Bilinmezlik hep zor olmuştur. Bu bilinmezlik hele de bir insanla ilgiliyse ne olursa olsun insan endişe eder. Daha çok meraklanır. Hatta korkabilir. Hepimiz hayatımızın küçük bir anında da olsa yaşamışızdır bu hissi. Küçükken annemiz bir yere gidince endişelenmişizdir. Büyüdükçe çevremizdeki insanlar artar. Onlar için endişelenmeye başlarız. Endişeler artarsa korkuya dönüşür. Merak korkuya dönüşür. İşte bizim yaşadığımız durum da buydu. İyi düşünmeye çalışsak da içimizdeki kötü his iyiliği örtüyordu.
"Koca adam bir şey olmaz herhalde." dedi Güzey.
"Aradınız mı?" diye sordum.
"Eğer bende olan telefon numarasını kullanıyorsa, ben aradım ama cevap vermedi." dedi Su.
"Sende telefon numarası ne arıyor?" diye sordu Güzey.
"Boşver şimdi telefon numarasını sen de bir ara bakalım." dedi Su. Omuz silkti ve aradı Güzey. Telefonu kulağında tutmaya devam etti ama açmıyordu.
"Bir şey olmamıştır bence ya, hemen telaşlanmayalım." dedi Özgür. Yine de elimizde olan bir şey değildi telaşlanmamak.
"Bir şey olmasın da geldiğinde dövebileyim." dedi Su.
"Sen ve onu dövmek?" deyip kıkırdadım. Su omuz silkti. Güzey hala Uraz'ı aramakla meşguldü.
"Acaba dışarı falan mı baksak?" dedi Özgür.
"Açmıyor. O zaman şöyle yapalım, benimle Hilal gelsin, siz de ikiniz gidin." dedi Güzey.
"Biz nereye bakacağız ki?" diye sordum.
"Tuvalete." dedi Güzey rahatça.
"Benim erkekler tuvaletinde ne işim var?" diye sordum.
"Üzgünüm Hilal, seni yanımdan ayıramam. Kızlar sizde dikkat edin. Bulursanız haber verin." dedi Güzey. İlk önce beni kolumdan tutup kaldırdıktan sonra yürürken elimi tuttu. Kızlar da dışarı bakmak için gittiler.
"Güzey ben erkekler tuvaletine giremem, farkındasın değil mi?" diye sordum.
"Benimle girersin." dedi Güzey. Sonunda erkekler tuvaletine girince gerçekten de onunla girmiş oldum. Tuvalet kapılarını tek tek açıp baktı ama elini yıkayan erkekler dışında başka erkekler yoktu. Onları da tanımıyorduk zaten.
Bir anda telefonum çalınca irkildim. Diğer elimle çantamdan telefonumu çıkaramayınca Güzey'in elini bırakmak zorunda kaldım. O da elimi belime koyunca telefonumu çıkarabildim. Su arıyordu.
"Efendim?" diyerek açtım telefonu.
"Hilal, biz Uraz'ı bulduk. Direkt dışarı gelin."
"Tamam, geliyoruz." deyip vedalaştıktan sonra kapattık telefonu. Halbuki şimdi görüşecektik.
"Ne diyor cadı?" diye sordu Güzey.
"Bulmuşlar Uraz'ı. Dışarı çıkalım." dedim.
"İlk hesabı ödeyelim. Sonra çıkalım." deyince onu onaylarcasına başımı salladım. Kafenin kasa bölümüne gelince tekrardan çantamı açmak durumunda kaldım. Cüzdanımdan kızlarla bizim hesabı ödeyebileceğimiz şekilde parayı çıkarıp uzatırken Güzey elimi aşağı indirdi.
"Güzey bana burada nazik erkek ayakları yapmayacaksın herhalde. Sen böyle durumlarda para ödemezsin. Hem de kızlarla hepimizin hesabını ödeyeceksin." dedim gülerken.
"Kızım bir dur. Tabiki ben ödemeyeceğim ama şimdi ödüyorum. Uraz'dan alırım parasını merak etme." dedi ve o da güldü. Parayı ödeyince dışarı çıktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galata
Teen Fiction"Kız Kulesi, Galata rivayetini bilir misin?" "Biliyorum." "Kız Kulesi, Galata'ya aşık olur. Kavuşamayacaklarını bile bile uzaktan sever Galata'yı. Vazgeçmek zorunda olduğunun o da farkındadır. Vazgeçer. Galata aşık olur. Kavuşamayacaklarını Kız Kul...