Şu an yaptığım tek şey bindiğim otobüsün camından dışarıyı izlemekti. Aslında bakıyordum ama görmüyordum. Baktığım yerlere bambaşka bir yer koyuyordum. İçimde oluşan mutsuzluğu sadece içimde yaşamaya çalışıyordum. Güçlü olmak istiyordum. Bugün dinlediğim küçük çocuğun hikayesindeki gibi güçlü olmak istiyordum ve insanların hayatlarını düşündükçe kendi halime mutlu oluyordum. Mutlu oluyordum ama içimdeki buruklukla mutlu oluyordum. Güzel bir mutluluk değildi bu.
Bugün Boran'ın bana anlattığı kendi hayat hikayesinin ardından ona bir şey diyememiştim. Sadece yanında olan bir arkadaş gibi davranmaya çalışmıştım. Güzey'in orada olmasını umursamadan sarılmıştım. Çünkü kötüydü işte. O anki hali kötüydü.
Kafeden çıktığımda Güzey de peşimden gelmişti. Evde kızlarla birlikte konuşmak istediğimi söylemiştim. O yüzden sessizce eve gidiyorduk. Boran'ın anlattığı şeyler zihnimdeydi ve bunları sapıkla eşleştirmeye çalışıyordum. Bilmiyordum. Sapık olsa bile ona kötü davranabilir miydim, emin değildim.
"Hilal, benim gerçekten kimsem yok. Sen hep yanımda kal, olur mu?" dedi. Ağlamaktan gözleri kızarmıştı ve hala akmayı bekleyen yaşlar gözlerinde bekliyorlardı.
"Olur ama sen böyle ağlayacaksan olmaz." dedim. Gülümsedi. Yanağındaki yaşları sildi.
"Çok teşekkür ederim yanımda olduğun için." dedi.
"Bunun için teşekkür etme bana. Ben her zaman senin yanındayım." dediğimde başını salladı ve önüne döndü.
"O zaman ben de her zaman senin yanındayım." dedi tekrardan bana dönerken.
"Anlaştık." dedim ve elimi uzattım. Elimden tutup beni kendine çekti ve sarıldı. Bu duruma şaşırsam da belli etmedim ve ben de sarıldım. Sevgiye ihtiyacı olduğunu biliyordum.
"Hilal, iniyoruz." diye yanımdan Güzey'in sesi gelince düşüncelerimden ayrıldım. Başımı salladım.
Otobüs durakta durunca birlikte indik. Eve doğru yürümeye başlarken hala sessizlik sürüyordu. Güzey ne olduğunu sorduğunda kesin bir dille evde anlatacağımı söylediğim için mi ısrar etmiyordu, bilmiyordum. O zamandan beri konuşmuyordu. Sarıldığımızı da görmüştü ama tepki vermemişti.
Eve geldiğimizde ilk önce binaya girdik. Anahtarı bulmaya üşendiğim için zile bastım. Bir yandan da ayakkabılarımın bağcığını çözüyordum.
Kapı açılınca "Hoşgeldiniz!" diyen Özgür karşıladı bize. İlk önce Güzey içeri geçerken ben de ayakkabılarımı çıkarıp içeri geçtim.
"Evet eve geldiğimize göre neden Boran'a sarıldığını anlatırsın." dedi Güzey, salona geçtiğimde. Ona sarılmama kızmış mıydı, bilmiyordum ama sapık olma ihtimalini düşündüğümüzde kızmasına bir şey diyemiyordum.
"Sen Boran'a mı sarıldın?" dedi Su. Güzey'in yanına oturdum.
"Ne olmuş?" dedi Özgür salona en son girerken.
"Boran'a sarılmış." dedi Su, Özgür'e yanıt olarak.
"Hilal iyi misin?" dedi Özgür de tekli koltuğa otururken.
"Her şeyi anlatacağım. Sakin olun." dedim.
"Adama resmen sarıldın. Bunun açıklamasını gerçekten merak ediyorum." dedi Güzey. Ona emanet olduğum için endişelenmekte haklı olduğunu biliyordum.
"Anlatıyorum." dedim.
"Ay, hadi anlat!" dedi Su heyecanla.
"Şimdi ben bunun yanına gittim ya. Oturunca garson sipariş aldı. Ben de o sırada hep birbirimizi tanımaktan bahsettiğimiz için bu sefer onun kendini tanıtmasını istedim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galata
Teen Fiction"Kız Kulesi, Galata rivayetini bilir misin?" "Biliyorum." "Kız Kulesi, Galata'ya aşık olur. Kavuşamayacaklarını bile bile uzaktan sever Galata'yı. Vazgeçmek zorunda olduğunun o da farkındadır. Vazgeçer. Galata aşık olur. Kavuşamayacaklarını Kız Kul...