Multimedyadaki müziği dinlemenizi tavsiye ederim.
Bu bölümü tüm okuyucularıma ithaf ediyorum.
Keyifli Okumalar
"Ağladığını istemem ben ölürsem. Beni en sevdiğin halimle hatırla. Uzak bir yerde çalıştığımı düşün. Hayatta olduğuma inan. Bir gün gelir kendiliğinden geçer bütün üzüntün. Her yeni gelen günü yeni bir ümitle beklemeli." (Necati CUMALI)
Ümit ettiğiniz zaman hissettiklerinizin tarifi zordur. Aynı anda bir çok duyguyu barındırırsınız içten içe. Vücudunuz tek parça ikin içten içe karmaşık bir hal almış ve bölünmüşsünüzdür. Şuan hangi duygunun daha ağır bastığını anlamam güç; korku, istek, acı, mutluluk aynı anda her bir duyguyu hissetmek oldukça tuhaf.Dolunayın ışığı karşı evin penceresine ürkekçe vuruyor, karanlık oda da perdenin hemen arkasında dikilip bana bakan silueti görmemi sağlıyordu. Bir siluet belki bir gölge veyahut hayal gücümün bana oynadığı bir oyun. Her ne olursa olsun, içimde bir fidan misali yeşeren umuduma engel değildi. Telaşla odama döndüm, gardırobumdan yazma ve ceket alıp odamdan fırladım. Dış kapıyı yavaşça açıp ev terliklerimle hızla merdivenlere yöneldim. Acelemden ötürü son basamakta yere düştüm. Acıyan dizlerimi düşünecek halde değildim, duvardan destek alıp yerimden doğruldum.
Bizim binadan karşı binanın üçüncü katına varmam bir dakikamı bile almamıştı. Saruhan'ın kapısına bir kaç kez vurdum, sabırsızca açılmasını beklerken ağırlığımı bir ayağımdan ötekine veriyordum. Daha sert - kapı açılmadan gitmeyeceğimi belirtir gibi- yumrukladım, aynı anda bir kaç defa da zile bastım. Dakikalarca kapıyı çaldım, sonunda öfkeyle kapıya tekmeler atmaya başladım. Gecenin bir yarısında uykusundan ettiğim karşı dairede oturan Hatice teyze kapısını açtı. Güçlükle gözlerini açmaya çalışırken öfkeyle açılan ağzı beni görünce kapandı, öfkesinin yerini şaşkınlığa bıraktı.
"Belinay kızım sen misin?" Sönen otomatik ışığı tekrar açılması için elini kaldırıp salladı. Işık tekrar yandığında benim olduğumu görünce anlamaya çalışır bir ifadeyle yüzümü inceledi. "Kızım bu saatte ne yapıyorsun burada?" Ağlamamak için dudaklarımı dişledim, hâlâ gözlerimin önünden tül perdenin arkasında duran siluet geçiyordu.
"Önemli bir şey yok Hatice teyze, evine gir."
"Anneni arayayım en iyisi gelip alsın seni."
"İyiyim dedim, kimseyi aramanıza gerek yok," diyerek bağırdım. Ses tonumdan veya şuan pörtleterek açtığım gözlerimden ötürü, garip tavrımdan korkmuş gerilemişti. "Özür dilerim, bağırmak istemedim. Ben sadece... yani bu evden almam gereken bir şey var. İçeri geçin daha fazla uykunuz bölünmesin."
Zavallı kadın acıyan bakışlarıyla başını sallayıp usulca kapısın kapattı. Hatice teyzenin kapının dürbününden bakacağını bildiğim için delice bakışlarımı çekmeden olduğum yerde bekledim. Bir an da kapı dürbünündeki karartı kaybolduğunda Hatice teyze korkup gitmiş olmalıydı. Tekrar Saruhan'ın kapısının önüne gelip başımı kapıya dayadım.
"Ordasın biliyorum, aç ne olur. Yemin ederim hiç soru sormayacak, bu yaptıklarından ötürü sana kızmayacağım."
Hıçkırıklarımı daha fazla tutamayıp ağlamaya başladım. Kapıya dayanıp olduğum yere çöktüm. Konuştukça dudaklarım soğuk metale değiyordu.
"Sadece... ben seni çok özledim. Sadece sana sarılıp okunu içeme çekmeye ihtiyacım var. Ah sevgilim, kokunu ne çok özledim bir bilsen." Feveranla ayağa kalkıp kapıya yumruk attım. "Bana bunu yapamazsın. Beni sana hasret koyamazsın." İçeriden bir ses bir tıkırtı bile gelmeyince ümidimi dipsiz kuyulara attım. Kararlı bir şekilde merdivenlere yöneldim. Düşe kalka evime gittim. Odama girer girmez balkona çıktım, perdenin arkasında gördüğüm siluet yoktu artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEYGAMBER ÇİÇEĞİ ~Düzenleniyor~
Espiritual♡AŞK VE MACERA ROMANI.♡ Aşkı yaşamaya, yanmaya, kalbinizi mühürlemeye hazır mısınız? Onların aşklarına sadece sevdikleri değil; gecenin sessizliği, gözyaşlarının ıssızlığı, koca bir kalabalığın içinde kalmış yalnızlık şahit olmuştu. Eğer gözyaşları...