Kararımı değiştirenin ne olduğun dan tam olarak emin değildim zira emin olduğum bir şey varsa oda zerre kadar pişmanlık hissetmediğim,daha doğrusu hissedemediğimdi.
O adam ile son konuştuğumdan beri aklımdaki tek şey bu teklifi kabule etmek olmuştu.Evet belki de gözlerimin içine bakarak söylediği son sözleri bu kararım da çok etkili olmuştu ama tek sebep bu değildi.Ben sevmek,sevilmek ve en önemlisi güvenmek istiyordum.Hem Sedat'da güvenmek istediğini söylememiş miydi mavilerini bana dikerek.O çektiği, o kadar acıyı yaşadıktan sonra karşıma gelip bunları söylerken ben neden korkaklık edecektim.?
Zaman ne gösterecek bilmiyordum ama bunu yapmazsam köpekler gibi pişman olacağıma adım gibi emindim.İşte bu yüzden ilk olarak Nazlı'yı aramıştım lakin eli talih beni kör salih diyen hesabı en olmadık zamana denk gelmişti..Zira sık sık nefes alışları,kesik kesik çıkan sesi bunu kanıtlar nitelikteydi.Zaten kendisi de utanmadan işini bitirince arayacağını söylemişti.Böyleydi işte benim arkadaşım.Ağzına geleni pat diye, söyler karşısındakinin arkasından asla iş çevirmezdi.Aslına bakarsak bu aile den gelen bir gelenek gibiydi.Azra teyze,Mirhan denen dingoz ve Nazlı bunlar kesinlikle aynıydı.Mirza ve Cihan amca ise bu üçlüye nazaran daha sakindi.
Cihan ve Azra Ateşoğlu..
Bu hayatta onlar gibi olmak isterdim.Konuşmadan anlaşmak,görmeden sevmek,dokunmadan hissetmek..Bunlar bu çift için söylenebilecek en hafif şeylerdi.Aşkın,sadakatin ne demek olduğunun kanıtı gibiydi bu ikili.Bu hayatta tek dileğim buydu.Bunlar gibi bir aşk yaşamak..
Sırf bunun için değil miydi zaten her şeyi bırakıp odama çıkmam,çıktıktan sonra deli danalar gibi bir oraya bir buraya koşmam.Bir elim kıyafet dolabın da ne var ne yok yere sererken,diğer elim telefon da elin memleketinin hava durumuna bakmama ne demeli. Yada ağda yaparken nasıl ağladığım dan hiç bahsetmesek daha iyi.Sahi her şey tamam da ağda ne için di?.Sırf nazlı dedi diye yaptığım en saçma şeydi.Bu aralar aklının çalıştığı tek şey belden aşağı vurmaktı hanımefendinin..
Neyse ki bir gün daha böyle geçmiş ve ben kalp atışlarımın kaburgalarıma dövercesine çarpmasına aldırış etmeden uzun bir yolculuk yapmıştım.Ve en nihayetin de verilen adrese gelmiş bulunmaktaydım..Lüks bir apartmandı burası.Kapıda izbandut gibi dikilmiş iki adamdan bile anlaşılabilirdi aslın da.Sanki adamlar yememiş içmemiş sıçmamış habire vücut çalışmışlardı.Maşallah boyları da Allah vergisi gibiydi.Sanırsam atalarımızın sulak yerde yetişmiş sözü bunlar için geçerli olsa gerekti.
Kibar bir dille ne için orada bulunduğumu sordukların da ben de gülümseyerek cevap vermiş, ismimi söylemiştim.Nazlı daha önce ismimi verdiği için bir sıkıntı yaşamadan en sonun da asansöre binmiş ve soluğu Sedat'ın yaşadığı dairenin önünde almıştım.
Daha önce buranın lüks bir apartman olduğundan bahsetmiştim değil mi?..Evet gördüklerim beni yanıltmamıştı zira burası muhteşem den de öte gibi bir şeydi.Her katta ikişer daire vardı kapılar birbirinden çok uzaktı.Ve bu boşluğu dolduran duvarlara asılmış bir kaç tablo,el oyması belli olan tahtadan yapılmış iki küçük hayvan figürü ve bunların yanı sıra cam sehpaların üzerini süsleyen üç farklı renk orkide..Burası gerçekten muhteşemdi.Hatta olağanüstüydü.İnsanın gözünü,ruhunu aydınlatıyordu.
Neyse ki ağzımın suyu akmadan düşüncelerimi bir kenara bırakıp derin bir nefes aldım ve çıktığım bu yolda yalpalayıp düşmemek için dua ettim.Sonra da kendime düşünce fırsatı sunmadan hemen isminin yazılı olduğu altın sarısı zilin üstüne bastım ve saçımı düzelterek bir adım geri çekildim.Sonuçta o kadar yol gelmiştim değil mi?
Saniyeler boyunca aklımdan milyonlarca şey geçti lakin kapı tüm hızı ile açıldığın da gördüğüm şey asla o milyonlarca düşüncenin içinde yer almıyordu.Allah aşkına nasıl alsın ki.Gördüğüm şeyin gerçek olup olmadığını bile bilmiyordum.Acaba uykusuzluk ve heyecandan kaynaklı bir şey miydi bu?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
Fiction générale"Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma.. Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan.. Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem.. Son ana kadar 'vazgeçmem' yaşamaktan.. Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda.. Hiç birinde v...