Hayatta her zaman bir anda kalmayacağımıza inandım. En çok mutlu olduğum anda da, en üzüldüğüm anda da hep bu aklıma geldi. Hiçbir zaman bu anda kalmayacaksın Hilal. Zaman geçecek. Herkes işine devam edecek. Birisi ölecek belki, onun yerine bambaşka biri gelecek dünyaya. Sen büyüyeceksin. Çok zaman var dediğin bir durum bile çok çabuk geçecek. Hiç geçmiyor dediğin zaman, gözlerinin önünde o kadar çabuk geçecek ki özleyeceksin. Geleceğe ne kadar ihtiyaç duysan da geçmişi özleyeceksin. Yeri geldiğinde ağlayacak, yeri geldiğinde de güleceksin. Zaman geçecek. Sen ellerinle tutamayacaksın. Öyle ya da böyle yaşayacaksın. Hiçbir zaman, bir anın içinde takılıp kalmayacaksın. Sadece zamanı değerlendirmek senin ellerinde olacak. Farklı olacaksın. Belki de sıradan biri olacaksın. Zaman geçecek.
Kollarımı Güzey'in boynundan çektim. Hiç geçmesini istemediğim bir andı o an. Yine de zaman geçti. Zaman geçse bile istediğim her an ona sarılabilmeyi istiyordum. Zaman geçsin. Sen hep yanımda kal Güzey, diyebilmeyi istiyordum. Olmuyordu işte. Zaman yine de geçiyordu da ben iki çift söz edemiyordum.
"Şey... Ben bir anda mutlu olunca öyle oldu." dedim. O sırada kapı çalınca yerimden kalktım ve koşar adımlarla kapıyı açmaya gittim. Yüzüm çoktan yanmaya başlamıştı.
Kapıyı açınca annemi ve Güzey'in annesini gördüm. İkisi içeri geçerken ben de kapıyı kapattım ve içeri geçtim.
"Napıyorsunuz bakalım? Yalnız kalmışsınız." dedi Güzey'in annesi.
"Anne sonuçlar açıklandı." dedi Güzey. Hala sevinçliydi. Tabi, ben de sevinçliydim ve içimde heyecan vardı.
"Nereleri kazandınız?" dedi annem. O sırada ben de tekli koltuklardan birine oturdum.
"İkimizde Ankara ama farklı üniversiteler." dedim. Şu anki tek endişem babamdı. Tek başıma Ankara'ya gitmemi istemiyordu ve Güzey'in benimle gitmek isteyeceğinden emin değildim. Aileler birlikte gitmemizi isterdi büyük ihtimalle. Babam Güzey'le gitme işine bakarız, demişti. Umarım kestirip atmadan önce gerçekten bakardı.
"Bu çok güzel." dedi Güzey'in annesi.
"Peki hangi üniversiteler?" diye sordu annem.
"Hacettepe Üniversitesi, tıp." dedi Güzey. Gerçekten tıp kazanmıştı. Halbuki bu kadar zeki olacağını tahmin etmemiştim. Demek ki içinde bir yerlerde saklıyordu ya da gizli gizli çalışıyordu.
"Ankara Üniversitesi, psikoloji." dedim. Benim üniversitemde güzeldi aslında. Bölüm zaten istediğim bölümdü. Bir de gidebilsem her şey güzel olacaktı.
"O zaman ikinizde gurbete gidiyorsunuz." dedi annem. Biraz öyle oluyordu tabi ama okumak için gidiyorduk. Keyfimize gitmiyorduk sonuçta.
"Ama ikiside aynı yere gidiyor canım." dedi Güzey'in annesi.
"O da doğru. Hadi bakalım hayırlısı olsun." dedi annem. Gerçekten Güzey'le oraya gitmem hayırlısıysa olsun. Onunla gitmesem de üzüleceğim gerçi ama her gün orada üzecekse... Ne olursa olsun yanımda olmasını istiyorum.
Telefonum çalınca ayağa kalktım. Özgür arıyordu. Herkesin erkek sandığı ama kız olan arkadaşım. Kızlarla da nereleri kazandıklarını konuşmam gerekiyordu aslında. Ona göre belki ev tutardık. Hala gidebileceğimden emin değildim ama gidecektim. Gitmek istiyordum. Yapacak bir şeyim yoktu sonuçta.
"Efendim?" diyerek açtım telefonu odama geldiğimde.
"Sonuçlar açıklanmış gördün mü?" dedi heyecanla.
"Görmez miyim, baktım bile sonucuma." dedim mutlulukla. Kalbim acı içinde atmıyordu en azından.
"Sonuç ne? Hadi heyecanlandım!" diye bağırınca kıkırdadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galata
Teen Fiction"Kız Kulesi, Galata rivayetini bilir misin?" "Biliyorum." "Kız Kulesi, Galata'ya aşık olur. Kavuşamayacaklarını bile bile uzaktan sever Galata'yı. Vazgeçmek zorunda olduğunun o da farkındadır. Vazgeçer. Galata aşık olur. Kavuşamayacaklarını Kız Kul...