37.Bölüm - Siyah Yapraklı Defter

941 62 40
                                    


               Sabahın erken saatlerinde kalktım ve kahvaltı hazırladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.




Sabahın erken saatlerinde kalktım ve kahvaltı hazırladım. Yani en azından yumurta kırabiliyordum.. Bir de sosis kızarttım, zeytin, peynir, domates.. Ne bulduysam tabağa güzelce yerleştirip masaya bıraktım. Daha sonra Deniz'in yanaklarından öperek uyandırdım onu. Beraber kahvaltı yaptıktan sonra dışarıya çıktık ve Zeynep'in evine gittik. Kapıyı birkaç kez çaldım ama açmıyordu. Çareyi Deniz'e verdiği anahtarla açmakta bulduk.. Salondaki koltukta gözlerini tek bir noktaya kilitlemiş öylece duruyordu. Önünde büyük bir zarf ve CD vardı. Yanına yaklaştım, bizim geldiğimizi fark etmemişti bile.


"Zeynep? Biz geldik.. Heey.. Duyuyor musun beni?"

"A-aa.. Siz.. Ne zaman geldiniz? Ne oldu sabah sabah? Hava aydınlandı mı? Ne çabuk.."

"Öğlen oldu.. Hafta sonları sende kalıyor ya Deniz. Öyle konuşmuştuk. Hani cumartesi ya bugün.. Getireyim dedim ben de. Ama pek müsait değilsin galiba?"

"Cumartesi mi? Perşembe değil miydi bugün?"

"Zeynep sen ne diyorsun Allah aşkına? Kaç gündür uyumuyorsun sen?" gözleri kan çanağına dönmüştü ve göz altları mosmor olmuştu. Elleri de zangır zangır titriyordu. Önündeki zarfa baktığını fark ettim. "Ne var o zarfın içinde? Hı?" elime aldım.

"Bırak onu.."

"Ne saklıyorsun ya sen? Ne var içinde?"

"Kerem! Bırak onu dedim!" dedi bağırarak. Zarfı elimden çekip aldı. "Öz-özür dilerim. Ben.. Bağırmak istememiştim."

"Deniz hadi sen bir bardak su getir annene." o gittikten sonra Zeynep'e döndüm, ellerini avuçlarımın arasına aldım. "Ne oldu sana Zeynep? Çok kötü görünüyorsun. Anlat hadi.. Ne saklıyorsun?"

"Anlatamam." dedi titreyen sesiyle, gözlerimin en içine bakarak. "Benden bunu isteme. Ne olur anla beni.. Anlatamam." kolumu omzuna atıp onu kendime çektim, alnını göğsüme yasladı. Saçlarını sevdim.. "Yani en azından bir süre.. Kızma bana, lütfen"

"Tamam.. Anlıyorum. Ama sen çok kötü görünüyorsun. Hadi uzan biraz, dinlen.."

"Ne zaman tamamen sıyıracağım acaba? Delirttiler ya beni. En sonunda beni de delirttiler."

"Yok güzelim, delirmemişsin sen. Yani henüz. Sadece biraz uykusuz kalmışsın o kadar. Uyu geçer.. Deneyimliyim bak, güven bana."

"Senin deliliğin uyuyunca geçiyor mu?"

"Yok.. Geçmiyor. Çünkü ben tam deliyim. Bunun evreleri var. Çeyrek, yarım, tam olarak 3'e ayrılıyor. Sen henüz çeyrek evresindesin. Daha kırk fırın ekmek yemen lazım." sonunda onu güldürmeyi başarabilmiştim. Gülümseyerek alnından öptüm ve kucağıma aldım onu.

Deniz: "Anneee.. Lunaparka gidecektik bugün. Gitmiyor muyuz?"

"Aradığınız anneye şu anda ulaşılamıyor, haftaya tekrar deneyiniz. Biz beraber gideriz oğlum lunaparka, anneni bugün bırakalım.. Gün boyunca uyuyacak o. Şimdi bir yatacak, ertesi güne anca uyanır artık. Hatta bırakalım da birkaç gün uyusun.. Oh mis ya." dedim, gülüştük. Zeynep'i kucağıma alıp odasına götürdüm, yavaşça yatağına bıraktım ve üstünü örttüm.

Güneşin Karanlığı | TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin