-33-

258 13 41
                                    

Gözlerinin önüne gelen anıyla gülümsedi genç adam. Şu an sinirle bağıran kız, o zaman ne kadar da masumdu. Bilmiyordu. Genç adam da neden böyle bir şey yaptığını bilmiyordu aslında. Her şeyi onu görmek adına yapmıştı. Demek ki o güzel anıyı da oluştururken tek hedeflediği şey onu görmekti. Elinde olmadan gerçekleşiyordu bazı şeyler.

Genç adam evin önündeydi. Aslında ne yapacağını bilmiyordu. Kızı uyandırıp cama çıkmasını sağlayabilirdi lakin uyandırmak istemiyordu. Belki de bu sefer uyurken görmeliydi onu.

Peki ya nasıl yanına gidecekti? Nasıl tırmanıp odasına girecekti? Sevdiği kızı tekrar mı korkutacaktı? İyice acımasız biri olduğunu hissediyordu genç adam. Belki de hiç yanına gitmememliydi. Bugünü de özlemle bitirmeliydi.

Evin bahçesine rahatlıkla girdi. Bahçeyi kolaçan edince salıncağı gördü. Yanına gittiğinde karşılaştığı kişi o'ydu. Gerçekten burada uyuya mı kalmıştı? Evde kimse yok muydu? Genç adam sorularla boğuşuyordu. Binadan biri görebilirdi ama yine de içeri götürecekti onu. Burada böyle bırakması dünyanın en saçma şeyi olabilirdi yoksa.

Genç adamın içinden geçirdiği şey ne kadar garip bir kızı sevdiği ve ne kadar garip olaylarla karşılaştığıydı. Aklından geçen çok şey vardı aslında ama buna takılmış gibiydi.

"Hilal?" dedi genç adam uyuduğundan emin olmak istercesine. Sesini kısık tutmuştu ama yine de kızın duyabileceği bir ses tonuydu.

"Güzey?" dedi kız. Duyduğu şeyle gözlerini sinirle yumdu genç adam. Uykusunda bile o adamın ismini söylemesini canını o kadar çok acıtıyordu ki.

"Hilal seni odana götüreyim mi?" dedi. Kız hafifçe başını sallayınca bir elini boynuna, diğer elini bacaklarının altına koyup kaldırdı. Umduğu şey, heyecandan kızı düşürmemekti.

Bir anda genç kız kollarını boynuna dolayınca ağzı aralandı. Biraz da olsa kendine çekti. Başını boynuna koyup kokusunu içine çekti. Ne kadar özlemişti bu kokuyu.

"Seni seviyorum."

Genç kızın ağzından çıkan bu iki sözcüğün kime ithafen olduğunu biliyordu. Sinirlenmişti yine. Her şeye rağmen gülmeye çalışsa da beceremedi. O sevdiği kız kadar güçlü değildi. O adamı sevmesine dayanamıyordu.

"Ben de seni güzelim. Ben de seni çok seviyorum." dedi. Onunla mutlu olmayı diledi kalbiyle. O adamı unutmasını istedi. İmkansız olduğunu en derinlerinde hissetti ama dilemekten vazgeçmedi.

Kız, başını adamın göğsüne yasladı. O an gülüşünü gördü kızın. Bir kez daha aşık olduğunu hissetti. Bir kez daha sevdi kızı. Bir kez daha onu istedi.

Apartmanda onların katına geldiklerinde kızdan anahtarı aldı. Kapıyı açıp girince evde kimsenin olmadığını görüp rahatladı. Odasını birkaç odaya baktıktan sonra buldu. Nazikçe yatağa bırakıp alnından öptü.

"Benimle kal." dedi. Genç kız, çoktan rüya alemine dalmıştı. Genç adam, yaşadıklarının rüya olmadığına kendini inandırmaya çalıştırıyordu.

Tekrar hatırladığı şeylerle mutlu oldu. Şimdi karşısında sinirli bir şekilde oturuyordu. Oysaki amacı onu mutlu etmekti. Tabi kaçırarak bir insanı ne kadar mutlu edebilirdi, orası da muammaydı.

Dikkatini ona vererek izlemeye başladı. Genç kızın yaptığı şeyle üzülmüştü. Yine de onun haklı olduğunu biliyordu. Yeniden bir sayfa açıp her şeyi unutturmalıydı.

***

Bomboş bir odanın içinde öylece oturuyordum. Buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Tahminlerime göre beni kaçırıp buraya getiren kişi, mesajların sahibi olan kişiydi. En son mesajını da bugün atmıştı oysaki. Bu akşam Güzey'e söyleyecektim. Geldiğim durum ortadaydı ve korkuyordum. Odada cam dahi yoktu. Gerçi ben mesajların sahibi olan adamdan korkuyordum. İlk karşıma çıktığı hali hiç iç açıcı değildi çünkü.

Galata Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin