Kezban hanım kocası Haşim beyin elini tuttu.
Adam karısının yaptığı ile yüzünü ona çevirdi.
"Teşekkür ederim bana verdiğin bu kocaman aile için "
"Sen olmasaydın ben bu aileye sahip olamazdım"deyip dolu dolu gözlerle baktı.
Adam karısına gülümsedi başını kalabalık masaya çevirdi.
Kocaman kalabalık bir aile olmuşlardı.
Bir yanında oğlu karısı ve çocukları diğer yanında eli karnında gözü kocasında olan cimcimesi ,bir uçta telefona bakıp gülümseyen pamuk prensesi ve dostlar misafirler adam başka ne isterdi ki.
Kezban'ı ilk gördüğünde istediği hayalini kurduğu hayat tam olarak buydu .
El ele çocuklarının torunlarının mutluluğunu izleyerek yaşlanmak kalbinin hep istediğiydi ve olmuştu.
"Ben teşekkür ederim öfkene sinirine rağmen sen çok iyi bir anne oldun "
"Keşke iyi bir kadında olabilseydim Haşim özür dilerim sana ve Asmin'e yaptıklarım için "
"Ben sevmeyi bilmiyordum sana hiç söylemedim ama ben seni sevdim ama kendime yakıştıramadım ne büyük salaklık etmişim "deyip başını adamın omzuna koydu.Emine hanım ise oğluna bir şey olacak korkusu ile nefes nefese yürümeye devam etti yemek yiyen ailenin bahçesine gelince oğluna arkasından şefkatle baktı.
Yeliz gözlerini aşkla baktığı kocasından çekip karşısında yardım isteyen bakışlarla bakan kadına çevirdi.
Masadan hızla kalkınca Ekrem de başını çevirip karısının baktığı yöne baktı.
"Emine teyze ne oldu iyi misin ?"
"Gel otur şöyle nefes nefese kalmışsın "
"Bir bardak su iç abla "diyerek Zelal de kadının yanına geldi.Yaşlı kadın elleri titreyerek bardağı kızın elinden aldı.
"Oğlum konağa bir kız geldi "
"Zelal hakkında senin hakkında konuştu "
"Baban Rüstem ağa namus davasıdır diye tutturdu "diye bir solukta anlattı.
"Sana Zelal'e o öğretmene kötü bir şey yapacak Ekrem "Deyip ağlamaya başladı.
Zelal de gözyaşları ile kadının elini tuttu.
Yeliz ise duydukları ile kendini sandalyeye bıraktı karnına giren sancıyı yok saymaya çalıştı çektiği acıyı yüzüne yansıtmamaya çalışarak kocası ile göz göze geldi .
"Sakın korkma hiç bir şey olmayacak "
"Bak bana güzelim "
"Ağlama sakın hiç bir şey olmayacak söz veriyorum "
"Sende bana söz ver kendine burdaki canlara iyi bakacaksın sizi sapa sağlam bulacağım karşımda söz mü ?"
Yeliz dolu dolu gözlerle adama bakıp sarıldı.
"Nolur gitme bırakma bizi "
"Ben sensiz kalmak istemiyorum"
"Nerede benim küçük cadım şuan cesur karıma ihtiyacım var"deyip saçlarını öptü.
"Ağlamak istiyorsan sıkma kendini ağla güneşim "deyip karısının akan gözyaşlarını öpüp gitti. Yeliz giden adamın arkasından sessiz sessiz ağlamaya devam etti kasıklarındaki sancı ile adeta inledi.
"Nolur gitme bebeğim baban söz verdi gelecek "
"Abla onun gitmesine izin verme "deyince Fidan kardeşinin yanına geldi.
"Abi yardım et "
"Yeliz güçlü ol hiç bir şey olmayacak tamam mı ?"
"Ben anne olmak istiyorum abla nolur gitmesin Ekrem çok üzülür "deyip hıçkırıklarla ağlamaya başladı.
Kezban hanım kızının elinden sımsıkı tutuyordu .
İbrahim Zelal'e bakıp konuştu.
"Öğretmeni ara gidin buradan arkanıza bile bakmadan kaçın duydun mu Zelal ?"
"Ama Yeliz "
"Aması yok çocuklarını da al gidin buradan bir şansın var madem git mutlu ol "dedi.
Cemal Yeliz'in yanına ağlayarak gelip elinden tuttu.
"Güneşe bir şey olmayacak Yeliz üzülme tamam mı ?"
"Tamam Cemal'im üzülmüyorum sende ağlama " dedi.
"Büyüdüğümde onunla ben evleneceğim tamam mı ?"deyip gülümsedi.
"Tamam "dedi acı dolu bir sesle .Cemal kıza sarılarak ağlamaya devam etti.
Zelal de gelip sarıldı saçlarını öptü.
"Hakkını helal et kardeşim "dedi.
"Helal olsun abla sende helal et çok mutlu ol "dedi.İbrahim ve Fidan kızı sarsmadan arabaya bindirdiler onlar hastaneye doğru giderken Zelal Kadir'i aradı.
"Alo"
"Gözümün nuru"
"Kadir çok kötü şeyler oldu nolur buraya gel "
"Ağlama Zelal'im geliyorum ağlama gözümün nuru "deyip kapattı.Ekrem ise çocukluğunun esir olduğu konağın önüne geldi.
Bu son hesaplaşma günüydü bir daha bu evin kapısından içeri girmeyecek yeni bir evi yeni bir hayatı olacak ruhu özgürlüğüne kavuşacaktı.
Konaktan içeri girdiğinde gördüğü manzara ile olduğu yerde öylece donup kaldı .Gülay ise Kıratlı konağının kapısına geldi.
Kapıyı tüm gücü ile çalmaya başladı.
Adamlardan biri kapıyı açınca iterek içeri girdi.
"Ben Miran abi ile görüşecektim "
"Abim yok bana söyle "
"Sen kimsin nolur yardım et çok önemli "
"Tamam sakin ol otur şuraya ben abimi yukarıdan çağırayım"deyip gitti.
Miran aşağıda bekleyen kızı baştan aşağı süzdü.
Nereden tanıdığını çıkarmaya çalısıyordu ama bir türlü bulamadı.
"Ben çok kötü bir şey yaptım "
"Rüstem ağaya Zelal ile öğretmeni söyledim"
"Ne diyorsun kızım sen ?"
"Abi dur ne olur kesme sözümü anlatayım "
"Ekrem Zelal ile öğretmenin evlenmesine izin verdi ben kıskandım Rüstem ağaya anlattım"
"Namus davası dedi "
"Sen manyak mısın kızım nasıl böyle bir şey yaparsın ?"
"Böyle olsun istemedim "dedi.
Miran sinirle evden çıkacağı anda Gülay adamın peşinden koşup kolunu tuttu.
"Gidemezsin Rüstem ağa seni de öldürmek istiyor telefonda konuşurken duydum "
"Bana hiç bir şey yapamaz bırak şimdi kolumu sende çöplüğüne git bir daha da ailemin karşısına çıkma "deyip kızdan kurtuldu.
Bora ağlayarak giden kızın arkasından bakıp başını sağ sola salladı.
Kadınlar gerçekten çok tehlikeli yaratıklardı istedikleri olmayınca yaptıkları çok acayip diye düşündü.Miran ise Ekrem'e ulaşmaya çalışıyordu adamın kendi hayatını tehlikeye atacak bir şey yapmasını istemiyordu .
Ekrem açmayınca çareyi İbrahim'i aramakta buldu.
"Alo"
"Nerdesin İbrahim "
"Abi hastanedeyiz "
"Berçemin doğuma daha yok muydu lan ?"
"Yok abi Yeliz için geldik düşük tehlikesi var doktorun odadan çıkmasını bekliyoruz "
"Ekrem nerede ulaşamıyorum ? "
"İşler karıştı Miran abi Rüstem ağa şimdide namus davasının arkasına sığınıp can alacak ."
"Zelal ve öğretmen nerede ?"
"Zelal'e gidin buralardan dedim adamı aramıştır abi sen yardım etsene onlara senden başka kimse koruyamaz şuan onları "
"Merak etme İbrahim halledeceğim "deyip kapattı.
Kozan konağına giderken polisede haber verdi artık Rüstem ağa için yolun sonu gelmişti ve acımayacaktı.
Madem o bu yaşında hala ölüm saçmaktan vazgeçmiyordu o zaman geri kalan ömrünü hapishanede geçirmeyi çoktan hakketmişti .Yeliz karşısındaki doktora umutla baktı gözlerinden yaşlar aksada içinde kaybetmeyeceğine dair umudu vardı.
Cemal Güneş doğacak demişti değil mi bırakmayacaktı kızı annesini Ekrem'de gelecek yeniden mutlu olacaklardı.
"O nasıl nolur kaybetmedin deyin ?"
"Merak etme küçük hanım hepsi çok iyiler"
"Hepsi mi ?"deyip sevinçle karnında elini gezdirdi.
"Hepsi iyiler annelerine selam bile söylüyorlar "
"çok az bir kanaman olmuş bu çok normal rahmine yerleşiyorlar sadece "
"Böyle durumlarda korkma ama yine de hastaneye gel olur mu ?"
Yeliz sadece başını salladı neşeyle karşısındaki yaşlı adama baktı.
"Üçüz olduğunu biliyor muydunuz ?"
"Hissediyorduk sadece eşimle"
"doktorumuz sadece üç kese var zamanla tek halini alabilir demişti "
"Doğru söylemiş ama sizinkiler hala oradalar ve şuan durumları gayet iyi görünüyor"
"Annelerini çok korkutmuşlar o yüzden bugünlük burada kalın iyice emin olalım güzel anne "deyip odadan çıktı.
Yeliz sadece teşekkür etti kime ettiğini bilmeden dilinde teşekkürler ile bir yandan ağlıyor bir yandan gülüyordu.
Fidan odaya girip kardeşinin halini görüp derin bir nefes alıp çekti.
"Çok korktum sanırım kadın doğum asla seçmeyeceğim kalpten gidiyordum senin yüzünden cadı "
"Bende çok korktum abla "deyip elini uzattı.
Fidan kızın elini tutacağı anda başı döndü zar zor yatağın kenarına tutundu.
"Abla iyi misin ?"
"Korkudan stresten oldu herhalde iyiyim merak etme "
"Ya da başka bir şeydir "deyip göz kenarında kalan gözyaşlarını silip güldü.
"Başka ne olacak Yeliz ?"deyince karşısındaki tablodaki bebeği göz ucuyla gösterdi .
"Tabi doktor olan sensin daha iyi bilirsin "deyip elini sımsıkı tuttu.
Fidan yüzüne yayılan gülümseme ile beş dakika öncesine kadar yaşadığı bütün korkuları adeta unuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bahtımın Karası ♣️
Fiksi UmumYeliz dik başlı ,açık sözlü ve neşeli bir kız kader kara kule dediği adamla yollarını kesiştirince neler olur dersiniz ? Emanet Sevda hikayesinden tanıdığımız bilmiş Yeliz'in bir adamın yaralarını sarmak isterken düştüğü sevdanın hikayesi ... SEVD...