-41-

213 11 107
                                    

Sabah gözlerimi açtığımda sanki bambaşka bir güne girmiş gibiydim. Güzey'in son söylediklerinden sonra gece doğru düzgün uyuyamamış, uyuduktan sonra da saçma sapan rüyalar görmüştüm. Sabah kimseye bu halimi fark ettirmeden üniversiteye gitmiştim. Boran'ın yanında da normal bir şekilde davranmıştım. Ne onun anlattığı hayat hikayesinden bahsetmiştim, ne de kendi içimde yaşadığım karmaşadan bahsetmiştim. Sadece normal davranmaya çalışmıştım ama Güzey'in söylediği o söz hala beynimin bir yerlerinde duruyordu.

"Beni unut ya da bana aşkı öğret."

Sevdiğim adamı unutmayı mı yoksa ona aşkı öğretmeyi mi seçecektim? Mantıklı düşünerek seven biri aşkı öğretmeyi seçerdi ama şöyle bir şey de vardı, sevdiğim çocukla -bir zamanlar- hoşlandığı kız aynı üniversitedeydi. Bu beni istemsizce korkutuyordu.

"Hilal?" deyince Boran ona döndüm.

"Efendim?" dedim.

"Bugün sessiz gibisin. Bir şey mi oldu?" dedi.

"Hayır, önemli bir şey olmadı." dedim.

"Bak, bana gerçekten anlatabilirsin, biliyorsun değil mi?" dedi. Gerçekten bu davranışı çok arkadaşçaydı ama Boran eğer sapığımsa beni seviyordu. Beni seven birine sevdiğim kişiden bahsetmek istemezdim.

"Gerçekten önemli bir şey yok." dediğim sırada ders başladı. Böylece aramızdaki konu da bitmiş oldu.

Bir üniversite günü daha biterken Boran otobüsten inmişti. Onu önemli bir şey olmadığına zorla ikna etsem de ikna etmiştim. Otobüste yarın görüşmek üzere vedalaştıktan sonra  indi. Ben de bayadır annemi aramadığımı fark edip onu aramaya karar verdim.

"Alo? Annecim nasılsın?" dedim. Normalde annemle çok yakın olan biri değildim. Babamı daha çok severdim ama bunlar hep para koparmak içindi.

"İyiyim yavrum, sen nasılsın?" dedi.

"İyiyim ben de annecim." dedim.

"Senin sesin bi tuhaf geliyor, kızım. Bir şey mi var yoksa?" deyince annem hafifçe öksürdüm. Gerçekten bir şeyler olduğunu o kadar çok mu belli ediyordum?

"Hayır, yok anne. Yani üniversiteye gidip geliyorum ne olabilir ki?" dedim.

"Farkındaysan Güzey'i sevdiğini biliyorum ben. Söyle bakayım aranızda bir şey mi oldu? Ay, yoksa sen-"

"Anne, sakin ol. Evet, aramızda bir şey oldu ama onun için çok önemsiz, benim için önemli olan bir şey oldu."

"Ne oldu kız? Söylesene, çatlatma insanı." deyince annem, kıkırdadım. Kızının aşk durumlarında bu kadar heyecanlanacağını hiç düşünmemiştim. Güzey'i ilk kez zorla göstermek zorunda kaldığımda lisedeydim ve daha erken olduğunu söylemişti. Şimdi ise benimle birlikte heyecanlanıyordu.

"Beni unut ya da bana aşkı öğret, dedi." dediğimde ineceğim durağa geldiğim için inmiştim.

"Peki sen ne yapacaksın?" dedi annem.

"Bilmiyorum anne ama şimdi eve gelmek üzereyim. Şimdi kapatsak telefonu?" dedim.

"Tamam tamam. Öncelikle ben sana güveniyorum. Bak, sakın o sarı şey için kendini üzme. Güzelce düşün kararını ver, tamam mı annem?" dedi annem.

"Tamam annecim. Hadi seni öpüyorum kocaman. Babama selam söyle." dedim binanın önüne geldiğimde. Bir yandan da anahtarı kapı deliğine sokmaya çalışıyordum.

"Ben de seni öpüyorum annecim. Hadi görüşürüz, herkese selam söyle." deyince kapattık telefonları.

"Bi anahtarı deliğe sokamadın." diye arkamdan Güzey'in sesi gelince yerimde sıçradım.

Galata Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin