İnsan yanacağını bile bile neden kendini ateşe atardı?
Ya da bir öpücük insanın duygularını ne kadar değiştirirdi?
Yanmanın nasıl bir zevk olduğu dile gelir miydi peki?
Sözlere gerek var mıydı kavrulmak için?
Sahi öpüşmek neydi?
Konuşmaktan ziyade kısa bir sessizlik ve etkileyici bir bakışın meyvesi değil miydi öpüşmek.?
Peki biz neden bu kuralı yıkmıştık?
Beynimi işgal eden soruları bir kenara bırakıp tenime değen sıcak dudakların heyecanı ile gözlerimi kapadım ve ilk kez utanmadan usulca öpülmenin tadını çıkardım.Dudakları ateş gibiydi.Öyle nazik,öyle güzel öpüyordu ki sanki kırılmaya hazır cam bebekmişim gibi hissettiriyordu kendimi.Tadı çok değişikti.Sanki naneli bir şey yemişte onun ferahlığı bana geçmiş gibiydi.Islak bıraktığı her santim hem yanıyor ,hem de buz tutuyordu..
Bu..Bu çok güzeldi ve ben hayatımda ilk kez daha fazlasını isteyecek kadar düşünme yetimi yitirmiştim.Tıpkı Nazlı'nın dediği gibi..Yanmak için çıraya gerek yoktu..
Yutkundum ve tüm cesaretimle yumruk yaptığım ellerimi usulca göğsüne koydum.Taş gibiydi, aynı zamanda da sıcacık.Bu sıra da dudaklarımda ki baskı daha da artmıştı tıpkı belimde ki ellerin baskısının arttığı gibi.Elim,ayağım buz tutmuştu lakin buna inat içim yanıyordu.Bu nasıl bir şeydi böyle?
''Cansu''
Alt dudağımı çekiştirerek adımı söylemesi üzerine önce hakaretsiz kaldım,sonra da usulca gözlerimi açtım ve ona baktım.Ses çıkarmak,efendim demek istiyordum ama yapamıyordum.
''Durmalıyız''
Evet durmalıydık..Doğru söylüyordu..Peki neden kalbim bu sözlere isyan ediyordu?
''Be-ben şey..''
İki lafı bir araya getirememenin utancı ile ne yapacağımı bilmeden kafamı onun göğsüne koydum ve ağlamamak için kendimi tuttum.Midem düğüm düğüm olmuş,ayak parmaklarımı kıvırmaktan tüm bedenim kasılmıştı.Neydi şimdi bu?.Neden kendimi böyle hissediyordum?..Niye durmuştu ki?..Aklıma gelen düşünce ile az önce öpülmekten şişmiş dudağımı dişlerimin arasına kıstırdım ve gözlerimi kapatarak elliye kadar saymaya başladım.Eğer şimdi kötü bir şey söylerse utancımdan ölür ve hiç çekinmeden ağlamaya başlardım.Sahi bana kötü bir söz söyler miydi?.Ahlaksızlıkla suçlar mıydı beni?
''Beni iyi dinle tamam mı?''
Emir veren hırıltılı ses kulağıma geldiğin de ona iyice sokuldum.Bir eli saçlarımı okşarken,diğer eli göğsüm ile belimin arasında ki bölgeden sımsıkı tutmuş beni kendine bastırıyordu.
''Şu an da aklından binlerce soru geçiyor bunun farkındayım,hatta adım gibi eminim.Senden tek istediğim onları unutman.''deyip ve karıştırdığı saçlarımın arasına bir öpücük kondurarak devam etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ
General Fiction"Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma.. Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan.. Öyle kolay değil rüzgarın önüne kapılıp gitmem.. Son ana kadar 'vazgeçmem' yaşamaktan.. Ne fırtınalar koptu benim hayat dallarımda.. Hiç birinde v...