-18-

329 18 48
                                    

Otel odasında Güzey'le oturuyorduk. Canı sıkılır diye -halbuki tek amacım onun yanımda olmasıydı- Güzey'i yanıma çağırmıştım. O da bavulunu kendi odasına bırakıp yanıma gelmişti. Gerçi hiç sohbet etmiyorduk. Ben masada yazı yazıyordum. Güzey de yatağıma yarı uzanır halde telefonuyla uğraşıyordu.

Onunla konuşmak istiyordum aslında. Yazıyı bitirdikten sonra konuşacaktım. Öncelikle yazıyı bitirmek istiyordum.

"Hayatınızı gerçekten yaşayabildiğinizi hissedebiliyor musunuz? Ne olursa olsun mutlu olabildiğiniz anlar? En son ne zaman içtenlikle kahkaha attığınızı hatırlıyorsunuz? Kalbinizde ağırlık olmaksızın en son ne zaman huzurlu hissettiniz? En son ne zaman kafanızı yastığa koyduğunuzda hayalleri değil de gerçekleri düşündünüz? İçten bir tebessüm suratınıza yerleşti mi? Ben gerçekten bu yalan dünyayı yaşıyorum, dediniz mi? Ben diyemedim. Aşk, aile, arkadaşlık, konu ne olursa olsun belki ben yenik düştüm, belki de yenilmek zorunda kaldım. İçten bir gülümseme değil de buruk bir gülümseme yerleştirdim suratıma. Kalbimin bir köşesinde hep birinin ağırlığı vardı. Yaşlar yanaklarıma süzülürken gülümsedim. Mutlu görünmeye çalıştım. Gözyaşlarımı anlatmam gerekenlerle içime attım. Dünyayı hep üç günlük olarak düşündüm. Gerektiğinde üzülmeli, gerektiğinde mutlu olmalıydım. O zaman hayatı gerçekten yaşayabilirdim. Acılarımla kendimi boğamazdım. Mutlu olmak için olan sebeplerim acıya dönüşebilirdi. Her zaman mutlu olursam da acılarıma, özlemlerime haksızlık yapmış olurdum. Ben ikisi de olmalıydım. Peki ben bu ikisini yapmaya çalışırken ne yaptım? Hayatımın merkezine bir adam yerleştirdim. Bu adam tam benim gibiydi işte. İstediğinde beni mutlu ediyor, istediğinde üzebiliyordu. O zaman hayatı yaşayabiliyordum. Belki de ben sadece yaşadığımı hissediyordum."

"Ne yazıyorsun sen? Beni sıkılmayayım diye çağırdın ama çok sohbet ediyorsun, sağol." diye Güzey'in sesi gelince yerimde sıçradım.

"Bu yazım bitsin, sohbet edeceğim seninle." dedim.

"Sonra bana da oku istersen." dedi. Omuz silktim. Bu yazıyı Güzey'e okumak istediğimden pek emin değildim.

"Sana mektup yazayım mı?" dedim birden. Nereden aklıma gelmişti bilmiyordum ama ne zamandan beri yazmıyordum.

"Yaz. Sonra da okursun işte." deyince başımı onu onaylarcasına salladım ve önüme döndüm.

"Sevgili kalbim,

Hayatımda hiçbir zaman tam anlamıyla sevgisini gösterebilen biri olamadım. Bu sadece senin için değil, herkes için böyle olan bir durumdu lakin sen herkes değildin. Sen benim sevgili kalbimdin işte. Bir gün görmezsem özlediğim, özlediğim için devamlı düşündüğümdün. Bilmeden kalbimi acıtan da sendin, kalbimdeki çiçekleri sulayan yine sendin. Sen her şeydin ve ben senin sayende her şeyi bir parça sevdim. Bunları bana yaşatan seni de sevdim. Kalbim acısa da özledim. Şimdi soruyorum sana. Birini sevemeden benim bu yaşadıklarımı anlayabilir misin? Anlayamazsın işte. Kalbin sen istediğin için acımaz çünkü. Birini sadece bir gün görmediğin halde özleyemezsin. Sen ben olmadan anlayamazsın. Ben sen olmadan yaşayamam.

Şimdi kapa gözlerini. Bana acı verse de hayal etmeni istiyorum. Bir kızı seviyorsun. O kız seni sevmiyor. Sevmeyeceğini bildiğin halde bütün cesaretinle o kıza açılıyorsun. Kız seni umursamıyor. Sana yazdığım şiir ve mektupları buraya yazabilir miyim, diyorsun.
Yazma, diyor. Sen ona karşı hissettiğin her şeyi anlatıyorsun. Benim yapabilecek bir şeyim yok, deyip seni geçiştiriyor. Oysaki daha güzel cevap veremez miydi? Daha kibar olamaz mıydı? Karşısında onu seven biri var. Günler geçiyor. Sen bir sürü şey yazmışsın. En sonunda kendini açıklamaya karar veriyorsun. Adını söylüyorsun, resmini koyuyorsun. Çirkin olduğun için seni engelliyor. Oysaki sen sevgili olalım mı gibi bir şey bile demedin. Sadece sevdiğine sevdiğini açıklamak istedin. Ona biraz da olsa yakın olmak istedin. Olmadı. Bütün cesaretin çöp oldu. Mutlulukların kül olup nehire aktı. Hayallerin seni terk etti. Umutların intihar etti. Kendinden nefret ettin. Güzel biri olmayı diledin hep ama aklından kalbinin güzel olduğunu da çıkarmadın. Acıdı. Çok acıdı canın. Dayanmaya çalıştın. Şimdi aç gözlerini. Hiçbir şey hissetmedin değil mi? Çünkü bu anlattıklarımın hiçbirini yaşamadın. Ben yaşadım. Yaşattırandın ve umrunda olmadım.

Galata Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin