"Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma..
Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan..
Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem..
Son ana kadar 'vazgeçmem' yaşamaktan..
Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda..
Hiç birinde v...
Yer yüzünde yaşayan her canlının bedenini titreten,soluğunu kesen ve çaresiz bırakan belkide tek kelime.Kapanmayan yaraların,dinmeyen göz yaşlarının tek sebebi..Ve en önemlisi insanoğlunu önünde diz çöktüren tek gerçek.. Öyleki şu anda gözlerimin içine baka baka konuşan adam bu gerçeği bir kez daha gözler önüne sermiş ve ölümün soğuk yüzünü bir kez daha göstermişti..
**** Soğuk havayı ciğerlerime hapsedip,beynimi uyuşturan düşüncelerimi bir kenara bıraktım ve karşımda ki adama baktım.Kirpiklerinin altındaki mavi okyanusları bulut yüklüydü..Acısını,çaresizliğini görebiliyor ve en önemlisi yürekten hissedebiliyordum.
Konuşacak,söylenecek o kadar çok şey vardı ki nereden başlayacağımı ben bile bilemiyordum. Korkuyordum.O da korkuyordu ve bunun sebebini açık bir şekilde dile getirmişti..
Öyle bir gün geçirmiştim ki herşey bir birine karışmış,hiç ummadığım şeyler olmuştu.Ve son olarakta duymayı asla tahmin bile edemeyeceğim sözleri duymuş, sessizce kalakalmıştım.Ta ki konuşma yetim geri gelene kadar.
" Ben..Ben çok üzgünüm.Başın sağolsun" dedim en son sessizliği bozarak.Böyle durumlarda ne konuşacağımi bilmiyordum.Bildigim bir şey varsa o da ne söylersen söyle acının hep aynı yeri mesken tuttuğuydu.
"Teşekkür ederim"
"Şey..Ben senin kalacağın odayı hazırlayayım en iyisi" deyip bir kaç adım ondan uzaklaştım fakat gitmekten vazgeçip tekrar konuşmaya başladım.Çünkü acı geçmeyen ama paylaşikça hafifleyen bir duyguydu.
"Ölüm..Hiç bir zaman hoş karşılanan bir misafir olmadı Sedat bey. Ben..Elbet acınızı anlıyorum diyemem,desem de yalan söylemiş olurum çünkü ben babamı kaybettiğimde daha çok küçüktüm ve olümün ne olduğunu anlayacak yaşta değildim.Annem bana hep Allah sevdiği kulunu yanında istermiş derdi.Ben buna inanarak büyüdüm. Unutmayın Rabbim hiç bir kuluna kaldıramayacağı yük vermez."
"Annem gibi konuştun"
"Çünkü anneler her şeyi bilir"
"Hayat tecrübelerim bunun her anne için geçerli olmadığını öğretti bana"
"Sedat-"
"Müsadenle yorucu bir gün oldu odama çıkıp dinlemsem iyi olacak"
Acı çekiyor ve bunu belli etmemek için elinden geleni yapıyordu.
Söylenecek sözlerin tükenmesi ile usulca üst katta bulunan odaya doğru yürümeye başladım.Havanın buz gibi ayazı bedenime çarpınca üzerimde ki yeleğe sıkıca sarıldım.Düşünmeyecektim.Nasıl olsa bunun için sabaha kadar vaktim vardı..
"Üşüdün"
Bu bir soru değildi.Evet üşümüştüm ama bunca şeyin üstüne bunu dile getirmenin bir anlamı yoktu.Derken omuzlarıma konan şeyin ağırlığı ile olduğum yerde durdum.Burnuma gelen deri ve parfüm kokusu düşündüğüm şeyi doğrularken ben hala algılamakta güçlük çekiyordum.Adam onca şeyin üstüne sırf üşüyorum diye omuzlarıma montunu bırakmıştı ve bu benim itiraf etmek istemesemde şimdiye gördüğüm,hissettiğim en güzel şeydi.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.