Kısa bir bölüm oldu, umarım seversiniz ^^
"Sevgili kalbim,
Kalbim akıl erdiremiyor. Aklım desen belli bir sınırda düşünmeyi bıraktı. Sınırlar benim düşündüğümden fazlaymış. Biliyor musun? Hayat çok garip ve ben bu garipliği ikimizin üstünden gayet net bir şekilde anlatabilirim.
Düşünürken ağladığım şeyleri şimdi sana yazacağım. Bu bir kader mi yoksa rastlantı mı, bilemiyorum. Bu üç ay boyunca evden çıktığım her zaman, bakkala dahi gitsem ve evinin uzakta olduğunu bildiğim halde seni görürüm umuduyla dışarı çıktım. Olduğun yerleri hep takip ettim. Her yere baktım. Hiç gitmediğim yerlere gitmeye çalıştım. Bir kere gece dışarı çıktığımızda annemle babam yanımdayken biri yanımdan geçti. Koşuyordu ve arkası bana dönüktü. Göremedim yüzünü ama sana o kadar çok benziyordu ki. Dua ettim. Eğer o kişi sensen bana mesaj at ya da bir şekilde beni takip et diye. Olmadı. Sen değildin. Belki de hala ayrıydık.
Tatilin son zamanları geldi. Senin gidişinle harap olduğum lisenin ikinci sınıfından sonra üçüncü sınıfa geçecektim. Yine de mutluydum. Belki seni unutabilmem için biri çıkar karşıma diye düşündüm. Belki de eski bir arkadaşım seni unutmama yardımcı olurdu. Seni hiç düşünmemeye çalıştım. Bilmiyordum.
Artık seni unutmaya çalışmalıydım. Hatta baya unutmuş sayılırdım. Rüyalarıma girmiyordun. Sadece hala seni görürüm umudum vardı. Yine de seni düşünmemeye çalıştım. Başka şeyler yazmaya başladım. Uzaklaştım. Ders çalıştım. Spora gittim. Başka şeyler düşündüm. Hayallerimin köşesindeki seni silmeye başladım.
Okulun ilk günü geldi. Her zaman ilk gün mutlu olurdum. Uykusuz dahi olsam uykumu almış gibi kalkardım. Arkadaşlarımı göreceğim diye mutlu olurdum. Sabah yine öyle kalktım. Bu sefer yeni evimizde, yeni bir arabayla, yeni bir döneme başlayacaktım. İstediğim tek şey bu yılın güzel olmasıydı. İlk sınıfta da, ikinci sınıfta da kendi çapımda zorluklar çekmiştim.
Babamla yoldayken Su aradı. Büyük bir sürprizi olduğunu söyledi. Aklıma sen geldin ama yine de o düşünceyi kafamdan attım. Su'yla ilgili bir olay olduğunu düşündüm. Yine de meraklandım fakat şansıma trafikten biraz da olsa geç gittim.
Kızlarla görüştüğümüzde Su söyledi. Bizim okula geri gelmiştin. Aslında o an tam olarak bilmiyorduk. Yine de okulun ilk günü kendi okuluna gitmek yerine bizim okula ziyarete gelmen saçma olurdu. Sıraya girdik. İstiklal Marşı. Klasik olarak üniforması olmayanları almayacaklarını tekrar uyardı beden öğretmeni. Herkes sırayla gidiyordu. Sıra bizim sınıfa geldiğinde senin geri çevrildiğini gördüm. Arkadaşlarınla önümüzdeki banka oturdun. En öndeydim. Gülüyordun. Seni özlerken bu gülüşü çok düşünmüştüm.
Okulun ilk günü bizim okulda olduğuna emin olmak için hep seni takip ettim. Şansıma aynı katta çıktık. Seni unutmaya başlamışken karşıma bu şekilde çıkman çok garip hissettirdi. İki sene öncesine tekrar gittim. İki sene öncesinde karşılaştığım o merdivenlerde tekrar seninle karşılaştım. Yüzünü görmek sanki tekrar sana olan sevgimi hissettirdi. Seni unutmaya başlıyordum. Bu yüzden gelmene az da olsa üzüldüm. Seni özlüyordum. Bu yüzden gelmene sevindim. Gittiğin senenin ilk başlarında kendi kendime bir söz söylemiştim. Daha senenin başındayız ve yaşayacağımız çok gün var diye. Bu sene de öyle olur mu bilmiyorum ama en azından yaşayacak günlerimiz var.
Sevgili kalbim, o gün okul bittiğinde fark ettin mi bilmiyorum ama, yan yana indik. İki kat aşağı inerken sesini duymak, yanında olmak, aynı binanın içinde olduğumuzu bilmek bile bana güzel hissettirdi. Seni seviyorum. Seni unutamıyorum. İzin vermiyorsun. Teşekkür ederim, geri geldiğin için."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galata
Teen Fiction"Kız Kulesi, Galata rivayetini bilir misin?" "Biliyorum." "Kız Kulesi, Galata'ya aşık olur. Kavuşamayacaklarını bile bile uzaktan sever Galata'yı. Vazgeçmek zorunda olduğunun o da farkındadır. Vazgeçer. Galata aşık olur. Kavuşamayacaklarını Kız Kul...