PEYGAMBER ÇİÇEĞİ ~Düzenleniyor~

Aşk ateşiyle yandım, piştim, kül oldum.

Selamünaleyküm güzel insanlar. Bölümün çok geciktiğinin farkındayım. Üzgünüm. Elimde olmayan sebeplerden ötürü gecikti.
Beklediğinize değecek bir bölüm oldu. Merak ettiğiniz tüm sorulara bu bölümde cevap bulacaksınız.
Keyifli okumalar.

Saruhan

    Belinay huzursuzca yerinden kıpırdadı. Bir kez daha, "Saruhan," diyerek ismimi sayıkladı. Kayra koluma girip telaşla beni odadan çıkarmaya çalışırken gözlerimi Belinay'dan ayıramıyordum. Cennet çiçeğimin sesi kalbime akıp mutluluk seline kapılmasına sebep olmasaydı eğer dizlerimin üstüne çöküp içimdeki acıyı akıtana kadar ağlardım.

Gözlerim dolmuş, ağlamak üzere olmama rağmen tarifi imkansız bir mutluluk yaşıyordum. O hoş sesiyle adımı işitmek bu kadar mutlu ettiyse, karşılamamız da ne yapacaktım? Düşer bayılır belki de ruhumu teslim ederdim yüce rabbime. Olsun, cennet çiçeğime şu aciz canım feda olsun.

Kayra sertçe koridora çıkardığında Beyza usulca kapıyı kapattı. Cennet çiçeğimi uyurken seyretmek ne hoş olurdu, ama öncelikle halletmem gereken, açıklama yapmam gereken insanlar vardı. Kayra yürümem için başıyla işaret verdi. Hastane çıkışına doğru yürürken Kayra ve Beyza arkamdan geliyorlardı. Hastanenin arka bahçesindeki bir kamelyaya oturduk. Kayra'nın yüzü öfkeden gerilmişti, Beyza ise endişe içindeydi. Düşman gibi bakışlarının altında hâlâ dost olduğumuza inanmak istedim.

"Konuş," dedi Kayra sert ve kesin bir dille.

Onlara her şeyi en başından anlattım. Başımıza gelen tüm belaların Yıldırım'ın sebep olduğunu, Tufan'ı maşa gibi kullandığını ve yaptığı tüm kötülükleri Tufan'ın üstüne attığın dan bahsettim. Tufan ise babasının ölümünde Yıldırım'ın parmağı olduğunu öğrenince  pişmanlık içinde olduğunu, Yıldırım'a karşı savaş açtığını da anlattım. Yıldırım, Tufan vasıtasıyla beni öldürecek, Tufan hapisse girince orada da onun işini bitirecek ve hem geçmişin intikamını almış olacak hem de tüm servete konma çabalarından bahsettim, akabinde geçirdiğimiz kazada da yine Yıldırım'ın parmağı olduğunu da söyledim.

İkisi de şaşkınlık ve merakla sözümü kesmeden pür dikkat dinliyorlardı. Tufan öfke ve kıskançlığın kurbanı olmuştu, başımıza gelen hiç bir işte parmağı yoktu ama gözünü karartan nefsi yüzüne babasının ölümüne bilmeden de olsa sebep olmuştu. Amcama imza attırmak için sakinleştirici verdiğini düşündüğü yerde Yıldırım'ın oyununa gelip amcama zehir vermişti. Belinay'ın okulun bahçesinde vurulduğu gün beni arayıp belli etmeden uyarmış, cennet çiçeğimi kurtarmam için beni haberdar etmişti, ama ben bunu da tehdit olarak algılamıştım. Her laf çakışlarında arkamı kollamam gerektiğini söyleyip dururken yine uyarı da bulunduğunu anlamamıştım.

"Tüm bunları nasıl öğrendin?" Dedi Kayra hâlâ öfkeli görünüyordu.

"Daha önce de kaçırıp konuşturmaya çalıştığım, Yıldırım'ın avukatı olan Ünal'ın peşine düşmüştüm. Yıldırım'ın öldüğümü sanıp hem Belinay'ı beladan kurtarmak hem de rahat hareket edip kendisini ele vermesi için böyle bir oyun oynadım. Yaşadığımı kimse bilmemeliydi.

Ölümümden bir hafta sonra gece yarısı Ünal'ın ofisine girdim. Ofisteki dosyaları kurcalarken Yıldırım'ın hazırlattığı sözleşmeyi buldum. Sözleşmede tüm mal varlıklarımızı Yıldırım'a teslim ettiğimize dair bir anlaşmaydı. Beni ölü sandıkları için sayfanın alt kısmında sadece Tufan'ın ismi yazılıydı. Tufan henüz kağıdı imzalamamıştı, böyle bir şeyi isteyerek yapmayacağına göre Tufan'ı da tuzağa düşüreceklerdi. Bu aşağılık tuzağa engel olmak için yaşadığım bilinmemeliydi.

Yıldırım yıllar önce silah kaçakçılığından ötürü hapisse girmişti. Uslanmadığını düşünüyordum ki düşüncelerimde de yanılmamıştım. Yine kaçakçılıkla ilgili işler çevirdiğini öğrendim. Tufan'ın bunlardan haberi yoktu, o sadece babasının intikamı için Yıldırım'ın peşine düşmüştü. Onu müebbet ettirecek sağlam delillerim olmadan ortaya çıkamazdım ve doğrusunu söylemek gerekirse bize yaşattıklarının hesabını sormak için karşısına dikilmeyi de istiyordum. Ömer'le sağlam bir plan yapıp..."