Selamünaleyküm sevgili okurlarım😍
Bu bölüm 3550 kelime tuttu. Bu da 9 sayfaya tekabül ediyor. Medyada Tufan var.Keyifli okumalar. ❤❤❤
"Kemal Meriç hangi oda da kalıyor," dedim hastane kayıtlarını tutan genç kadına.
"Hemen bakıyorum." Genç kadın önündeki bilgisayara amcamın ismini yazarken "ağabey," diyerek arkamdan seslenen Selin'e doğru döndüm.
Selin gözyaşlarını elinin tersiyle silip bana doğru gelirken perişan halde olması yüreğime bir sıkıntı vermişti. Selin'in yavaş adımlarının aksine hemen yanına gittiğimde boynuma sarılıp ağlayan kardeşime sarıldım. İçimi yakıp kavuran merakla daha fazla dayanamayıp yavaşça Selin'i kendimden uzaklaştırıp acıyan boğazımı ve sızlayan burnumu önemsemeden "amcam iyi mi?" Diye sordum güçlükle.
Selin hızla başını sallayıp "iyi merak etme," deyince üstümdeki tonlarca ağırlıkta kalkmış, derin bir nefes almıştım. Korktuğumu anlayan Selin: "özür dilerim ağabey seni korkuttum ama amcamı öyle kötü görmek beni mahvetti." Selin iç içerek ağlamaya devam edince başını göğsüme yaslayıp sarıldığımda daha çok ağlayarak " ona bir şey olacak diye çok korktum," demişti.
Kardeşim sakinleşip ağlaması son bulana kadar hastanenin ortasında yanımızdan geçip giderken gözlerini üstümüze diken insanları önemsemeden sabırla bekledim. Selin kendine gelince beraber amcanın bulunduğu kata çıktık. Yoğun bakım odası yazan kapının önünde bekleyen annem ve yengemin ellerinden öpüp amcamın durumunu sordum. Bypass ameliyatı olan amcamı yoğun bakım odasına alınmıştı ve doktor ameliyatın iyi geçtiğini ve şu anlık bir sorun olmadığını söylemiş, bir aksilik olmazsa bir kaç gün sonra hastayı taburcu edebileceklerini söylemiş, doktorun söylediklerini anlatan anneme bakıp rahat bir nefes aldım.
Kendimi arkamdaki koltuğa bırakırken etrafıma kısa bir göz attım, hayırsız evlat babasının bu zor gününde yine ortalarda yoktu. Yengem koltuğa dayadığı eliyle başını ovuyor, yüzüne yansıyan sıkıntısıyla derin düşüncelere dalmıştı. Kimi ve neyi düşündüğü bariz belliydi, öz oğlunun bu zor günlerde üstelik kendisinin sebep olduğu bir durumda bile onları yalnız bırakmış olmasına içerliyordu. Onu teselli edecek hiç bir söz yoktu, evlattı bu atsan atılmaz satsan satılmaz.
Sabırla ve duayla hastane odalarında bekleyişimizin dördüncü gününün sabahına hastaneden taburcu olan amcamı eve getirmiştik. Amcam yine Tufan'ın sebep olduğu bir olay yüzüne kalp krizi geçirmişti, bu ikinci kalp krizi geçirişiydi ve üçüncüsünde yaşama şansı yoktu. Stresten ve üzüntüden uzak durmasını söyleyen doktora dikkat edeceğimizi söylesek de Tufan'ın varlığıyla bunun pek mümkün olmayacağını biliyorduk.
Dört gün boyunca ortalarda görünmeyen Tufan'ın neler karıştırdığını öğrenmek için adamımı görevlendirmiştim ve öğle namazımı kılıp amcama dua ettiğim esnada Hüseyin beni aramış ve Tufan'ın neler yaptığını rapor etmişti. Dikkat çekmemek için dört gün boyunca bankadan cüzi miktarda çektiği paraların toplamı yüksek meblağlara ulaşmıştı. Ayrıca kimliğini tespit edemedikleri bir adamla görüşen Tufan'ın yine neler planladığını sezdiremiyordum ve bu beni korkutuyordu.
Tufan oldukça kurnaz ve zeki birisiydi ve soğukkanlılığıyla hiç kimseye bir şey çaktırmadan saman altından su yürütebilirdi. Tufan'ın yine birileriyle irtibata geçmesi ve bankadan çektiği paranın büyük bir miktar olması beni işkillendirmiş ve huzursuz etmişti. O her neyi planlıyorsa hemen öğrenmeli ve yoluna taş koymalıydım.
Akşam yemeğinden sonra odasında dinlenen amcamı ziyaret etmiş, biraz sohbet ettikten sonra dinlenmesi için yanından ayrılmıştım. Hastanede kaldığımız süre boyunca bizleri yalnız bırakmayan dostlarımız ve yakınlarımız ziyaretlerini esirgememişlerdi. Amcamı normal odaya aldıklarının ikinci günü sevgili nişanlım ve ailesi, Kayra ve ailesi, Ali ve Ömer de ziyaretimize gelmişler ve ertesi günün akşamına kadar hastanede bizimle beraber kalmışlardı. Belinay'ın yanımda olması kendimi iyi hissettirmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEYGAMBER ÇİÇEĞİ ~Düzenleniyor~
Espiritual♡AŞK VE MACERA ROMANI.♡ Aşkı yaşamaya, yanmaya, kalbinizi mühürlemeye hazır mısınız? Onların aşklarına sadece sevdikleri değil; gecenin sessizliği, gözyaşlarının ıssızlığı, koca bir kalabalığın içinde kalmış yalnızlık şahit olmuştu. Eğer gözyaşları...