-49-
Duyduğum sesle denize tekrar baktım.
''Peki bu mahkeme süreci ne kadar sürecek?''
''İfadenize göre değişir. Mektup size görede doğruysa eğer, mahkeme süreci uzamaz.''
''Hayır. Bakın, babam beni...''
''Eylül hanım, ifadenizi almak için aramadım. Yarın adliyeye gelirseniz eğer, mahkeme tarihi belirlenecek.''
''Peki geleceğim.''
Telefonu kapattım ve derin bir iç çektim. Pelin dışarı çıkmak ve arkadaşlarıyla dolaşmak istiyordu. Arda'da o günden sonra buna izin vermezdi. Haklıydı. O arkadaşlarıyla geziyor bense kayalıklara oturmuş, yanımdaki küçük çocuğun bana uzatıp durduğu sigaraları içiyordum.
Evet sigara içiyordum.
Tek amacım paketi bitirmek ve çocuk içmesin diye bir şey bırakmamaktı. Daha çok küçüktü. En fazla on veya on bir. Onun yerine ben içsem, her şey daha güzel olurdu.
''Abla, sigarayı ilk defa içiyorsan ilk gün için bu kadar yeter.''
Sırıttım. ''Sigara içen biriyle çıkıyorum, yani sevgilim değil ama evleneceğim... her neyse. Sence bu mantıklı mı?''
Elimdekini fazlaca kalmış halde yere atıp söndürdüğümde bana bir tane daha uzattı. Artık ağzımda acı bir tat oluşmaya başlamıştı.
Onu da yaktıktan sonra denizi izlemeye koyuldum.
Nerden geldiğini bilmediğim avukatın teki beni aramış ve 'davamla' ilgili bilgi vermişti. Yarın gidip ifade verecektim ve en fazla üç haftaya kalmazda bir mahkemem olacaktı. Evet. İlk defa iki davacının ortasındaydım. Umarım o herkesin gördüğü, kabak gibi ortada olan sandalyeye oturmazdım.
''Haddim değil ama bir şey sormak istiyorum.''
Meraklı çocuğa döndüm. Kendimi şuanda kötü biriymiş ve yanımdaki çocuğu sigaraya alıştırıyormuş gibi hissediyordum.
''Sor bakalım.''
''Bu dava ne davası?''
''Benim vekâlet davam.''
Uzun sarı saçlarını gözlerinin önünden çekmiş ve koca yeşil gözleriyle bana bakmıştı. Yüzü gözü kir içindeydi ve bu yeşil gözlerini daha da ortaya çıkarıyordu. Harika bir erkek çocuğuydu. Benim böyle bir çocuğum olsaydı asla onu bırakmazdım. Sigara içmesi dışında harika bir çocuktu.
''Vekâletin mi? 18 yaşından küçük müsün ki?''
''Yeni yasalara göre galiba 18 yaşından büyük olman bir şey değiştirmiyor.''
İç çekti. ''Keşke birileri beni evlatlık alsa.''
''Ailene ne oldu?''
''Annemle babam ölmüş ve beni babaanneme bırakmışlar. Babaannemde çok yaşlı bana bakamamış ve çocuk esirgeme yurduna vermiş. Bende oradan kaçtım. Oraya gelen sizin gibi insanlar bize kötü davranıyorlardı. Kıyafetleri üzerimize tutup eziyorlardı. Kafalarımıza atıyorlardı kıyafetleri. Harçlık vereceklerinde de cüzdanlarındaki o koca kağıt paraları değil, beş on kuruş veriyorlardı.''
''Sen, sokakta mı yatıyorsun? Nasıl para falan buluyorsun, yemek yiyorsun? Tamam kötü davranabilirler ama sıcak bir yuva için sıksaydın dişini.''
Sırıttı. Benimle dalga geçiyordu sanki. Sen bunları anlamazsın tabii gibilerden.
''Sen Arda abinin yanında yaşıyorsun değil mi?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SORUNLU AŞK ☠
Teen Fiction^^ 'Sorunlu Aşk' Serisinin İlk Kitabıdır. ^^ Okulumda gayet mutlu bir hayat süremiyordum, ta ki kas yığını aslında kurtarıcım olmayan kurtarıcım beni bulana dek. Hayatımı daha da batıran bu adama aşık olmaksa hayatımda yaptığım hatalardan en mutlu...