<><><><><><><><><><><>
Hikayenin ikinci kısmı bu bölümle birlikte başladı.
Düşüncelerinizi benimle paylaşın lütfen._sonsuzsiyah_
<><><><><><><><><><><>Dışarısıyla tek bağlantısı gizli giriş kapısı olan merkezde, büyük koridor ağında yürüyordu. Merdivenlerle birbirine bağlanmış tüneller, her yeri dolaşıyor, açık griye boyanmış duvarlar soğuk ve rahatsız edici bir atmosfer oluşturuyordu. Sürekli yanan ışık küreleri tüm koridorların sürekli aydınlık kalmasını sağlarken, bu rahatsız edici soğuk atmosferi az da olsa parçalıyor, sıcaklık kazandırıyordu.
Bu orta büyüklükteki koridorlar, onlardan biraz daha büyük çeşitli boyutlardaki odalar buz gibiydi. Lena merkeze geldiği ilk zamanlarda bu soğuk yüzünden yerinden kımıldayamamıştı. Hâlâ tam olarak alışmış sayılmazdı. Üzerindeki kalın kıyafetlerin üzerine iki tane ceket giymişti. Elleri ceplerinde, kafası ceketin yakalarının arasındaydı. Sık nefesler alarak yüzünü sıcak nefesiyle ısıtıyordu. Hâlâ üşüyordu ama zamanla ve kıyafetleriyle bu soğuk havanın üstesinden gelmiş, biraz olsun alışmıştı bu soğuğa. Soğuk dolaşmasına engel değildi artık.
Burası o kadar büyüktü ki, Lena soğuğa alışıp odasından çıktıktan sonra keşfetmeye başlamasına rağmen daha tam olarak görmemişti merkezi. Burayı tanıdıkça içindeki merak ve heyecan alevleniyordu. Koridor ağı çok karışıktı, kolayca kaybolabiliyordu. Koridorlar onlara açılan lacivert kapıları ve yan yana koyulmuş ışık küreleriyle birbirlerine benziyordu.
Buraya geleli bir haftayı geçiyordu. Lena merkezde olan herkesi görmüştü. Sadece elli kişiydiler. Üçyüz kişiyi ve daha fazlasını alabilecek kadar büyük merkezde şu anda sadece elli kişi vardı. Guruptaki nigrumlarin tamamı melezdi. Lena ikinci ve sonraki gurupta birkaç safkanın olmasını umut ediyordu. İlk guruptakilerin tamamı onların da gelmesiyle tamamlanmıştı. Geriye kalan guruplar daha sonra gelecekti. Giriş kapısı kilitlenmişti. Dışarısıyla bir haftadır bağlantısı yoktu. Şikayet etmiyordu bu durumdan. Ailesine duyduğu özlemin üstesinden gelmişti. Artık onları daha az düşünüyordu. Dışarıda Heva kalkanının ardında hapisti, burada ise metrelerce toprağın altında.
Merkezin bir uçurumun içine yapılmış olmasına başta şaşırsa da sonrasında mantıklı gelmişti. Her ne kadar böyle büyük bir yerin nasıl ve ne zaman inşa edildiğini anlamasa da bundan daha güvenli bir yer olamazdı. Birlik için çok önemli olan merkez elbette öylesine bir yere yapılamazdı. Markus'a sormuş ve onun da bu merkezin nasıl yapıldığını bilmediğini öğrenmişti. Hâlâ öğrenmesi gereken pek çok sır vardı. Lena şu anda sadece merkezi tanımaya çalışıyordu. Sırlar biraz daha bekleyebilirdi. Çok az bir süre önce onlardan biri olmuştu, şimdiden sorgulamak ve onların dikkatini çekmek istemiyordu.
Merkezde herkesin bir görevi vardı. Buna Marcus da dahildi. Günün tamamını bu görevi için harcıyordu. Merkezdeki birinci gurubun görevi diğer guruplara gelmeden önce merkezi hazırlayıp işlemeye başlamasını sağlamaktı. Kendi kendine yetebilen bir yerdi merkez, sadece belirli bir düzenin kurulması gerekiyordu. Merkezde sadece Lena'nın bir görevi yoktu. Tüm gün, boş boş dolaşmaktan, merkezdeki melez Nigrumlarla konuşmaktan ve arada Markus ile konuşarak onu darlamaktan başka yapacak hiçbir şey yoktu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SURGERE ~ |Renkler Savaşı 1.Kitap| ጀ
Fantasía✖ TÜM HAKLARI SAKLIDIR. ✖ 23/06/18 yükseliş #5 11/03/18 fantastik #82 |Renkler Savaşı 1.Kitap| Sonunda her şeyimi kaybedeceğimi bildiğim bir yolda durmadan ilerledim. Büyük bir sırrın peşinden koştum. Birçok düşman vardı etrafımda, pek çok dostumun...