Saruhan beni kızlar tuvaletinde tehdit etmesinin üzerinden tam iki hafta geçmişti. Sırra kadem basmış, sessizliğe gömülmüş ve bir daha onu görmemiştim.
Ortadan kaybolduktan bir kaç gün sonra telefonuma "gözüm üstünde," diye mesaj gelmesiyle üzerimdeki korkusu ikiye katlamıştı. Telefon numaramı nereden bulduğunu merak etsem de ona bunu sormamıştım. Odama bu kadar rahat girebilen birisi için numaramı bulması zor olmamıştır.
Saruhan'sız geçen bir haftanın sonunda dayanamamış Kayra'ya umursamaz bir tavırla "arkadaşın nerede, yanında görmüyorum," diyerek sormuştum.
Saruhan hakkında bilgi almak istemem Kayra'nın kafasında soru işaretleri oluştursa da bu durumu irdelemeyip "halletmesi gereken işler var," demişti.
Artık nasıl işlerse diye içimden söylenmeden edemedim. Saruhan'ın kaybolduğu günün akşamına tüm çabalarıma rağmen annem beni sürükleyerek Nimet teyzelere götürmüştü. Yemek masasına oturduğumuzda Saruhan'ın gelmeyeceğini öğrendiğimde bir nebze de olsa içim rahatlamıştı. Sohbet esnasında Nimet teyzeden, Saruhan'ın işi olduğu için bir kaç gün boyunca buralarda olmayacağını öğrenmiştim.
Her sabah evden çıkarken etrafı kolaçan ediyor, akşamları eve döndüğümde temkinli bir şekilde tedirginlik içinde evime giriyordum. Her an bir yerlerden karşıma çıkıp hesap soracakmış gibi diken üstünde geçiyordum günlerimi.
İki haftanın sonuna doğru üzerime düşen rahatlamayla derslerime konsantre olmaya çalıştım. İki hafta sonra başlayacak vizelerin yanı sıra yetiştirmem gereken -notumu etkileyecek- ödevimde vardı.
Ali'nin ısrarıyla akşam üzere gittiğimiz bir kafede hoş sohbetler eşliğinde sıcak bir şeyler içerek içimizi ısıtıyorduk. Başlamak üzere olan vizelerin stresinden bir kaç saatliğine de olsa kurtulmak hepimize iyi gelmişti."Bir nebze de olsa kafanızı boşaltıp rahatlamanız için toparladım sizi," demişti Ali, bu onun iddiasıydı.
Oysa asıl amacı derslerin yoğunluğundan ötürü göremediği Gülfiye'yle vakit geçirmekti. Gülfiye'yi bir yerlerde oturmak için davet etse gelmeyeceğini bildiği için çareyi grubu toplamakta bulmuştu. Ali'nin haline acıyıp Gülfiye'yi ikna etmesine yardım etmiştim.
Kafenin açık gri duvarına asılmış büyük boydaki tablolarda farklı renklerden oluşan balonlar uçuşuyordu. Mekanın farklı kısımlarına konulmuş masalar ve aksesuarlar ortama farklı bir hava katmıştı.
Kafenin güney tarafında mekanı aydınlatmak içi yapılmış cam duvarın önüne konmuş; kahve masaya zıt ama uyumlu görünen mat renklerdeki kırık beyaz, gri, koyu mavi ve kırmızıdan oluşan küçük koltuklarda yerimizi almıştık. Kalabalık olduğumuz için garson iki masayı birleştirmişti.
Ali her zaman ki gibi Gülfiye'nin yanında yerini almış, onunla daha fazla konuşabilmek için her konuda yorumda bulunuyordu. Meryem arada Gülfiye'ye cevap verip sohbete dahil oluyor, fırsat buldukça nişanlısına mesaj atıyordu. Peşimize takılan Melisa yanına Selda adındaki arkadaşını da getirmişti, ikisi kafa kafaya vermiş, bu senenin trend renkleri hakkında konuşuyorlardı.
"Sömestr tatilinde Beyza gelecek mi?" Yanımda oturan Kayra'ya doğru döndüm.
"Tam belli değil. Gelip gelmemekte kararsız."
"Hayırdır, niye kararsız?"
Beyza, hayatımda daima olmasını istediğim, kıymetlim, vazgeçilmezlerim arasında yer alan, tek ve biricik kız kardeşimdi.
"İlahiyatta okuduğu için dersleri ağır ve yoğunmuş, bu yüzden tatilini değerlendirip Arapçasını ve tevcihini geliştirmeyi düşünüyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEYGAMBER ÇİÇEĞİ ~Düzenleniyor~
Spiritualité♡AŞK VE MACERA ROMANI.♡ Aşkı yaşamaya, yanmaya, kalbinizi mühürlemeye hazır mısınız? Onların aşklarına sadece sevdikleri değil; gecenin sessizliği, gözyaşlarının ıssızlığı, koca bir kalabalığın içinde kalmış yalnızlık şahit olmuştu. Eğer gözyaşları...