"Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma..
Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan..
Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem..
Son ana kadar 'vazgeçmem' yaşamaktan..
Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda..
Hiç birinde v...
Yıllar sonra bu sesi tekrardan duymak bende şok etkisi yaratmış olacak ki bir kaç saniye duraklamanın ardından arkamı döndüm ve onu gördüm.
İşte oradaydı..Tam da karşımda durmuş kucağında ki dünya tatlısı bir oğlan çocuğu ile öylece bana bakıyordu.
Sanki hiç bir şey olmamış gibi,sanki terkeden o değilmiş gibi.
"Cansu teyze hadi gidelim lütfen" diyen ses ile geçmişi bir kenara bırakıp elini tuttuğum küçük fındığa baktım.Küçücük bir şey için gözlerinin içi nasıl da mutluluktan parlıyordu.
"Tamam canım hemen şu kapıdan gireceğiz ve istediğin her şeyi yapmana izin vereceğiz Sedat amcanla..Ama önce küçük,ufacık bir konuşma yapmam gerekiyor tamam mı?"
"Ama çabuk ol teyze"
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Tamam meleğim " deyip kafamı kaldırdım ve az önce iki kişi iken şimdi üç kişi olan adama baktım.
Doğu ÇELEBİ,müstakbel eşi ve küçük oğulları..Ne güzel bir aile tablosuydu.Oysa bir zamanlar ne çok hayal etmiştim onunla evlenmeyi,onun karısı olmayı ve ona ait bir can taşımayı..Hadi ama kim istemezdi ki sevdiğinden bir çocuk olmasını..Tabi ki her genç kız gibi bende istemiştim bir zamanlar..Hatta her gece hayaller bile kurmuş,salak gibi bir de onlara inanmıştım.Sonuç olarak hayallerim ansızın patlayan bir kamyon tekeri gibi paramparça olmuş,oraya buraya savrulmuştu.
"Bu ne tesadüf Doğu bey"dedim düşüncelerimden hiç bir şey belli etmeyerek.
"Evet gerçekten büyük tesadüf"
"Nasılsınız?"
"Ben..Şey teşekkür ederim sen nasılsın?"
"Teşekkür ederim bende çok iyiyim.Nehir hanımın canı gezmek istemiş bizde soluğu burada aldık"dedim gülümseyerek.Ne gariptir ki gözlerimin içine bakarak konuştuğu halde çok rahattım.Ama eskiden böylemiydim..O her konuştuğunda heyecandan donuna sıçmış çocuk gibi kıpırdanıp dururdum.
"Öyle mi ne güzel"demiş ve yanımdaki adama kaçamak bir bakış atıp tekrar konuşmaya başlamıştı.
"Nehir görmeyeli ne kadar büyümüş böyle.Beyefendi kim?"
"Bir arkadaş"
"Anladım"
"Neyse biz sizi tutmayalım.Kendinize iyi bakın Doğu bey" deyip yanımda ki adama döndüm.
"Hadi gidelim"
Her zaman ki gibi konuşmak yerine sadece onayladığını belli eden bir kafa işareti yapmıştı beyefendi..Ne var yani iki kelime etseydi.Ama iş laf sokmaya gelince benden geri kalmıyordu hiç.Kafamda ki düşünceleri bir kenara bırakıp hızlı adımlar ile giriş kapısına yöneldim ve az önce yıllar sonra gördüğüm adamı düşünmeye başladım.Yaşlanmıştı sanki.Eskiden kısa olan saçları şimdilerde daha uzun gibiydi.Sakalı da uzamıştı oysa iyi hatırlıyordum çok uzun sakaldan hoşlanmadığını.Sayılı gördüğüm zamanlarda bir kaç kez kaşındırdığını dile getirmişti.Kim bilir belki de karısı istediği için böyle bir şey yapmıştı.