17.BÖLÜM

52.3K 3K 149
                                    

Sorarım size..

İnsanın yeni edindiği erkek arkadaşını,gidişinin üstünden daha saatler geçmemişken özlemiş olması,o gittiğinden beri kendini boşlukta gibi hissetmesi ne kadar doğrudur, ya da ne kadar doğaldır?

Yaklaşık iki,üç saatten beri lobinin girişinde ki koltuğa masum bir tavuk gibi tünemiş bunu düşünüyordum.Bu özleyiş,bu boşlukta kalmış gibi hissetme elbet benim için çok hızlı bir gelişme olmuştu lakin gerçek buydu.Ya da bunun başka bir açıklaması varsa ben bilmiyordum.

Daha önce de elbet bir erkekle konuşmuş,flört etmiş hatta bir kereye mahsus öpüşmüştüm.Bundan beş sene önce buna benzer şeyler yaşamıştım.O zamanlar daha çok gençtim.Her bakışa kanmış,her gülümsemeye aldanmıştım.Sonuç olarak da göte tekmeyi yemiş salya sümük geceler boyu ağlamıştım.

Aslın da iyi de olmuştu.En azından sütten ağzım yandığı için yıllar boyu yoğurdu üfleyerek yemiş, hatta mümkünse  yememeye özen göstermiştim.

Ama bu adam.Yani Sedat Kahraman gerçek anlama da çok farklıydı.Evet kabul ediyorum çok yakışıklıydı, aynı zamanda da bakımlı..Fakat onda daha farklı bir şey vardı beni ona çeken.Belki sahiplenircesine gözümün içine bakmasıydı,ya da konuşurken beni benden alan o kalın sesi..Kim bilir belki de yaşının verdiği olgun ve yaşanmışlıklardı bana böyle hissettiren..Neyin sebeb olduğunu bilmiyordum lakin bildiğim bir şey varsa oda yokluğunun üzerinden bir kaç saat geçmesine rağmen onu özlediğimdi.

Kafamı yumuşacık deri koltuğun arkasına yaslayıp gözlerimi kapadım.Yorgundum,uykum vardı ve aynı zaman da kendime itiraf etmek istemesem de neden gittiğinden beri beni aramadığını düşünüyordum.Acaba çok konuştuğum için sevgili olmaktan vazmı geçmişti?.Ya da o adam geldiği için hala aramız da bir şeyler olabileceğini falan mı düşünmüştü?.Ama yok öyle olsa havaalanına varıncaya kadar mesajlaşmazdık değil mi?

Bu düşünce ile hemen gözlerim fal taşı gibi açılmış,hiç düşünmeden telefonu elime alıp adının büyük harflerle yazılı olduğu ismin üzerine tıklamıştım..Yaklaşık bir kaç saniye telefonun açılmasını heyecanla beklemiş ve tam açılmayacağına karar verip kapatmak üzereyken onun kalın,buyurgan sesi kulaklarıma dolmuştu.Tabi duyduğum ses ile birlikte kalp atışlarımın hızlandığından ve tuhaf bir şekilde karnımda meydana gelen sancıdan hiç bahsetmiyordum bile.Acaba onu yolcu ettiğim sırada ayaz da kaldığım için gaz sancısına mı yakalanmıştım?.Yok canım daha neler..Öyle bir şey olsa burada üç saattir oturuyordum haberim olurdu değil mi?

Ahhh hadi ama..Ben kimi kandırıyordum ki..Dünya yansa ben yan gelir yatar daha fazla yansın diye habire ateşin üstüne benzin sallardım.Yani o derece beynim meşguldü benim.

Beynimi işgal eden boş düşünceleri bir kenara bırakıp kısa kısa sohbetler etmeye başladım.Sesi bir garip geliyordu.Boğuk gibiydi.Hani şu ağzın da bir şey varken konuşmaya çalışan ve ağzının kevşilini karşısında ki kişinin suratına sıvadığından habersiz olan tiplerin sesi gibi..Ha bir de şu sekreterleri ile işi pişirip bir haltlar karıştırırken,aynı zamanda da telefonda karısı ile konuşan tipler gibi..Evet evet..Sonuçta filmler de hep böyle oluyordu değil mi?.Yani bu durumda ilk dakika gol yiyen kaleci gibi ,ilk dakikadan boynuzlanmış mı oluyordum?

Hadi canım!!!

Neyse ki saniyeler için de yazıp çizdiğim senaryonun gerçek olmadığını kavramış,özüme dönmüştüm ki son sözleri ile olduğum yer de çakılıp kalmıştım.

''Bir kaç günlüğüne Dubai'de bana eşlik et desem cevabın ne olurdu?''

Önce bir durdum.Derin bir nefes aldım sonra da söylediği sözlerin anlamını düşündüm.Sahi duyduklarım doğru muydu?

KUSURSUZ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin