20.BÖLÜM

53.6K 2.9K 190
                                    

Oturduğum yerden hafifçe kıpırdadım ve gözlerimin içine bakarak söylediği sözleri düşündüm.Geçmişte ki evliliği hakkın da çok fazla şey bilmiyordum,açıkçası bilmek istediğimi de pek sanmıyordum lakin bir anlık gaflete düşmüş ve evlendiği kadının nasıl olduğunu sorma hatasını yapmıştım.Aslın da buna hata demek yanlış olurdu.Bu çok merak ettiğim,ilişkimiz yeni olmasına rağmen her gece yastığa başımı koyduğum da beynimi kemiren tek soruydu.Aldığım cevap ise merakımı söndürmemiş ,aksine daha fazla körüklemişti.

  "Makyajına ve yüzünde ki boyaya güvenme zira yollar da güzeldir ama altından kanalizasyon geçer.Güzel söz.Anlamı büyük.Açıkçası kapak niteliğinde''dedim bir kez daha söylediği sözleri tekrar ederken.

''Evet güzel ve aynı zaman da doğru sözdür ben de çok severim.Etrafımız da bu sözü doğrulayan bir çok kadın var maalesef.Bunlardan bir tanesi ile bizzat kendim tanıştım ve beş yılımı geçirdim.''

Oturduğum sandalye de hafifçe dikleşip, tekrar kıpırdandım ve karşımda ki adamın öfkeden dalgalanan mavilerine baktım.Acaba konuyu açtığım için bana mı kızmıştı?.Tamam o halde uzatmanın anlamı yoktu.Zaten en olmadık yerde insanın aklına hep boktan şeyler gelirdi.

''Ben..Bu konuyu açtığım için üzgünüm'' dedim nazik bir şekilde.Gerçekten de üzülmüştüm.Az çok başına iyi şeyler gelmediğini biliyordum lakin yine de merakıma yenik düşmüştüm işte.

''Böyle basit şeylere üzülürsen bende üzülürüm.Ben bunları sana üzülesin,yada bana acı diye anlatmadım.Bunları anlatmam gerekiyordu çünkü ben bu ilişkiye başlarken aramızda herhangi bir güvensizliğe yol açacak hiç bir şey  olsun istemiyorum''demiş ve kalp ritmimi bozan hafif bir gülümseme ile konuşmasının sonunda beni ödüllendirmişti.Bir ilişki de yalan istemediğini,güvenmek istediğini ve bunun onun için ne kadar önemli olduğunu her seferinde dile getirmişti zaten.Kaldı ki öyle de olması gerekiyordu.Bizler yaralıydık çünkü.Kanadı kırılmış ama yaşamaya mecbur kuş misali..

İşte bu düşünceler ile gözlerimi kaçırdım,boğazımı temizledim ve kıçımın her kıvrımını ezberleyen sandalyemde biraz daha kıpırdandım.Kendimi suçlu hissetmiştim.Çünkü ona buraya gelmeden önce Doğu Çelebi ile konuştuğumu daha doğrusu konuşmaya mecbur kaldığımı söylememiştim.Peki o bu kadar açık konuşurken ben neden konuşamıyordum?

Korkuyor muydum?

Yada geçmişte yaşadıklarım tekrar başıma gelir düşüncesiyle mi hareket ediyordum?

Açıkçası bilmiyor,bilmekte istemiyordum..Bazen geçmiş gözümün önüne geliyor ve bu düşünce bedenimi titretiyordu.Ama dediğim gibi her şey geçmişte kalmıştı ve ben yürüdüğüm bu yolda  arkamda bıraktığım izlere bakmadan devam edecektim.Önüme ne çıkarsa çıksın asla geriye dönmeyecek ve sahip olduğum her şeye sıkı sıkı sarılacaktım.

Önüme ne çıkarsa çıksın asla geriye dönmeyecek ve sahip olduğum her şeye sıkı sıkı sarılacaktım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

''Sen gittiğin gün o geldi''dedim sakin çıkan ses tonumla.Ondan bir şey saklamak istemiyordum.Hoş bu saklanmaya değer bir konu da değildi ya neyse.

KUSURSUZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin