-2-

741 33 82
                                    

Gözlerimi açtığımda alışık olmadığım bir yerde buldum kendimi. Benim
dolabımın aksine siyah renkte bir dolap vardı burada. Ayrıca oda benim odamdan geniş ve güzeldi. Güzel dekore edilmişti. Ben bu odayı bir yerden tanıyordum ama nereden?

"KALK ARTIK, KAHVALTI İÇİN SENİ BEKLİYORUZ!"

Bu ses. Güzey'in sesi. Bu oda. Onun odası. Şimdi nerede olduğumu kavramıştım işte. Dün ayağım kötü olmuştu ve Güzey'in kucağındaydım en son. O sıra uyuyakalmış olmalıydım. Güzey de bizim evin yerini tam bilmediği için buraya getirmiş olmalıydı.

"Uyandım zaten." dedim ve yatağın içinde doğruldum.

"Ama aşağı inmen lazım. Yoksa açlıktan bayılacağım."

"Uyandığımı söyle. Başlayın siz, ben de geliyorum." dedim ve ayağa kalktım. Bir süre kafamı kaşıdıktan sonra kendime gelmeye çalıştım.

"Yakışmış." deyip yarım gülüş attı ve odadan çıktı. Üstüme bakınca sadece bi tişört olduğunu gördüm ve bu tişört pek fazla uzun değildi. Güzey'in tişörtü olmalıydı. Yoksa gece üstümü o mu değiştirmişti? Bunu asla istemiyordum.

Bir sözüyle kafamı karıştırıp mutlu etme özelliğine sahipti. Ne olursa olsun onun sesiyle uyanmak bile kendimi iyi hissettiriyordu. Ben onu bu kadar seviyordum işte ama onu sevdiğim kadar umrunda değildim. Bu acıtıyordu. Umrunda değildi.

Kafamı iki yana salladım ve odadan çıktım. Banyoya girip elimi yüzümü yıkadım. Elbiseyi tekrar giymeyeceğim için böyle aşağı inmeye karar verdim. Ayağım biraz sızlıyordu ama dün geceden daha iyiydi.

Banyodan çıktım ve yavaş adımlarla aşağı indim.

"GÜNAYDIN!" dedim ve masaya oturdum.

"Günaydın kızım, ayağın iyi mi?" dedi Güzey'in annesi.

"Dünden daha iyiyim." dedim ve gülümsedim.

"Kraliçe Elizabethmiş gibi baktım. İyi olacaksın tabi." dedi Güzey. Gerçekten sinirimi bozmak için mi var olmuştu? Gerçi Kraliçe Elizabeth önemli bir şahsiyet olmalıydı ve onun bana o derecede bakması bir yandan mutlu ediciydi.

"İyiyim zaten." dedim ve omuz silkip önümdeki kahvaltılıklardan yemeye başladım.

"Ben bile daha iyi gördüm seni." dedi Gökmen. Gülümsedim.

"Güzey yemeğinizi yiyin de Hilal'i evine bırak sen. Bugün özel öğretmeni gelecekmiş." dedi Güzey'in annesi. O tamamiyle aklımdan çıkmıştı.

"Ne özel öğretmeni anne?" dedi Güzey.

"Üniversiteye hazırlık için matematik dersi verecekmiş. Hilal'le aynı yaştaymış, hem okuyup hem böyle iş yapıyormuş. Bana da dün Nihan söyledi." dedi Güzey'in annesi.

Benim bile bu kadar ayrıntıdan haberim yoktu. Gerçekten annelerden korkulurdu.

"Özel öğretmen mevzusu tamamiyle aklımdan çıkmış." dedim. Sadece aynı yaşta olduğumuzu, bugün bana matematik dersi vereceğini biliyordum.

Kahvaltılıklarımı bitirdikten sonra tabağımı mutfağa götürdüm ve Güzey'in odasına geçtim.

Elbisemi aramaya başladım. Kesin bir yere atmıştır, şimdi de nerede olduğunu bilmiyordur. Sorsam kesin azarlar. Tabi üstümü onun değiştirip değiştirmediğini bile bilmiyordum ve bu beni ürkütüyordu. Beni sevmese de erkek işte ve kızları nasıl kestiğini gayet iyi bilen biriydim. Öyle düşüncelerle bana bakmasını istemezdim.

En son yatağın altına baktığımda orada da göremedim. Gerçekten nereye atmıştı böyle. Dolabını ya da çekmecelerini karıştırmak istemiyordum. Ayrıca oralara da koymazdı elbisemi. Böyle de eve gidemezdim ki.

Galata Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin