-44-

182 14 0
                                    

Güzey'in benim uyuduğumu sanmasından sonra sessizce ağladığım Güzey'le son gecem bitmişti. Dünden beri hiçbir şey yememiş, gece de gözüme uyku girmemişti. Güzey uyurken onu görmemek için salona geçtim. Sonuçta bu günden sonra uyumam gerekiyordu.

Telefonda vakit geçiriyordum. Aslında yaptığım şey fotoğraflara bakmaktı. Kızlarla olan fotoğraflarımıza bakıyordum. Zaman çok çabuk geçiyordu ve ben yaşadığımız güzel günlerin geri gelmeyeceğinden dolayı üzgündüm.

Videolarımıza gülüyordum. Arya'yla ben vardık bi videoda. İngilizce şarkı söylüyorduk. Tabi ben söyleyemiyordum, Arya söyleyebiliyordu. Bizim klasik karne sonrası videolarımız vardı. Konuşmalarımız, gülüşmelerimiz vardı.

Fotoğraf ve videoların arasında gezinirken Güzey'den habersiz çektiğim bi fotoğraf çıktı karşıma. Onu unutmam gerekiyordu ve ben bunu beceremiyordum. Çok zordu.

Fotoğrafa baktıkça gözüm doluyordu. Gülümsedim. O sırada telefonum çaldı. Boran arıyordu.

"Efendim?" diyerek açtım telefonu.

"Nasılsın?" diye sordu.

"İyi, sen?" dedim. Ne kadar kalıplaşmış bir sözdü iyi, demek ama iyi olmadığımı ikimiz de gayet net bir şekilde biliyorduk.

"İyi. Ben şey diyecektim."

"Seni dinliyorum."

"Bugün birlikte olalım mı? Yani aslında dün sormuştum sana ama unutmuşsundur. Hem biraz kafanı dağıtırsın. Olmaz mı?" dedi. Gerçekten kafamdaki düşüncelerin dağılmasını o kadar çok istiyordum ki.

"Olur." dedim.

"Tamam o zaman ben seni almaya gelirim." dedi. Ben de onu onaylayınca vedalaşıp kapattık telefonları.

Hazırlanmak için odama geçtim. Dolabın önünde giyeceğim şeyleri seçtim.

"Günaydın." diyen Güzey'in sesini duyunca iç çektim. Hem onu unutmam gerektiğini biliyordu hem de benimle konuşuyordu. Anlayamıyordum.

Kıyafetlerimi alıp banyoya geçtim. Üstümdekileri değiştirdim. Hafif bir şeyler yiyip Boran'ı beklemeye başladım. Biraz sonra gelirdi herhalde.

Kapı çalınca hemen kapıyı açtım.

"Hoşgeldin!" dedim.

"Hoşbulduk, hadi gidelim." deyince başımı onu onaylarcasına salladım. Evden çıkıp kapıyı çektim. Ayakkabılarımı hemen ayağıma geçirdim ve binadan da çıktık.

"Aslında üzgün olduğunu biliyorum ve nasıl başlayacağımı bilmiyorum." dedi Boran.

"O meseleyi tamamiyle unutalım. Çünkü ben Güzey'i unutuyorum." dedim.

"Yaa, senin için üzücü tabi." dedi.

"Öyle olduğu için rahatça başka meselelerden bahsedebilirsin." dedim.

"Benim bahsedeceğim şey günün sonunda olacak. Bu yüzden hadi güzel bir kahvaltı yapmaya gidelim."

"Olur." dedim. Bizim evin yakınındaki bi kafeye gelince karşı karşıya oturduk. Garson siparişlerimizi aldı.

"Bir şey soracağım." dedi Boran.

"Sor."

"Sen bir sapıktan bahsetmiştin. Hala seni rahatsız etmiyor di mi?" dedi Boran.

"Hayır. Bayadır mesaj dahi atmıyor." dedim.

"Sadece mesaj mı atıyordu yoksa başka şeyler de mi var?" dedi.

Galata Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin