Sedat Kahraman
Kulaklarım uğulduyordu..
Acı elini kolunu sallaya sallaya bedenimde kol geziyor,üstünlüğünün farkında olduğunu bilerek her bir hücremde ahkam kesiyordu..
Nefesim daralıyor,kalbim sıkışıyordu..
Canım yanıyordu canım..
Kaybetmenin ne demek olduğunu en acı şekilde öğrenen bedenim çoktan kendini hazırlamış öylece bekliyor,hareketsizce duruyordu..
Zaman,mekan kavramı kalmamıştı..
Yine yüzüm gülmemiş,yine hayallerim yarım kalmıştı..
Oysa sevmek mutluluk getirmez miydi insana?..Huzur vermez miydi?Hayaller kurdurtmaz mıydı?
Peki ya ben?
"Ambulansa haber verin..Hemen ambulansa haber verin.Yaralının durumu çok ağır"
Bedenime ve ruhuma işkence eden düşüncelerin ortasına kızgın bir balyoz edası ile düşüp canımı daha çok yakan bu sözler kulağıma geldiğin de kaskatı olan bedenim daha da katılaşmış,kararan ruhum tamamen zifiri karanlığa bürünmüştü..
Tıpkı rüzgarın acımadan oradan oraya savurduğu küçük bir yaprak gibi kurduğum hayallerim,umutlarım söylemediğim her şey avuçlarımın arasından bir kez daha kayıp gitmiş ve benim bitişimin fermanını yazmıştı.
"Beyefendi burada durmanız sakıncalı lütfen kenara çekilin"
Kimseye aldırmadım..Ne söylenen sözlere,ne duyduğum seslere nede ardı ardına gelen ekip arabalarına..
Şu anda yaşamak için sebebi olmayan herhangi biri gibiydim..
Bomboştum..
Ta ki Mirhan'ın telefon konuşması kulaklarımdan girip,tüm bedenimi sıkan yumrudan beni kurtarana kadar..
"Lanet olsun Nazlı neden bu kadar mal olmak zorundasın.Cansu şu an ambulansta..Sağlık ekipleri vücudun dirençsiz düştüğünden ve yaşadığı stresten dolayı bayılmış olabileceğini söyledi.Şimdi yüksek müsadenle şu sikik telefonu kapatırsan bende gideceğim"
Ve işte o zaman nefes almaya başlamıştım..
********
Saatlerdir yaptığım şeyi tekrar yaptım.Duvar dibindeki tek sıra halinde dizilmiş deri sandalyenin üstüne oturdum,ellerimi birbirinden geçirdim,başımı duvara yasladım ve son olarak gözlerimi kapatıp sabırla beklemeye devam ettim...Çaresizlik yorganını üzerimden atalı ve Mirhan ile beraber hastane kapısından içeri gireli tam bir saat otuz sekiz dakika olmuştu.Fakat gel gelelim hala sevdiğim kadını görememiş,yanında olamamış,ellerinden tutamamış,kulağına onu çok sevdiğimi,onsuz nefes almanın ölümden farksız olduğunu fısıldayamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
General Fiction"Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma.. Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan.. Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem.. Son ana kadar 'vazgeçmem' yaşamaktan.. Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda.. Hiç birinde v...