FİNAL -1-

12.7K 393 11
                                    

Final iki bölümden oluşuyor ve ikisi de bu gün içerisinde gelecek. Sizleri çok seviyorum! 

‘’Senden nefret ediyorum. Ömrümün sonuna kadar da nefret edeceğim.’’

‘’İyi de ben bir şey yapmadım ki oğlum.’’

Saçlarımı çekiştirdim. ‘’Sus! Hani dava bizimdi!’’

‘’Neden böyle olduğunu bilmiyorum.’’

Arabamın anahtarlarını alarak kapıya doğru yürüdüm.

‘’Arda?’’ Pelin korku dolu gözlerle merdivenlerden bana bakıyordu.

Yanına gittim ve ellerini tuttum.

‘’Eylül’ü almaya gidiyorum.’’ Yutkundum. ‘’Kendime bir şey yapmayacağım.’’

‘’Bende geleyim. Lütfen.’’

Derin bir iç çektim.

‘’Yakalanırsam benle birlikte olman hiç hoş olmaz.’’

Sırttı ve parmaklarının üstünde yükselerek boynuma sarıldı. ‘’Benim abim yakalanmaz.’’

Beline sarılıp onu merdivenlerden aşağı indirdiğimde ne yaparsam yapayım onu burada kalmaya ikna edemeyeceğimi biliyordum.

Kafamı kapıya doğru çevirdim. ‘’Hadi gidelim.’’

İlk defa yanına çanta dahi almamıştı. Kot pantolonunun cebini yoklayıp telefonunun orda olduğuna kanaat getirince peşimden daha hızlı gelmeye başladı.

Kapı arkamızdan kapanırken, kırımızı bebeğime atladım ve çalıştırdım. Pelin gelip yanıma oturduğunda emniyet kemerini takmamıştı bile.

‘’Kemer?’’

‘’Artık on üç yaşında değilim ve üstelik sende takmıyorsun.’’

Sırıtarak önüme döndüm ve arabayı çalıştırıp tam gaz ilerlemeye başladım. Ne diye sırıtıyordum ki? Sanki mutluymuş gibi…

‘’Eylül’ün nerede olduğunu…’’

‘’Ortaköy sahilindeki villa.’’

Ağızıyla bir haraket yaptı ve sonra gözünü yola dikti. O da düşünceliydi. Nedenini ise bilmiyordum. Ama bir de onun derdini dinlersem tırlatırdım.

‘’Senin… Neyin var?’’

Lanet olsun.

‘’Hiç, hiçbirşey.’’

Kafamı ona çevirdim. ‘’Nedense inandırıcı gelmedi.’’

‘’Hayır, yok bir şeyim.’’ Gülümsedi. Acı dolu bir gülümseme.

Kafamı yola çevirdim ve içimde yatak iyi Arda’yı uyuttum.

Umrumda değildi. Hiçkimse, hiçbir şey umrumda değildi. Tek umrumda olan iki saat kırk beş dakika otuz altı saniyedir Eylül’ün yanımda değilde o piçin yanında olmasıydı.

Tamı tamına iki saat kırk beş dakika ve kırk saniye.

Derin bir nefes aldım ve penceremi indirdim. Yokuşu gördüğümde kırmızı ışığı önemsemeden o kavşağı döndüm. Pelin ellerini sıkıyordu. Korkuyor olabilir miydi? Sanmıyordum. Yanında ben olduğumda asla kormayacağını…

‘’Emre’nin arkadaşı Amerika’dan döndü.’’

Firene abanıp onu torpidoyu tutmaya itelediğimde ben kafamı çevirmiş ona kaşlarımı çatmıştım.

‘’Ne dedin sen?’’

‘’James. Amerika’dan döndü. Benim için.’’

‘’Senin için mi?’’

Saçlarını çekiştirdi ve ağlamaya başladı. Sesi titremiyordu veya dudağı. Sadece göz yaşları sicim sicim süzülüyordu.

‘’Evet, beni-beni istiyor. Emre ona böyle söylemiş.’’

‘’Ne zaman?’’

‘’Ölmeden önce…’’

‘’Emre değil!’’ Diye bağırdım. ‘’James bozuntusu. Ne zaman geliyor?’’

‘’İki gün sonra.’’

İnleyerek direksiyona yumruk attım. Herşey üst üste geliyordu. Yine.

‘’Uğraşmana gerek yok.’’

Hızla ona baktım. Korkulu bir şekilde ön camdan dışarıya bakıyordu.

‘’Ne yani, gitmene izin mi vereyim?’’

Gözlerini hızla sildi ve derin bir nefes aldı.

‘’Belki bizde Eylül ve sen gibi oluruz…’’

‘’Hayır! Senin bunu yaşamana izin veremem Pelin!’’

Evet… Üç saat olmuştu.

Arabayı tekrar sürmeye başladığımda Pelin konuşmuyordu. Lanet olsun ki birde James’imiz olmuştu.

Patinaj yaparak sağa saptığımda villa görülüyordu.

‘’Oha, burası mı?’’

Kafamı bir kere kesin bir şekilde salladığımda bana bakmayı sürdürüyordu. Bense kaşlarımı çatmış yola bakıyordum.

‘’Öldüğümü düşündüğünde de böyle miydin?’’

‘’Daha beterdim.’’ 

SORUNLU AŞK ☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin