Cansu
Kulağımı tırmalayan o ses..
Burnuma dayatılmış iğrenç kokan bir bez..
Ve en sonunda beni içine çeken karanlık..
En son hatırladığım şey bunlardı.Neredeydim,ellerim neden acıyordu,ya da dudağımın kenarı neden sızlıyordu hiç bilmiyordum.Bu yüzden yapış yapış olan boğazımı ıslatmak amacı ile yutkunup,gözlerimi açıp neler olup bittiğini anlamak için çok büyü çaba sarf ettim.
Ağrıyordu..Sanki üzerinde koca koca ayakları ile binlerce insan gözlerimin üzerinde tepinmiş gibi ağrıyordu gözlerim..Kafamdan tutun da saç köklerime kadar her yerim feci şekilde sızlıyordu.
Ne olduğunu anlayamadığım ferah kokuyu ciğerlerime çekip derin derin nefesler aldım. Yutkundum ve bu sefer ağzımda farklı bir tat hissettim.Neydi bu?.Ağır bir kokusu vardı.Sanki paslanmış demiri birileri getirip ağzıma sokmuş gibiydi..Bu düşünce gerçekten midemi bulandırmış istemsiz bir şekilde inlememe,daha doğrusu öğürmeme sebep olmuştu.Kahretsin bu kan tadı olamazdı değil mi?..
Bu iğrenç düşünceyi kafamdan çıkarıp bir kez daha göz kapaklarımı aralamak için uğraştım ve bu sefer az da olsa başardım.Görebildiğim kadarı ile burası temiz bir yerdi.Hatta burası temiz,gayet modern ve bakımlı bir evdi.Göz bebeklerimi acıtan turuncu ışıktan anladığım kadarı ile güneş yeni yeni batmaya başlıyordu.
Gözlerimi kapatıp aklımı toparlayabilmek için bir kaç saniye öylece bekledim ve sonra dakikalar önce tekrar yaptığım gibi ağrıyan gözlerime aldırmadan etrafa bakınmaya başladım.Daha öncede dediğim gibi burası temiz ve düzenli bir evdi.Kocaman salonun ortasında kırmızı,desenli bir dokuma halı vardı.Biraz ilerisinde on iki kişilik bir yemek masası,siyah deri koltuklar,ahşap bir televizyon ünitesi ve en az onun kadar ihtişamlı büyük bir televizyon..
Ağrıya dayanamayan göz kapaklarımı bir kaç saniye dinlendirmek için kapadım.Tekrar düşünmeye başladım.Sabah yatakta bıraktığım adamı,ona aldığım hediyeyi,Emre abi'nin başına ne geldiğini ve o kaltak kadının neden bunu yaptığını..Kısacası hepsini düşündüm fakat bir sonuca varamadım..
Bu düşünceler içinde yuvarlanırken birden kulağıma gelen boğuk bir sesle gözlerimi tekrar açtım ve yarım yamalakta olsa etrafa bakındım.Kimse yoktu.Etraf bomboştu.Peki işittiğim o ses neydi?
Derken o kahrolası boğuk sesi bir kez daha duydum..İçime düşen korku tohumlarına aldırmadan kafamı zorda olsa kendi etrafımda dönebildiği kadar çevirmeye başladım ve bir kaç dakika sonra sesin nereden geldiğini anlamış oldum.
Duyduğum sesler,gözlerimin gördüğü ufak bir görüntü..Bana her şeyi fazlası ile anlatmıştı.Cahil değildim artık.Bir erkek ile bir kadının çıkardığı seslerden bile ne yaptığını anlayabiliyordum,zira anlamama gerek yoktu kadının siyah saçları her hareketinde sırtını dövüyor ,çıkardığı garip sesler odada yankılanıyordu.Sürtük beni kaçırmış ve hiç bir şey olmamış gibi adamın biriyle sevişiyordu..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
Genel Kurgu"Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma.. Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan.. Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem.. Son ana kadar 'vazgeçmem' yaşamaktan.. Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda.. Hiç birinde v...