-36-

15.5K 516 5
                                    

Bölüm müziği: Christiana Agulera-A Great Big World

Korkunun ecele faydası olmadığını herkes o kadar iyi bilirdi ki, korkudan ölüyorum deyimi az kullanılırdı.

Korkunun yaşama faydası olmadığını da herkes o kadar az bilirdi ki, millete boş yere oyun oynardı.

Arda’yla sabah yaşadığımız duygusal andan sonra beraber kahvaltı yapmış, öğleden sonra film izledikten sonra karnım kazınmıştı ve beni kırmayarak hammurger söylemişti.

Ama lanet olsun ki o muhteşem anların yine içine edilmişti.

Öğle yemeğini yerken Arda’nın sevmediği postacı çocuk gelmişti ve bana bir zarf –şeker pembesi bir zarf- uzatmıştı. İmza falanda istememişti üstelik.

‘’Teşekkürler.’’ Diyerek kapıyı kapattığımda Arda zarfı elimden aldı ve masanın başına doğru yürümeye başladı. Ellerimi yüzüme kapattım ve çığlığımı tutmaya çalıştım.

‘’Okumamı ister misin?’’

Masaya oturduğumda ona bön bön baktım. Benimle dalga geçiyordu resmen.

Zarfı elinden çektim ve okurken çığlık atmamaya çalıştım.

Oğlumuzu sevmediysen kızımıza dikkat et prenses. Dışarı tek çıkma kraliçe. Onu yalnız bırakma ezik prens. Rapunzel gibi kaleye kapatmaya da çalışma. Unutma: Kale içten feth edilir. –S

‘’Lanet olsun.’’

‘’Hasan!’’ Arda’nın aksanını duyduğumda direk ona döndüm. Tanrım… O neydi öyle.

‘’Evet Arda Bey?’’

Arda bir şey söylemediğinde bana bön bön bakan adama döndüm.

‘’Selam, Hecker. Neden gelip oturmuyorsun? O kağıtlardan bir tane daha geldi.’’

İç çekti ve uzun ceketini savurarak masanın yanına gelip oturdu. Elini cebine attı ve dört torba çıkarttı.

Kağıdı benden aldı ve okuduktan sonra boş olan torbanın içine attı. Daha sonra hiç konuşmadan diğer torbadan mürekkep kutusu ve koca bir kağıt çıkarttı.

Arda mürekkebin kapağını açıp baş parmağını içine batırdı ve sonra kağıdın üstüne bastırdı.

Ben ona bakarken elimi tuttu ve parmağımı mürekkepledikten sonra aynı işlemi gerçekleştirdi.

‘’Öncelikle S denen şahıs şiirsel bir dille konuşuyor. Tanıdığınız şiir seven veya yazan biri var mı?’’

Şöyle bir düşündüm. ‘’Babam çok sever ama onun böyle bir şey yapacağını sanmıyorum.’’

‘’Hayır o yapmış olamaz.’’ Arda düşünür gibi yaptı.

‘’Aileden biri olamaz. Sizi seven biri ya da aşığınız. Eski sevgiliniz bile olabilir.’’

Aksanı çok hoşuma gidiyordu ama konuştuğumuz konu bunu düşünecek kadar uygun değildi.

‘’Aslında hayır aralarından şiir seven-yazan veya bunu yapacak kadar bana saplantılı aşık olan biri yoktu. Tanımadığımız biri olamaz mı?’’

Hecker düşündü. ‘’Büyük ihtimalle.’’ Kağıdı aldı ve masanın en uzak köşesine koydu. Ortalığı toplarken konuşuyordu. ‘’On iki tane parmak izi buldum. Sizinkileri içinden temizleyince on tane tanımlayamadığım iz kalıyor. Kamera kayıtları yok. Bir gece önceden kayıtlar kesintiyr uğruyor. Bu sabah sekizde de baktım. Gece yeniden açılıyor fakat hiçbir insan veya hareketlilik yok. Bundan gerisi de sizi ilgilendirir. Ben kim olduklarını elbette bulacağım.’’

‘’Sen bul gerisini ben hallederim Hec.’’

Kafasını şöyle bir salladı ve parmak izlerini bozmayacak şekilde kağıdı tutarak uzaklaştı.

‘’Ve işte çözüldü. Kendini bu kadar kasma. Hecker’ın gözünden bir şey kaçmaz. Elbet çözecektir.’’

‘’Böyle şeyler neden hep benim başıma gelir ki?’’

‘’Patates yemediğin için.’’ Dedi ve ketçapa patatesi batırıp ağzıma tıktı.

Güldüm ve patatesi yutmaya çalıştım.

Kapı tekrar çaldığında Arda ofladı ve yerinden kalkıp kapıya doğru yürüdü. O biraz uzaklaştığında bende kalktım ve peşinden giderek merdivenin önünde durdum.

Kapıyı açtığında sarışın incecik ve bembayaz elbiseli bir kız karşısında dikiliyordu. Kız balerin babetleri, beyaz kabarık elbisesi ve saçındaki beyaz taçla prensesleri andırıyordu.

‘’Merhaba. Arda Bey’in evinin burası olduğunu söylediler bende ağabeyime ancak bu yakışır dedim.’’

Kelimeler dudaklarından dökülürken elimi ağzıma kapattım ve kapının önünde kaskatı kesilen Arda’ya baktım. Kaskatı bir halde karşısındaki şirin kıza bakıyordu.

Kız kardeşi Pelin Bakır’a…

SORUNLU AŞK ☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin