Su..
Buz gibi bir bardak su..
Gözlerimi açar açmaz tabiri caizse kendimi yataktan attım ve ışığı yakıp hemen etrafıma bakındım.Aradığım şeyi bulamayınca da banyonun kapısını aralayıp ilk musluğa neredeyse ağzımı dayadım.Gözlerimi kapadım ve suyun paha biçilemez tadına bir kez daha vararak kana kana içtim.Hem de öyle böyle değil neredeyse tıka basa doyuncaya kadar.
Susamıştım.Hemde öyle bir susamıştım ki dilim damağım,her bir yanım susuzluktan yanmış,kavrulmuştu.Oruç tutarken bile böyle susadığımı hatırlamıyordum.Hem de bu mevsimde.
Yavaş yavaş kendime gelirken yarı kapalı ,yarı açık gözlerle aynadaki görüntüme baktım.Saçlarım dağılmış,göz altlarım balon gibi şişmiş ve en önemlisi hastane kıyafetlerimle uyumuştum.İnanılacak gibi değildi.Sedat yanımdaydı ve ben berbat durumdaydım.
Yalana gerek şu anda bok gibiydim..
Üstümde ki kıyafetleri hemen değiştirmeliydim.Hatta mümkünse bir duş alıp kıyafetlerimi öyle giymeliydim.Evet aynen bunları yapmalıydım.
Banyo kapısından kafamı uzattım ve yatağım da uyuyan adama baktım.Biraz bencilce davranıp ses yapmıştım.Neyse ki tüm bunlar onu uyandırmaya yetmemiş olacak ki hala uyuyordu.Fazla düşünmeden,bu sefer dikkatli bir şekilde kıyafetlerimi çıkarmaya başladım.Burnuma gelen garip kokular yüzümü buruşturmama sebep olsa da aldırmayıp işime devam ettim.Ilık bir duşun kendine getiremeyeceği hiç bir insan yoktu sonuçta.
Havanın soğukluğuna aldırmadan, kendimi ısısını ayarladığım suyun ferahlığına bıraktım.Su,saçlarımdan yol alıp parmak uçlarıma varınca gözlerimi kapayıp bunun tadını çıkardım.Sonra da olanları düşündüm.Başıma gelenleri,o kadını ve Sedat'ı..
Kadın ölmüştü fakat zerre içim yanmamıştı.Allah günah yazmasın ama gerçek buydu.O kadın bile isteye evladını ölüme terk ettiği zamandan beri ölümü hak ediyordu.Bir anne nasıl olur da evladından vazgeçecek kadar nefret ederdi?.Bir anne nasıl olur da canından bir parçayı göz göre göre ölüme terk ederdi?
Düşüncesi bile tüylerimi diken diken edip,bedenimi titretirken nasıl olur da bir anne bu kadar acımasız olabilirdi?
Ve nasıl olur da bir adam bunca acıya katlanabilirdi?
Boğazımda yumru oluşturan düşünceler beni haddinden fazla etkilerken,gözyaşlarım bir bir yanaklarımdan süzülmeye başlamıştı.Yaşadıklarımın etkisinden midir bilinmez ama ağlıyordum işte.Kim bilir belki de yaşadıklarıma,o kadının bana el kaldırışına,belki de hiç bilmediğim bir adamın tenime dokunma düşüncesine..Ama en çokta acımasızca ölen çocuğa ve arkasında bıraktığı enkaza..
''İyi misin bebeğim.Cansu kendine gel lütfen sorun ne?''
Ne zaman diz çöktüğümün bile farkında değildim.Taki bir çift el koltuk altlarımdan tutup beni kollarının arasına alıncaya kadar..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
General Fiction"Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma.. Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan.. Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem.. Son ana kadar 'vazgeçmem' yaşamaktan.. Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda.. Hiç birinde v...