-7-

30.6K 875 73
                                    

Bölüm şarkısı: Jason Derulo- The Other Side.

Arda önüne gelen ilk kafeye girdiğinde ben Atlas'a açıklama yapıyordum. Telefonumun mesaj sesi susmayıpta rahatsız edince sessize aldım. Ama birsürü tehdit yiyordum.

ATLAS: Nerdesin sen? Arıyorum açan yok. Koşucam dedin uçtun mu?

               Kızım cevap versene! 

              Eylül cevap vermezsen polisi arayacağım.

Yuh ama. Alt tarafı saniyesinde cevao yazmıyordum o kadar.

EYLÜL: Bana kızabilirsin belki ama Arda yanımda. Yemin ederim bir şey olmayacak. Sen eve git. Ben yolu hatırlıyorum geri dönerim.

ATLAS: Beni öldürsen dahi o çocukla yanlız kalamazsın. Öldürsen yukardan da dürterim seni. Her neyse eve dön.

EYLÜL: Biraz konuşup döneceğim...

               Sağlam olarak. 

ATLAS: Umarım! 

Bu mesaj üzerine gözlerimi devirdim ve telefonumun sesini yeniden açtım. Karşımda oturup sparişlerimizi veren adama baktım. Biraz terlemişti ve saçları normal renginden biraz koyu ve yer yer ıslaktı. Üzerindeki swetshortü çıkardığında ise... Aman Allahım o kasları... Nefes kesici.

''Sabahın köründe ne yapıyordun burda?''

Gözlerimi çok yavaşta olsa karnından çekip gözlerine odaklandım.''Koşuyordum. Senin yaptığın gibi yani.''

''Gözlerin kapalı mı koşarsın sen hep?'' yeniden sırıtmıştı. Tanrım!

Gözlerimi devirdim ve garsonun gelmesi beni sevindirdi. Ona cevap vermek zorunda kalmamıştım. Garson iki kahvaltı tabağını önümüze koydu ve uzaklaştı. Arda hiç beklemeden tabağına daldı ve yemeye başladı. Kibar ama öküzce tabağını yerken az bir süre onu izledim. Canım kahvaltı istemiyordu. 

''Bana neden tabak söyledin ki? Ben genelde kahvaltı yapmayı sevmem.'' Kafasını tabağından kaldırdı ve bayık gözlerle bana baktı. Ağzındakini bitirmeden konuştu.

''Ben sana kahvaltı edelim dedim. Sende tamam dedin.'' Arda elini havada salladı ve garson gelince yutkundu. ''Tabağı alabilir misiniz?'' Kibar olması şaşırmama sebep olmuştu.

''Tabii.'' Tabağı eline aldı ve arkasındaki arkadaşının eline tutuşturdu. ''Başka bir isteğiniz var mı?'' 

''Bi Latte alabilir miyim?'' Kafasını salladı ve kağıdına birşeyler karalayarak uzaklaştı.

''Ne kadar kibarsın öyle?'' Güldü.

''Senin kadar olmasada bende de var bir şeyler.'' Tekrar güldü ve tabağına gömüldü. Aramızda iğrenç bir sessizlık oldu ve sonra lattem gelince konuya birden daldım.

''Demek katilsin ha?'' 

Arda öksürük krizine girince suyundan bir yudum aldı ve hızlı hızlı nefes alıp verdi. ''Pardon?''

''Evet. Eski sevgiline asılan birini öldürmüşsün. Üstelik döverek.'' Sırıttım ve lattemden bir yudum aldım.

''Sen bunu nerden biliyorsun?'' 

''Sen bana beni tanımıyorsun dedin. Bende tanıdım işte.'' 

''Beni tanımıyorsun veya tanı derken bunu kast etmedim Eylül.'' Tekrar yutkundu ve birazdaha su içti. ''Kimden öğrendin bilmiyorum ama küçük köstebeğin beni benden alan konuyu tam ortadan yakalamış.'' Ukalaca sırıttım. 

''Yani katilsin?'' 

Masaya eğildi. ''Bir katille masada oturuyor olmana ramen fazla sakinsin bebeğim?'' 

''Bana bir şey yapamazsın.''

''Hadi ya.''

''Evet. Sende beni tanımıyorsun.'' diyip burun kırıştırdım.

''Eylül Tekin. Yirmi iki yaşında. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık bölümü 3. sınıf. Babanla birlikte Nişantaşında yaşıyorsun. Cazgırın tekisin ve aynı zamanda cadısın. Annen 15 yaşındayken işlemediği bir suçtan dolayı idam edildi. Baban kumarbaz ve aynı zamanda ayyaşın teki. Sana büyükbabandan para geliyor ve sende yarısını babana vermek zorunda kalıyorsun. Fakir bir ailede büyüdün ama annen yanındayken hiçbirşeyin eksik olmuyordu. Şimdi ise burdasın ve ben seni satın aldım.'' 

Gözlerim kocaman açılmış bir şekilde ona bakıyorudum. Bu kadar bilgiyi bulsa bulsa babamdan bulurdu ki, gerizakalı değilseniz bunu anlamamanız imkansız olurdu. Ona asıl Eylül Tekin'i tanıtmalıydım.

Bende onun gibi masaya eğildim. Yüzlerimizin arasında sadece bir metre vardı. 

''Arda Bakır. Yirmi üç yaşında. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü 4.sınıf. Bok gibi paran ve kendine özel evin var. Beyoğlunda yaşıyorsun. İçki, kumar, sigara... Ne ararsan var sende. Hatta aynı zamanda bir katilsinde. Eski sevgiline asıldığı için bir adamı öldürdün ve bunun için üç ay hapis yattın. Daha sonra baban kefaletini ödedi ve çıktın. Baban mimar, annense avukat. Zengin bir ailede büyüdüğün için egonda tavan yapmış durumda. Şimdi burdasın ve senin olmayacak birini benim diye kendini avutuyorsun.'' 

Sözlerim bittikten sonra sırıttım ve kalkıp geriye yaslandım. Kollarımı göğsümde birleştirdim. Ona suçlu edasıyla baktım. 

Güldü ve doğruldu. ''Vay be. Beni araştıracak kadar çok sevdiğini bilmiyordum.''

''Seni araştırmadım. Grubumdan biri beni seninle görmüş ve hakkında hiçbir detayı atlamadan herşeyi anlattı. Bu da benim işime geldi.'' 

''Her neyse. Afferin sana köstebek.'' Arda hesabı istedi ve bol bir bahşişle parayı yerleştirdi.''Yarın partiye geliyormussun diye duydum?''

''Evet. Atlas'la geleceğim.'' Latteden bir yudum daha aldım. ''Yılbaşını evde geçirmek salaklık olur.''

''Bir kavalyen yok heralde?''

''Atlasla geleceğim dedim.''

''Peki ya Atlas'la Mira giderse sen benimle gelir misin?''

''Mira böyle bir şeyi...''Telefonum çalmaya başlayınca ofladım ve telefonu elime aldım. Atlas arıyordu. ''Efendim?''

''Eylül inanamayacaksın ama az önce Mira beni aradı ve kavalyesi olamamı istedi. Yarınki parti için!'' 

Gözlerim kocaman açıldı ve telefonu Atlas'ın suratına kapatıp Arda'ya döndüm. ''Sen manyak mısın?'' 

''Hayır. Sadece yılbaşını seninle geçirmek istiyorum.'' Benim gibi yaptı ve o da kollarını göğsünde birleştirip arkasına yasladı.

''Peki ben istemiyorsam ne olacak?''

''İstemek zorundasın.'' Ayağa kalktı ve cüzdanını arka cebine attı. Sonra da hırkasını giydi. 

''Buna alış. Sen artık benimsin. İstesende istemesende benimsin Eylül Tekin.'' 

Multimedia Mira. 

SORUNLU AŞK ☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin