İşittiğim sözlerden sonra öylece kalakalmıştım.Ne onu zıplattığım dizlerimde derman kalmıştı,ne de gıdıkladığım parmaklarımda..
Ölüm..
Küçük bir çocuğa nasıl anlatılırdı ki bu?Dilin bile ağıtlar yakarak dışa vurduğu bu şey nasıl olurda kelimelere dökülürdü?
Sözcüklerin tükendiği tek şeydi bu hayatta belki.Tarifi olmayan, yıllar geçse de acısı kızgın bir kor gibi yürek yakan..
"Teyze beni duydun mu?"
"Duydum prensesim "deyip düşüncelerimden çıkarak onu kendime çektim.Mis gibi kokan saçlarına sesli bir öpücük kondurdum ve bir an kucağımdaki meleğin yokluğunu düşündüm..Kalbimin orta yerine bir yumruk yemiştim sanki.Allahım bu nasıl berbat bir duyguydu böyle.Peki ben kanımdan dahi olmayan birisi için bunları hissediyorsam o adam ne hissetmişti?Nasıl dayanmıştı bu acıya?
"O zaman neden cevap vermiyorsun?"
Masumca sorulmuş bir soruydu bu lakin verecek cevap yoktu..
"Bence sen yanlış anladın meleğim.Baban ve Sedat amcan eminim böyle bir şey konuşmamıştır"
"Ama duydum Cansu teyze..Hatta babam şey dedi..Hıım yeniden evlen dedi.."demiş ve altın sarısı saçlarını karıştırarak konuşmaya devam etmişti.
"Cansu teyze ben şimdi yalan söylemiş mi oluyorum sana?"
"Hımm..Seni böyle düşündüren nedir fıstığım"
"Emin olamadığım bir konu hakkında konuştum ya hani" dediğinde hafifçe gülümsedim.
"Ufak bir yanlış anlaşılma meleğim bundan hiç bir şey olmaz ama biz yinede bu konularda daha hassas olmalıyız..Gözümüz ile görmediğimiz ve emin olamadığımız konular hakkında konuşmamalıyız çünkü-"
"Çünkü ağzımız yamulur "
"Neyy"dedim şaşkınlıkla..
"Mirhan dayım öyle söyledi.Yalan söylersek ağzımız ile burnumuz yer değiştirirmiş"
"Mirhan dayın denen dingoz mu söyledi sana bunu?"
"Şey..Dingoz ne demek teyze"
Zehir gibi aklı vardı ve gözünden hiç bir şey kaçmıyordu bu sarı cadının..Anası ile birlikte dedektiflik yapsa bir kaçan,bir de uçan kurtulurdu ellerinden..
"Sana çikolatalı ekmek vereyim mi ha ne dersin balım?" dedim hemen konuyu değiştirerek..
"Annem kızar ki"
"Oyyy duduşları büzme ağzını yediğim bizde annenin haberi olmadan yeriz" deyip onu kucağıma alarak ayağa kalktım ve mutfağa ilerlerdim.Kucağımdaki fıstığı küçük masaya oturtup dolaptan gerekli malzemeyi çıkardım ve dilimlenmiş ekmeği poşetinden çıkararak güzelce çikolatayı üstüne yaydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
General Fiction"Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma.. Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan.. Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem.. Son ana kadar 'vazgeçmem' yaşamaktan.. Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda.. Hiç birinde v...