Ağzından çıkanı kulağın duysun..
Daha önce de belirttiğim gibi rahmetli atalarımız hiç boş konuşmamıştı..Aslına bakarsak bu sözlerin atasözü olduğuna şüpheliydim.Genelde halk arasında dolanan,özellikle rahmetli Babaannemin diline kelepenks olmuş kelimelerdi bunlar..Tıpkı soyka,adı batasının dölü,yazının iti,ermanının bilmem neresinden çıkan gibi...
Fakat şu an konumuz babaannemin zengin ve bol küfürlü kelime dağarcığının genişliği değildi.Şu an ki konumuz az önce ağzımdan çıkan saçma sapan sözler ve karşımdaki adamın buna verdiği tepkiydi..Utanmadan bir de ömür boyu onu bekleyeceğimi falan sanıyordu galiba.Gerçi verdiği tepkiye bakılırsa düşüncelerim de hiçte yanılmamıştım.
Derin bir nefes aldım ve söylediğim yalanın boka sarmamasını umarak Doğu Çelebi'nin morun en güzel tonunu alan suratına baktım..Renkli gözleri feldir feldir ediyor,sakalının bile saklayamadığı çene kasları sinirden bir ileri bir geri haraket ediyordu.
"Şimdi müsade ederseniz eğer alışveriş turumuza devam etmek istiyoruz"dedim sakin görünmeye çalışarak..Eee sessizliği bölmenin zamanı gelmişti değil mi?..
"Bir sorun mu var?"
Konuşmasını beklediğim kişi tam karşımda dururken soru hiç beklemediğim birinden gelmişti.
Sedat Kahraman..
"Hayır bir sorun yok.Beyefendi ile daha önce de karşılaşmıştık zaten.Muhtemelen önemsiz bir konu"dedim gülümseyerek.Bir an önce bu saçma konuşmaya ve daha iki gündür tanıdığım elin adamına rezil olmaya bir son vermeliydim.
"Cansu lütfen"
Ya bu adam da bir mallık vardı yada ben ne demek istediğimi anlatamıyordum.Acaba beş sene önce de böylemiydi?Gerçi avukatlık yapan bir insanın böyle bir lüksü yoktu.Gördüğüm tüm avukatlar cin gibiydi maşallah.
"Doğu bey lütfen..Bize saygınız yoksa eşinize ve oğlunuza olsun"deyip arkamda ki adama döndüm ve yapacağım haraketi yadırgamayacağını umarak koluna girdim.Sonra da tüm bu yaptığım çocukça şeyleri hoş görmesini umarak yavaşça ilerlemeye başladım.
Ne zordu değil mi bir zamanlar sevdiğim dediğim adamın karşısında umursamaz olmak,yaşanmışlıkları hiç yaşanmamış gibi saymak..Oysa ne hayaller kurmuştum geleceğe dair lakin hiç aklımın ucundan geçmemişti kurduğum hayallerde bir gün boğulmak..
Kafamı uyuz it gibi kaşındıran düşünceleri bir kenara bırakıp koluna sülük gibi yapıştığım adama baktım.Hiç bir şey olmamış gibi kucağında ki çocukla gayet rahat bir şekilde yürüyordu..
"Özürdilerim"dedim sessizce..
"Ne için?"
"Şey..Ben az önceki yaptığım çocukluk için"
Gerçektende yaptığım çocukluktan başka bir şey değildi.Benden başka hangi akılsız böyle bir şey yapardı?Ya da yapma sebebi neydi?
Aslına bakılırsa böyle yapmam için bir çok sebebim vardı.Güçlü görünmek,bazı şeyleri kanıtlamak,aldatılmışlığın yada her ne haltsa onun acısını çıkarmak..Bunlardı beni ona karşı dimdik ayakta tutan,gözyaşı döktüğüm günleri unutturan daha doğrusu unutmama yardımcı olan şeyler..
"Az önce ki davranışınızın çocukluk olduğunu kabul ediyorsunuz yani"
"Elbette kabul ediyorum etmesem dile getirmezdim değil mi?"
"Orasını bilemem"
"Ben bildikten sonra sizin bilmenize gerek yok zaten Sedat bey.Ayrıca ben en azından olumsuz yönlerimi de açıkça konuşacak kadar kendimle barışığım"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
General Fiction"Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma.. Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan.. Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem.. Son ana kadar 'vazgeçmem' yaşamaktan.. Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda.. Hiç birinde v...