Elime eski bir defterim gelince gülümsedim. Bu defterime benim için önemli olan tarihlerini yazıp açıklamasını yapıyordum. Aslında bu defteri hiç kullanmayacağımı düşünüyordum ama tarihlerin benim için önemli olduğuna inandığım için böyle bir defter tutma ihtiyacı duymuştum. En azından kısa açıklamalarını bilsem o günü bir nebze de olsa hatırlayacağımdan emindim.
"Hilal bu senin kolin." dedi ve koliyi bana doğru gönderdi Güzey. Evet, yeni evimize taşınıyorduk. Bir ay su gibi geçip gitmişti. Pazartesi günü üniversiteler açılacaktı. Kendimi tuhaf hissediyordum.
Koliyi yanıma çekince kitaplarımın olduğunu gördüm. Hepsini çıkarırken arkalarını okuyordum. Bazılarında çizdiğim yerleri bakıyordum. Kitaplarımı seviyordum. Aslında mutlu bir kitapta ağlama potansiyeline sahip biriydim. Kitapların dünyası bu yüzden güzeldi belki de. Dilediğim zaman okuyabiliyor, altını çizebiliyor, gülerken ağlayabiliyordum.
"Seninle aynı odayı paylaştığıma inanamıyorum." dedi Güzey. Okuduğum kitaptan gözlerimi Güzey'e çevirdim. O benimle bu odada kalmayı tercih etmişti.
"İçeride koltukta da yatabilirsin. Gerçi ben de seninle aynı odada olduğuma inanamıyorum ya neyse." dedim ve omuz silkerek bir kitabı daha yerine yerleştirdim.
"Tek başıma bir odada uyuyamam. Yani uyurum da bu evde ilk gecemiz o yüzden uyuyamam." dedi. Bana arkası dönük olduğu için yavaşça ona doğru yaklaştım.
"Yoksa öcüler mi yer seni?" diye kulağına fısıldayınca korkudan dağ gibi adam yere devrildi. Gerçekten devrildi.
"Siktir." dedi ve sinirli gözlerini bana çevirdi ama ben hala gülüyordum.
"Ya öyle bakma bana." dedim ben de ciddi halime dönerek. Geri geri gitmeye başladım. Alt tarafı bir şaka yapmıştım ama o hemen sinirli bakmaya başlıyordu. Tamam biraz korkusuyla dalga geçmiştim ama olsundu.
"Tamam gel buraya, kaldır beni." diye elini uzatınca tuttum. Kalkması gerekirken beni çekince ben de onun üstüne düşmüş oldum. Kalbim hızlanırken sinirli tepkiler arıyordum ama bu durumda ona teşekkür edesim gelmişti.
"Böyle şeyler havuzda olmaz mıydı genelde?" diyerek dünyanın en saçma tepkisini verdim. Elimi bırakıp ayağa kalktı.
"Ne alaka havuz?" dedi.
"Hani biri birini havuza atar. Atılan kişi atan kişiye elini uzatır. Atan kişi elini tutarken atılan kişi intikam almak için onu da çeker. Yani benim bildiklerim öyle oluyor." dedim ve ben de ayağa kalktım.
"Onu ben de biliyorum. Diyorum ki o nereden aklına geldi?" dedi.
"Aynı şeyi havuz yerine parkede yaşadığımız için aklıma gelmiş olabilir mi?" dedim ve tekrar çalışma masamın yanına gittim. Kitapları hızlı bir şekilde yerleştirdim.
Başka dolu kolim kalmadığı için boş kolileri mutfağa götürdüm. Tekrar odama gelince içini boşalttığım bavulumu da dolabın içine koydum. Yatağıma uzandım. Bugün benim için gerçekten yorucu bir gün olmuştu. Aslında bir aydır hepimiz yoruluyorduk. Burayı yerleştirmek, devamlı git gel yapmak hepimiz için zor olmuştu. Bu bir ay içerisinde de Güzey'le çok fazla görüşememiştim. En son dediği şey hala kulaklarımdaydı sanki. Onun verdiği deftere unutmamak için hemen kaydetmiştim. Bu çok güzel bir durumdu.
"Benden başka birine aşık olmandan korkuyorum" demişti. Neden böyle bir şeyden korktuğunu anlayamasam da benim ondan gitmemden bir parça da olsa korktuğunu hissedebiliyor gibiydim. Bu beni mutlu ediyordu.
"Güzey." dedim. O da yatağa uzandığı için onun tarafına döndüm. İkimizin ayrı ayrı tek kişilik yatakları vardı ama yataklar yan yana olduğu için soluma dönünce onunla karşılaşıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galata
Teen Fiction"Kız Kulesi, Galata rivayetini bilir misin?" "Biliyorum." "Kız Kulesi, Galata'ya aşık olur. Kavuşamayacaklarını bile bile uzaktan sever Galata'yı. Vazgeçmek zorunda olduğunun o da farkındadır. Vazgeçer. Galata aşık olur. Kavuşamayacaklarını Kız Kul...