"Elmacık kemiğinin üstünden öp mesela,dudakları yokmuş gibi.Herkesleşme"
*******
Söylediğim sözlerden sonra kızarmasını zevkle izledim.Sanki üstümde ki bütün ağırlıklar kalkmış,yerini insana dinginlik veren bir boşluğa bırakmıştı.Evet.Ben bu kızdan hoşlanıyor ve kendime de bunu itiraf etmekten asla utanmıyordum.Çünkü nefes aldığım sürece bunun utanılacak en son şey olduğunu düşünenlerden olmuştum ve olamaya da devam edecektim.Oysa ki böyle şeylere inanmayacak tek kişi varsa o da bendim bu hayatta.Ama ben yaşadığım acıların arkasında saklanmaktan,nefretin bedenimi gün be gün tüketip yok etmesinden bıkmıştım.
''E-evet''
Duyduğum incecik,ürkek ses ile düşüncelerimden çıkıp tenini okşayan ellerimi elmacık kemiklerinin üzerinde gezdirmeye başladım.Öyle güzeldi ki teni bebek gibi yumuşacıktı.İnsan dokunmaya kıyamıyor,incitirim korkusuyla karasız kalıyordu.
''Ne'ye evet''dedim sessizce ılık nefesimi soğuktan kızarmış minik çilli burnunun üstüne üflerken.Onu utandırmak hoşuma gidiyordu.Sahi bir kadının utandığını en son ne zaman görmüştüm?.Evet hatırlıyorum da en son lisedeyken utançtan yüzü kıpkırmızı olan bir kız görmüştüm.Merdevenden inerken ayağı kaymış ve eteğinin küçük bor kısmı açılıp bacakları göründüğü için günlerce okulda başı eğik gezmişti.Oysa şimdi ki zamanla kıyaslandığında bunun ne kadar da masum olduğunu şimdi anlıyordum.
''Ş-şey..Evet öpebilirsin''
''İzin var yani?''dedim titreyen dudaklarına bakarken.
''Hı hı var''deyip küçük bir çocuk gibi kafasını salladığında hafifçe güldüm ve pürüzsüz tenine bir öpücük bıraktım.Daha sonra da kokusunu içime çeke çeke rotamı değiştirip dümeni alına doğru kırıp fısıldayarak konuşmaya başladım.
''Alnınız diyorum küçük hanım en çok benim dudaklarıma yakışır''
Fısıldayarak söylediğim sözlerden sonra küçük bir buse de alnına bıraktım ve hemen geri çekildim.Onu korkutmayı,hakkım da yanlış düşünmesini istemiyordum.İçime işleyen kokusuna aldırmadan yere bıraktığım çantayı elime aldım.
''Gitmeliyim artık yeterince oyaladın beni''dedim gülümseyerek.
Sözlerim karşısında yutkunmasını,dudaklarını ıslatıp öylece bana bakmasını keyifle izledim.
''Tamam''demişti sessizce.Sanki dokunsam ağlayacak gibi bir hali vardı.
''Kendine iyi bak.Hafta sonu acil bir programım olmazsa eğer gelmeye çalışacağım.Hatta geleceğimden emin olabilirsin''deyip genç bir serseri gibi göz kırptım.
''Serçava Sedat bey''
İşte buna koca bir kahkaha atılırdı.Öyle de yaptım zaten.İlk kez böyle bir ortam da yüksek sesle güldüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
General Fiction"Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma.. Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan.. Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem.. Son ana kadar 'vazgeçmem' yaşamaktan.. Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda.. Hiç birinde v...