-47-

15.4K 463 33
                                    

Bölüm Müziği: CODY SIMPSON- SURFBOARD

Yaklaşık yarım saat sonra Sedat gitmemeye dinrenmiş ve zorla masamızda oturmuştu. Amcamdan nefret ediyordum. Üstelik bana aşık bir amcadan daha çok nefret ediyordum!

Benden üç yaş büyük olması, bana aşık olabileceği anlamına gelmiyordu. Ne kadar ailemden kopmuş olsam da o benim lanet amcamdı. Benim saplantılı manyak amcam.

Evet yakışıklıydı, babamdan bile, bunu kabul ediyordum. Sarı saçları kimseyi 24 yaşında olduğuna inandırmazdı. Ama öyleydi.

''Eylül, bak tatlım...'' elime uzanınca Arda kolunu omzuma attı ve bende elimi eline kitledim. Bu bariz bir 'elimi tut' uyarısıydı.

Sedat gülerek geri çekildi. ''Tamam, sana söylemem gereken ve büyük ihtimalle üzülmeyeceğin bir konu var.''

Kaşlarımı çattım. ''Neden bahsediyorsun?''

Gözleri bir an hüzünle dolmuştu. Birazda sulanmış mıydı ne?

''Baban...''duraksamıştı. Arda'da Pelin'i izlemeyi bırakıp kulakaları sağır eden müzik sesinde Sedat'a odaklanmıştı. Avicii Wake Me Up çalıyordu. Aslında bu şarkıyı severdim ama lüzumsuz babama bir şey olduğunu öğrenmem karnıma bıçakların saplanmasına neden olmuştu.

Aslında onun için neden üzülüyordum ki? Lüzumsuz-zavallıma bir şey olmuştu işte.

''Ne olmuş ona?''

Sulu gözlerini bize çevirdi. ''Baban... Öldü Eylül.''

Karnıma saplanan bıçaklar geri çekilip bu sefer daha büyük bir hızla saplanmıştı sanki.

''Öldü mü? Sonunda hak ettiğine kavuştu yani.''

Arda o kadar rahattı ki, sanki ölen dünyanın en büyük katiliydi. Hatta mutlu bile olmuştu.

''Hak ettiğine falan kavuşmadı. Beni ne kadar satmış olsa da o benim babam Arda.''

''Üzgünüm... Ama bence kesinlikle hak ettiğine kavuştu. Yani sonuçta nefret ediyordun.''
''Nefret etmiyordum. Sadece sevmiyordum.''

Derin bir nefes aldım ve yere öylece bakakaldım. Şuan ailemden bana kalan sadece bu saplantılı amcam ve büyükbabamdı.

''Arda, gidelim mi?''

''Tabii kalkalım.'' Kolunu omzumdan çekip ayağa kalktı. ''Hesabı sen halledersin artık.''

''Sana bir mektup vermem gerekiyor.'' Sedat'ta ayağa kalktı ve cebinde katlı duran beyaz kağıdı bana uzattı. ''Daha sonra okursun.''

''Kimden o?'' diye sinirle sordu Arda.

''Babasından. Ölmeden iki gün önce bana vermişti.''

''İyi.'' Diye mırıldandı ve sonra da kolumdan tutup çekmeye başladı.

Arabanın yanına geldiğimizde bile şaşkınlığımı üstümden atamamıştım.

''Ölmüş müdür gerçekten?''

Arda durup önüme geçti ve eğdiğim kafamı çenemden tutup kaldırdı.

''Üzülme artık. Belki ölmüştür. Yani olabilir. Sonuçta o kadar genç bir baban yoktu.''

''Ah yapma. Ya kendini öldürtmüştür ya da biri öldürmüştür onu. Aslı olmayan tonla işe karıştı.''

''O zaman üzülme.''

Elimi tutup tekrar ilerlediğinde arabanın önüne gelmiştik. Kapımı açıp yerime oturttu ve kapıyı kapatıp arabanın arkasından dolandı. Bende bu sırada kağıdı açmış yüksek sesle okumaya başlamıştım.

SORUNLU AŞK ☠Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin