~~
"Red."
Arkamı döndüğümde ülkenin veliaht prensi Lukas İmperium'u gördüm. Hızlı adımlarla merdiveni geride bırakıp karşıma geldi. Gözlerimi dikmiş halde onu izliyordum. Adımı nereden biliyordu? Kimse bana Red demiyordu sarayda. Prensin adımı bilmesi tuhaftı. Prensin suratının sert hatları ve sürekli hafif çatık bir şekilde duran kaşları ona ürkütücü bir hava verse de ince dudakları bu sertliğe isyan edip yüzünü oldukça yumuşak bir ifadeyle gösteriyordu. Uzun boyuyla benden en az beş santim kadar yüksekteydi.
Yanıma geldiğinde,"Adın buydu değil mi?"diye sordu.
Konuşmasıyla hala gözlerimi ona dikmiş bir halde olduğumu idrak ettim. Hemen toparlanıp cevap verdim.
"Evet efendim."
İlk defa sesini duymuş ve ilk defa onu bu kadar yakından görmüştüm. Tesadüfe bakın ki iki prens ile de benzer şekilde tanışmıştım. Bununla birlikte iki kardeşin birbirleriyle en ufak bir benzerliği yoktu. Bu hemen belli ediyordu kendini. Prens Elliot aldığı eğitim ve disiplin gereği saklasa da sempatik ve sıcakkanlı biriydi. Onunla geçirdiğim kısa zamanda bu kanıya varmıştım. Prens Lukas ise tam bir soyluydu. Soğuk ve dik duruşu konuşurken bile karşısındakini etkiliyordu. Ses tonu da bu duruşunu destekler nitelikteydi.
"Kütüphaneye gidiyorsun sanırım."dedi tereddütle, sanki kullanacağı kelimeleri zorlukla seçmişti.
Başımı salladım. Arkasını dönerek merdivenlerin başında görünen dört askere baktı. Ellerinde kucak dolusu kitapla dikkatlice merdivenleri tırmanıyorlardı. Onlar bizim yanımıza varıncaya kadar konuşmadı. Askerler yanımıza geldiğinde tekrar bana baktı mavi gözleriyle.
"Bir safkanı gördüğüme sevindim. Kitaplar kütüphaneye yerleştirilmek üzere akademilerden toplandı. Bunu bir safkanın yapması, bir askerin yapmasından daha iyidir. Yardım edebilirsin herhalde."
Benden onay beklercesine baktı yüzüme. Ne cevap vereceğini bilemedim. Kabul etmekten başka bir çarem de yoktu gerçi. Kabul etmeyip de ne diyecektim ki? 'Prens Elliot ile konuşmak için gelmiştim, şimdi olmaz' mı diyecektim? Elbette ki hayır. Prens Elliot ile gizlice konuşmam gerekiyordu. En yakın zamanda, bulduğum ilk fırsatta.
"Elbette. Yaparım."diye cevap verdim.
Cevabım üzerine bizden birkaç adım geride bekleyen askerlere doğru döndü. Askerler, üniformalarının içinde sadece gözlerini gösteren maskeleriyle yine her zamanki disiplinle prenslerinin emrini bekliyordu. Maskelerine rağmen gözlerindeki ifade bile ellerindeki kitapların ne kadar ağır olduğunu anlatmaya yetiyordu. Bir an önce bu yükten kurtulmak istedikleri belliydi. Altıncı kata kadar bu kadar ağır bir yükü taşımak onları oldukça yormuş olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SURGERE ~ |Renkler Savaşı 1.Kitap| ጀ
Fantasía✖ TÜM HAKLARI SAKLIDIR. ✖ 23/06/18 yükseliş #5 11/03/18 fantastik #82 |Renkler Savaşı 1.Kitap| Sonunda her şeyimi kaybedeceğimi bildiğim bir yolda durmadan ilerledim. Büyük bir sırrın peşinden koştum. Birçok düşman vardı etrafımda, pek çok dostumun...