Sedat Kahraman
Karşım da oturmuş,kimsenin bana sormadığı,daha doğrusu sormaya cesaret edemediği o soruyu soran kıza baktım..Daha önce bir kez görmüştüm onu.Nehir ile bahçede çamurdan bir şeyler yapıyordu..Kıpkırmızı saçları,çilli suratı ve keskin bakışları dikkatimi çekmişti sadece.Sonra da kim olduğunu bile unutmuş olmayan hayatıma devam etmiştim.Ta ki Asaf onu hava alanından alıp sapasağlam eve getirmemi rica edene kadar.Işte o vakit farketmiştim ki bu uzun zaman önce gördüğüm o kızdı.
Değişik bir havası ve konuşma şekli vardı.Sinirlendiği zaman genelde K'leri G diye konuşuyor,bunun farkına bile varmıyordu.Sözlerini eğip bükmeden direk karşısındaki insana söylüyordu.Onun için tanıdık olsun olmasın önemli değildi.
Belli ki zor bir yaşam sürmüştü ve elindeki her şeyin kiymetini bilen cinstendi.Bunu ayağında ki yer yer derisi kalkmış postaldan,giydiği pantolonun belirli bölgelerindeki renk farklılıklarından anlayabiliyordum.Belki de kimsenin dikkat etmeyeceği şeylere dikkat ediyordum o kadar.Bunların yanı sıra giyimi etrafımdaki kadınlara göre gayet mütevaziydi.Ne göğüsleri ortadaydı,ne de bacakları.Oysa o kadar çok alışmıştım ki böyle kadınlar görmeye sayılarını bile unutmuştum artık.Yaptığım iş gereği sayamayacağım kadar çok kadın tanımıştım.Yurt içi ve yurt dışından sayısız müşterilerim vardı lakin hiç birin de karşımda ki kadının cesareti yoktu..
"Evet sizi dinliyorum Sedat bey?" diyen kadına baktım.Arkasına yaslanmış gözlerimin içine bakıyordu ve o an hayatımda ilk kez bir kadın korkmadan bana baktığına şahit olmuştum.Tedirgin edici ve yepyeni bir şeydi bu...
"Daha önce de söyledim hayatımda anlatmaya değer bir şey yok Cansu hanım" deyip önümde ki zehir gibi kahveden bir yudum aldım.
"İlla ki vücudunuzu kaplayan yara izlerin bir nedeni vardır diye düşünüyorum?"
"Düşünmenize gerek yok tıp sizin yerinize düşünmüş ve adını koymuş" dedim bir kez daha kahvemi yudumlarken.Ne zaman bu konu açılsa sebepsiz yere geriliyor,bir zamanlar karım dan duyduğum hakaret dolu sözleri tekrar duyacağımı düşünüyordum.
"Tıp adını ne koymuş Sedat bey?"
"Bunları neden soruyorsunuz Cansu hanım?"
"Birbirimizi tanımak için tabi ki"
"Birbirimizi tanımanın benim vücudumdaki yaralardan geçtiğini pek sanmıyorum açıkçası"
"Eski sevgilim olacak uçkurcunun'da sizi ilgilendirdiğini sanmıyordum ama söyledim"
"Buna sizi zorlamadım" dedim meydan okurcasına.Ardından da yan tarafta ki oynayan Prensese baktım.Keyfi yerinde,dünyanın tüm dertlerinden arınmış bir şekilde eğleniyordu.
"Haklısınız aslında.Siz sordunuz bende yalan söylemek yerine doğruyu söyledim.Kusura bakmayın herkesi kendim gibi zannetme huyum var.Ama inşallah yavaş yavaş kurtulacağım bundan" diyerek ince parmakları ile kahve fincanının sapını kavramış ve olağan üstü bir yavaşlikta biçimli dudaklarına yaslamıştı.Ne ilginçti ki bir an o dudakların kendi tenime değmesini istemiştim lakin saniyesinde bu düşünceyi aklımdan çıkmış,hemen konuşmaya başlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
Genel Kurgu"Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma.. Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan.. Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem.. Son ana kadar 'vazgeçmem' yaşamaktan.. Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda.. Hiç birinde v...