırsak Atlas'a da yakışıyordu. Ama sigaradan nefret eden birinin sigara içmesi bana itici geliyordu.Üstelik onu gayet iyi tanıyorsam...

''Sence?''

''Buna devam edecek misin?''

Sigarasından koca bir yudum aldı ve yere atıp söndürdü. Dumanı dışarı üfledikten sonra bana döndü.

''Sence?''

''Tamam, sanırım konuşmayacağız.'' Çantamı omzuma taktım ve kalkıp ilerlemeye başladım.

Bir süre sonra biri beni tuttuğu gibi çevirdi ve sarstı.

''Kardeşin ağabeyini unuttuğu olurmuymuş hiç diye düşünüp durdum. Olmaz kanaatine varınca sanırım sadece Eylül'ün kural listesinde geçerli diye düşündüm. Doğru düşünmüş müyüm?''

''Atlas...''

''Hayır Eylül.'' Beni yavaşça bıraktı ve iğrenircesine baktı. ''Hayır affetmeyeceğim. Nedenini de dinlemek istemiyorum. Sadece tek ve net bir cevap istiyorum. Tek soruya tek cevap.''

''Sor.'' Sesimin acı çeker gibi çıkmasından nefret etmiştim.

''Neden ben değilde Arda?''

Duyduklarım beynimde zonklarken birden durup düşündüm.

Atlas bana nefes mi almak istersin, yoksa susuz mu yaşamak istersin diye soruyordu...

Ve o anda aklıma gelen ilk sözü sesli sesli söyleyerek yanından ayrıldım.

''Felaket, dost sayısını sıfıra indirir...''

VOTE VERMEYİ UNUTMAYIN!

SORUNLU AŞK ☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin