Fatma kadın oğluna özlem ve hasretle bakıyordu.
İki evlat vermişti toprağa üçüncüsü vermem diye düşünüp oğlunun kolunu sımsıkı tuttu.
"Ekrem "
"Benim tek evladımsın ben seninle tutundum oğlum hayata"
"Öldü dediler sana da yemedim içmedim iki hafta hasretinle yandım "
"Sonra hastaydı iyileşti çok şükür deyip baban kucağıma bıraktı "
"Küçücüktün böyle elime sığmıyordun"
"Doktorlar yaşaması mucize dediler çok hastaydın aylarca hastane hastane gezdik "
"Şimdi kocaman adam oldun ama hala benim o savunmasız küçük oğlumsun "
"Sende kardeşlerin gibi bırakıp gitme Ekrem"
"Koyma bu garip ananı o konakta bir başına "dedi.
Gelen hemşire Ekrem'in elini temizleyip pansuman yaptı.
Annesi ile hastaneden çıktılar .
Artık emindi ne Rüstem ağa babası ne de Fatma kadın annesiydi.
Belliki veren ailemde çaresizlikten yaşayayım diye verdi diye düşündü.
Yanındaki kadına bir evlat bir hayat borcu vardı ama o adamla aynı evde kalmaya artık tahammülü kalmamıştı.
Sabır Ekrem az kaldı deyip kendini avuttu.
Eve gelince vazgeçtiğini söylemek için odasına Zelal'in yanına çıkınca iki kadını bembeyaz suratla gördü.
"Noldu size ne bu haliniz "
"Oğlum gel şöyle otur "deyip adamı yatağın üzerine oturtular.
"Teyzem mevzu belli ki kötü "
"Bir kere de anlatın sizde bende kurtulayım kafam kazan "deyince Emine hanım adamın yanına oturup elinin içine muskayı bıraktı.
"Bu ne Emine teyze"
"Eşyaları toplarken dolabın arkasında bulduk oğlum "
"Annem mi yapmış "
Zelal adamın karşısına geçip iç çekti.
"Ondan başkası olamaz kardeşim ilk gelin geldiğim zaman bende bulmuştum "deyip derin bir nefes aldı.
"Bir tane bulduk ama eminim daha fazla vardır "deyince Ekrem kadının yüzüne boş gözlerle baktı.
Sonra aklına gelenle odadan hızla çıktı.
Sedirden bir sandalye getirip avizenin üstüne baktı.
Gördüğü muska ile eli ayağıyı titredi.
"Siz arabaya alabildiğiniz eşyayı yükleyin ben geliyorum"deyip hırsla odadan çıktı."Anne "
"Anne sana diyorum nerdesin ?"
"Buradayız oğlum babanla kahve içiyoruz "deyince Ekrem artık dayanamadı .
'Bu adam benim babam değil sende annem değilsin 'dememek için kendini zor tuttu.
Elindeki muskaları annesinin önüne koydu.
"Biz iki tane bulduk ama eminim daha fazlası da vardır "
"Bu evde kalmam için artık hiç bir sebep yok Rüstem ağa "
"Zelal ve çocuklarda benimle gelecek ve sen engel olmayacaksın "
"Yoksa Miran'ın devam ettirmediği işleri ben bitiririm "
"Ne sana ne de karına da acımam çünkü siz ikiniz acımasızsınız"
"Kadir kıymet evlat sevgisi bilmezsiniz"
"Benden bu kadar sizin gibi ana babaya çok bile evlatlık yaptım "
"Yine de hakkınızı helal edin "deyip arkasına Fatma kadının ağlama seslerine dönüp bakmadan evden çıktı.
Aklına karısının gözleri düşünce derin bir iç çekti.
Arabasına binip Kezban hanımın evinin önüne geldi .
"Ekrem nerede kalacağız kardeşim "
"Kezban kadının misafiri olacağız bir süre "
"Bunun nedenini biliyorum da inşallah kabul ediliriz"
"Beni istemeseler bile seni bırakmazlar "deyip iç çekti.Fidan ise pencerenin önünde öyle oturmuş bakıyordu.
Kendini Poyraz'ın gelip onu götüreceğine inandırmış saatlerce orada öylece oturuyordu.
Yeliz ablasının yarasını sarmak istesede elinden hiç bir şey gelmiyordu.
Salondan dışarı çıkarken başının dönmesi ile duvara tutunmaya çalıştı.
Berçem görümcesinin halini görünce hemen yanına geldi.
"Yeliz gülüm iyi misin ?"
"İyiyim açlıktan oldu herhalde "
"Açlıktan tabi kaç gündür oturup yemek yemiyorsun zaten kuş kadarsın"diye söylenerek kızın koluna girdi.
"Sen gel benimle sana güzel bir sofra kurayım "deyip mutfağa girdiler .
"Ne istiyor canın var mı istediğin bir şey "
"Yok bir parça ekmek atsam ağzıma yeter "deyip bir bardak su içti.Berçem kızın önüne yemek koyunca Yeliz istemem desede iştahla yiyerek tüm tabağı bitirmişti.
Araba sesi ile iki kadında kalkıp camdan baktılar.Kadirde kaç gündür Zelal'i göremiyordu Cemal'i okula adamlar gelip götürüyor bugün ise direkt çocuk okula gelmemişti.
Artık kızın karşısına geçip içine sığmayan taşan sevdasını söylemek istiyordu ama bir türlü kızı göremiyordu.
Eve doğru umutsuzca yürürken önünde duran büyük arabadan Cemal koşarak indi.
"Öğretmenim siz burada mı oturuyorsunuz ?"
"Evet Cemal "
"Neden okula gelmedin bugün "
"Annem göndermedi hastaymışım ama ben iyiyim anlamıyor işte "deyip Zelal'i adama şikayet ediyordu.
Kadir gülerek Zelal'e ve Cemal'e bakarken Ekrem sinirle adama bakıyordu.
Bu adamda onu kıl eden bir şey vardj yanılmazdı Ekrem .
İçinden adama laflar sayarak evin zilini çaldı.
Yeliz kocasının geldiğini gördüğü için kapıya kendisi çıkmak istemedi fakat Cemal ve Cihan'ın sesleri ile koşarak çıktı.
"Zelal "
"Nerdesin be güzelim sensiz yine karardık"deyip adamı gösterdi.
Yeliz çekinerek kocasına bakıp başını geri eğdi.
'Niye boynu bükülmüş bunun?'
'Vicdanıma oynuyor kesin bakma kızım o tarafa 'diye içinden geçirirken elindeki sargıyı görünce yüreği cız etti başı döndü tutunacak bir yer arayıp karşısındaki kadının koluna güç bela tutundu.
Ekrem ise karşısında kaç gündür hasret kaldığı kıza özlemle bakıyordu.
Ne çok ihtiyacı vardı kokusuna kollarında hissetme hissine .
Zelal'in "Yeliz"demesiyle kıza doğru koştu .
Tek eliyle taşıyabildiği kadar taşıyıp sedire oturttular.
"Ben su getireyim "diyerek Berçem içeri girdi.
Kucağında Cihan yanında Cemal ile Kadir Zelal hepsi Yeliz'e bakıyordu .
Kız gözlerini açınca ilk gördüğü bu güzel tablo oldu .
Başını çevirip sağına bakınca endişeli gözlerle bakan kocasını gördü.
"Noldu senin eline nasıl yaptın ?"
"Gittin mi doktora ?"
"Nerede oldu iki gün başında değilim nasıl beceriyorsun şuna bak ne hale gelmiş "diyerek durmadan konuşuyordu.
Berçem ve Zelal iki aşığın bu hallerini görünce tebessümle içeri girdiler.
Cemal ise tutturdu Kadir'in evini görmek için .
Zelal de çaresiz çocuğa izin vermek zorunda kaldı ."Bir şey söylesene Ekrem "
"Seni çok özledim "
"İyi misim niye bayıldın sen ?"deyip yüzüne düşen saçları kulağının arkasına sıkıştırınca Yeliz derin bir nefes aldı .
"Yapma böyle lütfen ablam içerde öyle robot gibi dururken ben senin elini tutamam"
"Ne yani ayrılacak msın benden ?"diye telaşla sordu.
"Bilmiyorum çok kızgınım kırgınım sana "
"Söz verdin ama "
"Tutmadın "
Ekrem kızın yüzünü kendisine çevirdi.
"Bana biraz zaman ver sana sözümü tutacağım "deyip yanağından öptü.
"Dalga mı geçiyorsun benimle sen ?"
"Ölen adamı mezardan mı getireceksin ?"
"Şist bir kaç gün var ve güven kız aşkından ölen şu adama "
"Sen ciddisin "
"Yeliz gel benimle anlaşıldı sen sır da tutamaz olmuşsun "deyip arabaya bindirdi .
"Bak güzelim Poyraz'ın yüzünün kayıtlardan silinmesi lazım ve herkesin ama herkesin öldü bilmesi gerekiyor biraz zaman hapse girip ayrı kalmaktansa bu ayrılık kısa bir süre için "
"Yaşıyor yani öyle mi ?"
"Beni dinliyor musun sen ?
"Sana söz verdim bırakır mıyım onu orada "deyip karısının saçlarını öptü.
"Çok mutluyum Ekrem nerdeyse seni öpeceğim "deyip güldü.
"Niye öpmüyorsun ?"
"Deli misin be adam seni öpersem şüphelenirler"
"Bir kere kolay kolay affetmem bunu bilirler yani"
"Peki affeder miydin ?"
"Düşünmek bile istemiyorum "
"Ablam çok mutlu olacak ayy inanamıyorum "
"Peki nasıl oldu en baştan anlat "deyip adamın elini tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bahtımın Karası ♣️
General FictionYeliz dik başlı ,açık sözlü ve neşeli bir kız kader kara kule dediği adamla yollarını kesiştirince neler olur dersiniz ? Emanet Sevda hikayesinden tanıdığımız bilmiş Yeliz'in bir adamın yaralarını sarmak isterken düştüğü sevdanın hikayesi ... SEVD...