Elimde ki telefona kaç dakika baktım bilmiyorum,lakin ortada bir gerçek vardı ki oda kimden geldiği belli olmayan,mesajda söylendiği gibi donduğum gerçeğiydi.Ellerim buz tutmuş,burnumun ucu soğuktan kızarmış ve en önemlisi üşüdüğümün önemli belirtilerinden biri olan tuvalete gitme isteğim bir türlü geçmek bilmemişti..Kış günü insan neden daha fazla işeme gereği duyar ki?..
Nazlı'nın sözleri resmen ruhuma işlemiş,işlemekle kalmamış dilime yapışmıştı.Neyse ki saçma salak sözlerini bir kenara bırakıp buz gibi havayı ciğerlerime çekmem ile birlikte mesajı kimin yolladığını tekrar düşünmeye başlamıştım.p
Kim olabilirdi ki?
Günahını almayayım ama aklıma tek bir kişi geliyordu.
Doğu ÇELEBİ..
Alışveriş merkezinde ki hareketleri,bakışları,konuşma isteği kısacası her şey aklıma ilk onu getirmişti.Peki evli bir adam neden sonunun kötü olacağını bile bile böyle bir şey yapardı ki?
Işte bu düşünce ile tüylerim ürperdi.Korku bütün damarlarım da sinsice kol gezerken,yaptığım daha doğrusu yapabildiğim tek şey ellerimi saçlarımın arasından geçirmek olmuştu.
Olamazdı..Olmamalıydı..Doğu bu kötülüğü bana yapamazdı.Evli bir adam nasıl olurda böyle bir ahlaksızlığı yapardı.Bilmezmiydi buranın örfünü adetini.Demezlermiydi evli adamı baştan çıkarmış yosma diye..
Kafamda felaket tellallığı yapan şeytana bir tekme savurup, elimdeki bardağı taş sutünün üstüne bırakıp né yapabilirim onu düşündüm.Öncelikle sakın olmalıydım.Mesajin kimden geldiğini ve numaranın kime ait olduğunu bilmiyordum.Öncelikle işe burdan başlamalı ve numaranın kime ait olduğunu bulmalıydım.Bunun için de başvuracağım bir tek kişi vardı..
Mirhan ATEŞOĞLU..
Onu aradığım zaman neler olacağını çok iyi bilsem de başka çarem yoktu.Yoksa adım çıkar korkusu ile yaşamak beni yiyip bitirirdi..En azından bilmeliydim ki ona göre davranmalıydım.
Ellerimin titremesine aldırmadan elimde tuttuğum telefonun kilidini açtım ve ekran da gördüğüm Nehir'in fotoğrafı ile hafifçe gülümsedim.Yeni geldiğim halde ne çok özlemiştim zilliyi..
Derken gülümsemeyi bırakıp hemen işimin başına döndüm ve ellerim titreyerek arama tuşuna bastım.Yüzde doksan dokuz telefonu kapalıydı ama yinede şansımı deneyecektim.
"Oo hangi dağda kurt öldü Cansu hanımcım"
"Hanımcım mı?Asıl senin dağın da kurt ölmüş herhalde" dedim bir ileri bir geri giderken.
Tüm ümitlerim çok soru sormaması ve söyleyeceğim bir kaç minik yalana inanmasıydı."Ahh bugün bol manzaralı arazide değilim cınım"
Cınım mı?
"Sen kafana tokmak falan mı yedin hayırdır Mirhan"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
General Fiction"Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma.. Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan.. Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem.. Son ana kadar 'vazgeçmem' yaşamaktan.. Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda.. Hiç birinde v...