Selamünaleyküm sevgili okurlarım 😊
Romantik ve heyecanla dolu, tam tamına 4829 kelimelik bir bölümle karşınızdayım. Keyifli okumalar.. 😎😎🤗
Büyük villanın garajına arabamı park ettim. Çeşitli ağaç ve çiçeklerle yeşillendirilen bahçenin arkasından dolanıp u şeklindeki koca havuzun etrafından geçtim. Ön kapı yerine arka kapıyı kullanıp bahçeden salona geçilen ikili koca camdan olan sürgülü kapıyı iterek içeriye girdiğimde salonda oturup sohbet eden annem, kız kardeşim, amcam ve yengem beni görünce ellerindeki kahve fincanını bırakıp sevinçle ayağa kalktılar.
Tufan’ın evinden ayrılıp arabaya binerken Selin’i aradığımda amcamlarda akşam yemeğinde olduklarını söylemişti. Amcam, annem ve kardeşimi yalnız bırakmamak için sıklıkla akşam yemeğine onları çağırır veya kendileri annemi ziyaret ederlerdi. Evlerinin birbirine yakın olması onlar için avantajdı, benim içinde iyi oluyor, aklım annemlerde kalmıyordu.
Aile üyelerinin bir arada olması işime yaramıştı, bir an önce içimdekileri onlarla paylaşmak istiyordum. Hepsiyle ayrı ayrı kucaklaştıktan sonra salona geçip oturmuş, hal hatır sorma faslını hızla gerçekleştirip söze nasıl gireceğime kararsız kalmıştım, ailemle ilk defa böyle bir konuyla konuşacaktım, başıma ilk defa gelen ve gitmesini hiç istemediğim güzel haber.
Oturduğum koltukta sırtımı dikleştirip ellerimi nereye koyacağımı bilemeyip bocalamış ardından dizlerimin üstüne konup boğazımı temizleyip hayretler içinde beni izleyen aileme baktım heyecanla.
“Size söylemem gereken önemli bir şey var.”
Hepsi ciddiyetle yerlerinden kıpırdamadan oturmuş ağzımdan çıkacak sözlerin devamını bekliyorlardı.
“Hayırdır inşallah, kötü bir şey mi oldu oğlum,” dedi annem korkuyla, amcam anneme ardından bana endişe içinde baktı.
“Hayır hayır, kötü bir şey yok,” dedim abartılı bir şekilde ellerimi sallayarak yine elim ayağım birbirine dolanmış sebepsizce sırıtıyordum. “Aksine hayırlı bir iş,” dedim otuz iki diş sırıtarak, utanmasam oturduğum yerde kahkahalara boğulabilirdim.
Sonunda Tufan belasının başımıza açtığı sıkıntıları çözmüş ve cennet çiçeğime kavuşmak için hiç bir engel kalmamıştı, tabii her şey Allah’ın izniyle olan ve olacak şeylerdi. Tufan rahat durmayacaktı, ama elimde bu kozlar varken bize zarar veremezdi.
“İnanmıyorum ağabey,” eliyle ağzını kapatıp sevinçle bağırdı Selin. Tüm şaşkın bakışlar onu bulduğunda gülerek aynı sevinç ve heyecanla bağırdı.
“ Anlamadınız mı hâlâ, ya siz ağabeyimi hiç sırıtarak gördünüz mü, sırıtmayı bırakın kolay kolay gülmeyen birisinin ağzının kulaklarında olması normal mi sizce? Belli ki hayatında birisi var,” deyip koltuktan kalkıp boynuma atlayan kardeşime gülerek sarıldım.
“Anneciğim doğru mu bu?” Dedi annem heyecanla yüzüme baktığında başımı salladım.
“Hay maşallah aslanıma,” dedi amcam keyifle.
Yengem de amcamın keyfine ortak olup, “ hayırlı olsun yengem,” dedi gülümseyerek.
Ailemin tebriklerini mutlulukla ve engel olamadığım sırıtmamla karşıladım. İnsan sevdiğine kavuşabilecek olmasına nasıl sırıtmasın ki, kavuşmak ihtimal dahilinde bile olsa.
Belinay’ıma giden vuslatın ilk adımını atmış, devamının gelmesi için Rabbime yalvarıyor, bu sürecin hayırla sonuçlanması istiyordum.
Selin annemin yanına oturduğunda yüzümdeki salak sırıtmayı kesmeyi başaramadan sırtımı dikleştirip sevgili aileme baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEYGAMBER ÇİÇEĞİ ~Düzenleniyor~
Spiritual♡AŞK VE MACERA ROMANI.♡ Aşkı yaşamaya, yanmaya, kalbinizi mühürlemeye hazır mısınız? Onların aşklarına sadece sevdikleri değil; gecenin sessizliği, gözyaşlarının ıssızlığı, koca bir kalabalığın içinde kalmış yalnızlık şahit olmuştu. Eğer gözyaşları...