-15-

363 21 63
                                    

Medyadaki şarkıyı dinleyerek okuyabilirsiniz.

Her birimiz hayatı sadece bir kere yaşıyoruz. Peki bu hayatta mutlu olmak yerine, neden üzülüyoruz? Konu sadece aşk değil. Hepimizin üzüleceği farklı farklı şeyler var. Hepimiz farklı zamanlarda üzülüyoruz. Tıpkı benim şu an yatağımda hıçkıra hıçkıra ağlamam ama bambaşka birinin dün aynı zamanda hıçkıra hıçkıra ağlaması gibi. Hepimiz hayatlarımızı farklı yaşıyoruz ve asla geçmişe gidemiyoruz. Geleceği merak etsek bile bilemiyoruz. Sadece yaşıyoruz. Belki de birileri var içimizde. Yaşamak istemiyor. İlk defa bu kadar çok yaşamak istemediğimi hissettim. Oysaki hayallerim vardı. Mutlu olacaktım. Onunla mutlu olacaktım.

Şu an odamın dışında bir karmaşa olduğunu biliyordum. Güzey gelmişti. Odama girmek istediğini de biliyordum ve ilk defa ben konuşmak istemiyordum onunla. Saatlerce ağlayıp, Güzey'i unutmak istiyordum lakin her gözyaşım daha çok acıtıyordu canımı. Daha çok aklıma o an geliyordu. Daha çok Güzey'i seviyordum sanki. Kalbim acıyordu ve ben bunu çok iyi hissediyordum.

"Hilal, lütfen kapıyı aç." diye Güzey'in sesi geldi kapımın ardından. Ses vermedim ve yataktan kalkıp kapının önüne oturdum.

"Ben öpmedim onu, o beni öptü." dedi. Ne olursa olsun onu bir kızla o derece yakınlıkta görmek beni harap ediyordu.

"Biliyorum." dediğim anda bir yaş daha yanağıma doğru yol aldı. Sesim kısık çıkmıştı. Konuşmaya bile dermanım yoktu.

"Hilal, lütfen bana cevap ver." dedi. Burukça gülümsedim.

"Kalbim acıyor Güzey. Senin hiçbir zaman yaşamak istemeyeceğin şeyleri yaşıyorum. İçimdeki yangını sen bile söndüremezsin. Kalbimdeki acıya sen dahi ilaç olamazsın. Kaçıncı yarayı deştiğini ben bile bilmiyorum. Sadece yaşıyorum. Bedenen yaşıyorum. Yaşama isteğim kalmadığı halde yaşıyorum. Duymayacağını bile bile bunları söylüyorum. Sesimin çıkmasına takatim yok. Sadece sana sarılmak istiyorum. O kızın seni rahatlıkla öpmesine karşın ben hala içtenlikle sana sarılmak istiyorum." dedim. Hepsini fısıltıyla söylemiştim.

"Özür dilerim ama ben bir şey yapmadım. Ben gerçekten seni ağlatmak istemiyordum." dedi. Ağlarken gülümsememe sebep olan bir adamdı işte. Ben ona deliler gibi aşıktım.

"Seni çok seviyorum." dedim kısık sesimle.

"Özür dilerim. Sana yaşattığım her şey için özür dilerim. Bana anlatabilirsin. Her şeyi bana anlatabilirsin. Seni dinlemek istiyorum. Yanında olmam gerekiyor."

"Vizdan azabı çekme. Alışkınım ben. Sadece bu sefer ağlamamın sebebi daha büyük bir şey. Konuşmaya mecalim yok. Sadece orada kal, olur mu?" dedim. Bu sefer sesim çıkmıştı ama konuşmak istemiyordum.

"Yanına geleyim, lütfen. İstersen bakma yüzüme ama yanında olmak istiyorum."

"Güzey orada kal lütfen. Biraz daha zorlarsan hiç düşünmeden kapıyı açıp kollarında ağlayacağımı biliyorum. Yapmamam gerektiğini bilsem de yapacağımı biliyorum. O yüzden orada kal." dedim.

"Peki, sen nasıl istersen."

"Neden böyle oluyor Güzey? Neden ben mutlu olamıyorum? Seni bugün bu kadar özlememe rağmen neden başka birini öperken görmek zorunda kalıyorum? Omzumdaki yükü taşıyamıyorum. Kalbimin acısına dayanamıyorum. Yaralarımın gün geçtikte kötüleşmesini kaldıramıyorum. Hepsinin ilacının da senin olman imkansızlaştırıyor. Bu acılara maruz kalıyorum. Bir kere de olsa elimden tutmuyorsun. Bir kere de olsa yanımda olamıyorsun. Uzaktan seviyorum. Uzaktan çok seviyorum. Her şeye rağmen ben seni seviyorum. Omuzlarıma bıraktığın yükle, kalbimin acısıyla, yaralarımla seviyorum seni. Bir sonbaharda, bir hilal gecesinde, bir sokakta seviyorum seni. Sana sadece iki kelime söylüyorum. Seni seviyorum. Onu da anlamıyorsun. Ben sana ne diyeyim daha? Ben senin için daha ne yaşayayım? Her şeye rağmen nasıl hala seni seviyorum diyebilirim? Bilmiyorum. Sen de benim gibi bilmiyorsun. Her şeye rağmen seni seviyorum." dedim kısık çıkan sesimle. Yine beni hiç duymadığını bilsem de böyle iyi hissediyordum. Normalde de duymuyordu zaten beni. Duysa da umrunda olmuyordum.

Galata Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin