2.Bölüm

31K 1.7K 61
                                    

Yeliz sınav sonuçları açıklansın diye günleri sayarken Mert'i aklından çıkardığının farkında bile değildi.
Artık tek bir amacı vardı Çukurova üniversitesini kazanmak
Aşk ile ilgili defteri kapatmış çok uzak rafa kaldırmıştı.

Bugün canı arkadaşı Gülay ile buluşup gezmek istiyordu kaç gündür evde oturup beklemekten yorulmuştu.
Asmin ve ablası İstanbul'a çağırmışlardı ama Yeliz gitmeyi istemiyordu.
En iyisi arkadaşlarla ile buluşup gezmek diye düşündü.
Gülay ile ilkokuldan bu yana arkadaş sırdaştılar.
Tabi bu arkadaşlık hiç öyle kolay kurulmamıştı Gülay bir kaç kez Yeliz'in dayaklarını yemişti .
Sonra baktı başkaları da kızı eziyor kıyamamış savunmaya başlamıştı.
Telefonundan arkadaşının numarasını bulup aradı.
"Alo "
"Yeliz şuan seninle konuşacak durumda değilim "
"Kızım ne oluyor ne bu afra tafra "
"Elinin körü oluyor Yeliz"deyip ağlamaya başladı .
"Sakin ol Gülay neden ağlıyorsun ?"
"Kapatmam lazım annem geliyor" deyip kapatınca Yeliz sinirlendi.

Hemen üzerini değiştirip çantasını aldı.

Yeliz annesine Gülay'a gideceğini söyleyip evden koşarcasına çıktı .
Neler olduğunu bulmak için düşünüyor işin içinden çıkamıyordu.
Gülay sakin sessiz bir kızdı ama çabuk ağlayan sızlanan biri hiç bir zaman olmamıştı.
Sadece bazen sinir bozucu olabiliyordu zaten Yeliz bu yüzden geçmişte kavga etmişti.
Düşünceli düşünceli yürürken önünde bir araba durdu.
Ne olduğunu anlamadan bir adamı yolun kenarına çöp gibi attılar .

Bu devirde bir kadın böyle bir durumda kaçma düşüncesinde olurdu ama Yeliz adamların arkasından bağırmayı tercih etti .
"Yuh be dağ başımı burası "
"Gündüz gözüne adam mı dövülür ?"
"Bir de yol ortasına atıyorlar plakanızı aldım haberiniz olsun "
"Hey sen giden adamlarının arkasından bağırmak yerine neden bana yardım etmiyorsun ?"
Yeliz giden arabaya kendini kaptırmış bağırırken arkasında ki adamın sesi ile döndü .
"Sen ?"
"Şoku atlattıysan artık yardım etsen de ayağa kalksam"
"Bela sizin ailenin çektiği bir şey mi ?"
"Ne ?"
"Bela ve silahlı adamlar diyorum sizin aile de alışkanlık mı ?"
"Mıknatıs gibi çekiyorsunuz maşallah "
"Çok bilmişlik de sizin ailede genetik sanırım"
Yeliz karşısında ki adama gülerek konuştu.
"Ablam seni niye reddetti anladım daha kızı tanımıyorsun bile "
"Asmin'den bahsetmiştim zaten "
"Hadi yardım et de ayağa kalkayım "

Adama anlamaz gözlerle baktı .
"Tamam çok kısa ve zayıf sayılmam ama kara kuleyi kaldırmam mümkün değil "
"Ne diyorsun kızım ya ?"deyip Ekrem yerden kendi kendine doğrulmaya çalıştı .
Ayağa kalktığında bir an sendeleyip düşecek gibi oldu .
Yeliz adamın düşmemesi için koluna girdi.
"Aman dikkat düşersen hayatta kaldıramam"
"Aslında neden ambulans çağırmıyoruz bayağı haşlamışlar seni "
Ekrem kıza bakıp kafasını sağa sola salladı .
"Olmaz iyiyim ben "
"Sen inanmıyorsun fakat seni yıkmışlar be kara kule " deyip adım atan adama ayak uydurdu.
Ekrem kolundan tutan kıza şaşkın şaşkın baktı .
Ona neden kara kule dediğini sormak istedi ama çektiği acı buna izin vermedi.
Yeliz daha fazla taşıyamayacağını hissediyordu adam gittikçe ağırlığını kıza veriyordu.
"Off sen ağa değil misin ara şu siyah takım giyen adamları pestil olacağım "
"Telefonum yok Yeliz "
"Bende var "
"Ezbere bildiğin numara yok mu ?"
Ekrem başını sağ sola salladı .
"Sen de akıllı telefon zedesin yani "
"Dur bende Zelal ablanın numarası olacaktı "
"Sen yengemi nerden tanıyorsun ?"
"Neden sana abi değil de kule dediğimi sormadın bunu mu merak ediyorsun ?"deyip adamı banka oturttu .
Elinde ki kan lekesini görünce korkuyla adamın yüzene baktı.
"Sen yaralısın "
"Önemli bir şey değil dedim hadi ara yengemi"
"Ne yengesi be ambulans çağrıyorum başıma malkoçoğlu kara murat falan kesilme süzgeç olmuşsun hala ağalık  yapıyor " deyip sinirle ayağa kalkıp ambulans çağırdı .
Ekrem kaybettiği kandan dolayı mı bilinmez iyice halsizleşti nefes alış verişi bile değişti.
"Uyuma bak korkuyorum "
"Ses ver ne olur "
"Uyuma dedim "
"İ-iyi-yimm sakin ol "

Ambulans gelince Yeliz de arkaya adamla birlikte bindi.
Yolda giderken abisi İbrahim'i Ekrem'in isteği üzerine Miran ağayı aradı.

Ekrem bir odaya alınınca Yeliz üstü başı kanlar içinde öylece bekledi,
İyi olduğunu görmeden çekip gidemiyordu.
Doktorun içerden çıkması ile yanına doğru gitti.
"İyi mi durumu nasıl ?"
"Sakin olun "
"Durumu gayet iyi kurşun kolunu sıyırmış "
"Ama çok kötüydü nefes bile alamıyordu "
"Kaburgasında çatlak var bu yüzden "
"Yanına gidip görebilirsiniz geçmiş olsun "
"Durumu hastane polisine bildirdik birazdan ifade almaya gelirler" deyip gitti.
Yeliz ağır adımlarla doktorun çıktığı odaya girdi.
Hemşire hala Ekrem'in yanında ve adama gülerek konuşuyordu.
Yeliz adamın yüzüne bakınca onunda kıza güldüğünü gördü.
"Biz burada korkudan ölelim adama bak "
Ekrem ise içeri söylenerek giren kıza bakıp güldü.
"Hala mı konuşuyorsun sende de ne çene varmış ?"
"Aman ne komik "
"Aradın mı Miran'ı ?"
Hemşire hala odadan çıkmadan bekliyordu
Yeliz adama dik dik bakarak konuştu .
"Aradım karını merak etme gelirler birazdan"dedi.
Ekrem söylediğine şaşırsa da üstünde durmadı.
"İyi "
Hemşire odadan çıkınca Yeliz adamın yattığı yatağa bir adım daha yaklaştı.
Üzerinde kıyafeti olmadığı için başını indirdi.
"Doktor polislere haber verdi ifadeni almaya gelecekler "
"Benimde ifademi de alırlar mı ?
"Gerek yok sen karışma bu işe"
"Ama plakayı biliyorum yardımım dokunur"
Ekrem kıza güldü.
"Ben de yapanı biliyorum ama pek yardımım dokunmuyor "dedi.
"Ne demek yapanı biliyorum söylesene öldürebilirlerdi seni "
"Ama ölmedim "
"Ölebilirdin "
"Hala yaşıyorum canlı kanlı karşındayım "
"Bu rahatlıkla sen yüz sene yaşarsın zaten "deyip ofladı.
"Neyse o zaman ben gidiyorum seninkiler gelir birazdan "
"Geçmiş olsun bir dahakine daha dikkatli ol deldirme bir tarafını "deyip odadan adamın konuşmasını beklemeden çıktı .

İbrahim kanlı elbiselerle hastaneden kardeşini görünce korku ile yanına geldi.
"Ne oldu ne bu halin "
"Abi hadi gidelim anlatırım evde "
"İyimisin sen ?"
"Merak etme iyiyim "
Yeliz abisinin arabasına binip yola çıkarken Ekrem adamlarına talimat veriyordu .
"Beni getiren yeşil gözlü kızı gece gündüz takip edin "
"Tamam ağam "deyip giden adamın arkasından Miran içeri girdi.
"Neler oluyor Ekrem "
" Abimin pis işleri işte kurtulmak kolay olmayacak gibi görünüyor "
"Yeliz ile ne alakası var "
"O getirdi beni hastaneye adamlar hastaneye girerken buradaydı kızı yanımda gördüler "

Miran anlamaz gözlerle baktı.
"Fidan sanmış olmalılar "
"Allah kahretsin şimdi ne olacak "
"Bu işten ailelerimiz zarar görmeden çıkmalıyız "
"Sırf bu olaylar yüzünden Berat'a gel diyemiyorum"
"Çamur başkalarına sıçramasın derken bu hiç iyi olmadı hiç "deyip pencereden dışarı bakmaya başladı.

Zelal Yeliz'den aldığı telefonla olduğu yerde adeta nefessiz kaldı.
Ekrem'e bir şey olursa ne yaparım diye kendini ve çocuklarını düşündü.
Yaptığı belki bencilikti ama yapabileceği bir şey yoktu.
Hayat öyle acımasızdı ki ona karşı korkuyordu daha fazla savrulup yok olmaktan .
Zelal korku ile kayınbabasının yanına gitti.
"Ağam Ekrem hastanedeymiş "
"Duydum merak etme durumu iyi "
"Gitmeyecek miyiz ağam yanına   "
"Bakarım iki günde sahiplendin yeni kocanı bana hesap sorar olmuşsun"
Zelal adamın yüzüne hayretle bakıp başını eğdi.
"Git şimdi karşımda durma akşama içli köfte yapın "dedi.

Giden gelinin arkasından homurdanarak telefonu eline aldı.
"Ekrem kabul etti mi kaçakçılık işini"
"Etmedi oğlun bayağı hızlı Rüstem ağa"
"Yanındaki yeşil gözlü kızla pek samimiydi"
"Ne kızı ne diyorsun?"
"Sen işi bana bırak eminim bu kız oğlunu ikna eder"
"Hem kaçakçılık işi hallolur hemde oğlun gerçekten damat olur sayemde"
"Ne dersin oğlun bu kızı alsın ister misin ? "
"Tamam bildiğin gibi yap ama kıza zarar verme madem gelinim olacak saçının teline dokunma "deyip telefonu kapattı.

Bahtımın Karası ♣️Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin