Kezban hanım dikkatli bir şekilde kızının yüzüne bakmaya devam etti.
Biliyordu aslında gerçeği küçük tırtıl kelebek olmuştu ama yine de kızından duymak istiyordu.
"Seni dinliyorum Yeliz hanım "
"Anne neyi bilmek istiyorsun ?"
"Neyi bilmek istiyorum boynundaki kolyeyi mesela ?"
"Sonra niye sarıldın adama o adam niye senin boynundaki yazmayı aldı ?"
"Bilmiyorum "
Kezban hanım koltuğa oturarak kızını köşeye sıkıştırmaya devam etti.
"Her şeye fikri olan Yeliz bilmiyor öyle mi ?"
"Buna inanmamı bekleme hadi anlat "
"Anne ben daha tam olarak kendime bile itiraf edemedim nolur zorlama "
"O gün gelince anlatırım şimdi sen ne kadarını görüyorsan o "
"Hah şöyle bana dürüst ol başka bir şey istemem"
"Korkma güzel kızım bu sefer karşılıklı duyguların "diyince Yeliz annesinin gelip dizine yattı.
"Anne haklıydın ben Mert'i gerçekten sevmemişim "dedi .
Kezban hanım kızının saçlarını okşayıp öptü.
"Sende o Ekrem efendi de mutluluğu hakediyorsunuz bir araya gelmek istediğinizde yanınızdayım "dedi.
Yeliz bahçede yaşadıklarını düşünüp güldü.
Ne güzel sarmıştı kolları ile sımsıkı hiç ayrılmayacak gibi her kötülükten korurum der gibi .
Eli boynundaki kolyeye gidince iç çekip annesine baktı.
"Annem ablam bana küser mi ?"
Kezban hanım kızından itiraf almak için anlamamazlığa verdi.
"Ne yaptın ki ablan sana küssün "
"Anne ya ?"
"Anneye ya denmez söyle bakıyım ablan sana niye küsermiş "
"Ben ve Ekrem işte "
Sinirle annesinin dizinden kalkıp karşısına geçti.
"Üf anne ille söyleteceksin ""Ben yani biz sanırım Ekrem ile "
"Off konuşmak niye bu kadar zor "deyip kızararak banyoya kaçtı.
Kezban hanım ise giden kızının arkasından gülüyordu ama içinde bir korku vardı.
Korkusu ne oğlu İbrahim'in ne de kızı Fidan'ın tepkisiydi.
Tek korkusu Rüstem ağanın ilerde kızına yaşatacağı acılardı.
Hiç bir zaman kabul etmezdi Yeliz'i gelini olarak .
Bir de kızı görürse nefreti daha da artacaktı .
Yeliz tıpkı kardeşi Gülbahar'a benziyordu.
Tek farkları Gülbahar sessiz sakin bir kızdı ama Yeliz kime çektiyse kimseye boyun eğip kendini ezdirecek biri değildi.Kapının çalışı ile daldığı derin düşüncelerden uyanıp yerinden kalktı karşısında gülerek duran en kıymetlisi Fidan'ı kollarına alıp sımsıkı sardı.
Yeliz kapı önünde ablasına çekinerek baktı çünkü Ekrem 'den ablası için bile vazgeçmek istemiyordu. O adam kendisi yüzünden acı çeksin istemiyordu onun yüzünü güldürmek istiyordu.Ekrem kızın yanından ayrılınca elindeki yazmayı kokladı.
Derin bir nefes alıp başını gökyüzüne kaldırdı.
"Olur mu Allah'ım Ekrem kulun da sevip sevilir mi ?" Diye iç çekti.Arabasının içine girince yazmayı torpido gözüne koydu .
Kendini hiç hissetmediği kadar iyi hissediyor içinde öyle bir neşe vardı ki ne yapacağını bilmiyordu.
Küçük cadı içine işlemişti sanki nasıl yaptığını ne zaman sevdiğini adama kabul ettirdiğini bile anlamıyordu.Eve gelince Cemal amcasını koşarak karşıladı .
Zelal ise yıllardır tanıdığı bu adamı ilk defa böyle neşeli gözlerinin içine kadar güldüğünü görüyordu.
İçinden Yeliz aklından gönlüne düşmüş belli ki deyip Cihan ile birlikte adama yaklaştı.
"Hoşgeldin "
"Maşallah yüzünde güller açıyor Allah bozmasın "dedi.
Ekrem yengesine bakıp gülümsedi.
"Amin "deyince Zelal adama fısıltı ile konuştu.
"Bu aminin sebebini biliyorum sanırım"
"Ne nereden ?"
"Yeliz'i ilk tanıdığım zaman sana yakıştırmıştım"deyip güldü.
Ekrem yengesine şaşkın bir şekilde bakıp konuştu.
"Zaten herkes yakıştırıyor bizi "dedi.
Miran arkadaşının söylediği sözleri duyunca gülümsedi.
"Anlaşılan artık sen de yakıştırıyor gibisin"
"Hoşgeldin "
"Ben değil sen hoşgeldin kaçak "deyip çalışma odasına doğru ilerlediler.
"Cemal annene söyle bize iki kahve yollatsın hadi aslanım "deyince Cemal koşarak merdivenlerden indi.Miran arkadaşının masasının karşısında ki koltuğa oturup konuşmasını bekledi .
"Eee anlat bakalım bu neşenin sebebi ne ?"
"Bildiğin şeyleri neden sorarsın ki "
"Yeliz yani öyle mi doğru mu anlamışım "
"Doğru anlamışsın "deyip derin bir nefes aldı.
"Şimdi ne olacak peki "
"Kız da biliyor mu ?"
"Biliyordur ama konuşmadık "
"Neden konuşmadınız ?"
Ekrem sıkıntı ile yerinden kalktı.
"Anlatması zor be Miran "
"Ona vereceğim gül bahçelerim yok ki "
"Hayatıma bak birazdan gelir babam nefreti ve öfkesiyle "
"Annem desen Gülbahar takıntısı yüzünden Yeliz'i sevmez "
"Fidan kuma olmak istemedi Yeliz ister mi bunu düşünmek bile istemiyorum"
"Abisinin karısını sevmiş ablası ile görüşmüş bir adamı sevse bile hemen kabul eder mi ? "
"Zaman Ekrem eğer aranızdaki en başından beri var olan kıvılcım bir ateş yakarsa onu söndürmeye sizin gücünüz bile yetmez "
"Bu sefer düşünme be kardeşim yaşa olmaz mı ?"deyince Ekrem gülümsedi."Ben zaten onun yanında sanki başka biriyim "
"Hayatımda gülmediğim kadar güldüm" dedi.
"Ha şöyle boşver olumsuzlukları düşünmeyi umut var mı o da sever mi seni ?"
"Var sanırım"deyip gülümsedi .
"Sokma aranıza o zaman sorunları"deyip ayağa kalktı.
Aslında geliş amacı Rüstem ağaya hesap sormaktı ama arkadaşı ilk kez bu kadar mutluyken bugünlük bozmak istemedi.
"Neyse ben kalkayım kardeşim bu işi de uzatma isteyelim cadıyı sana "deyip güldü.
"Bak şimdi düşününce bir acıdım sana"deyip takıldı.
Miran gidince Ekrem de odasına çıktı .
Elindeki telefonu bir sağ bir sola çevirip duruyordu.
Aramak istedi ama aklına Fidan'ın yanında olduğu gelince vazgeçti.
Onun yerine mesaj attı.
"İyi misin abin baban bir şey dedi mi ?"Yeliz ablasının yanına gidip sarıldı .
"Hoşgeldin "
Fidan kardeşinin gözlerinin içine bakmamasıyla şaşırsa da belli etmeyip sarıldı.
Kendisini Yeliz'e karşı suçlu hissediyordu.
Mert'e umut vermişti ama Yeliz'in Ekrem ile alakası yoktu nasıl böyle bir şey düşündüm kalbini kırdım diye kızıyordu.Bütün aile bir araya gelip oturmuşlardı.
İbrahim Yeliz'in mahçup yüzüne bakıp yanına gelip oturdu.
"Senin suçun değildi biz seni o pisliğe iterek hata yaptık "
"Suçlama güzelim artık kendini "
"Özür dilerim abi sana benim yüzümden zarar verseydi ben dayanamazdım."deyip sarıldı .
Haşim bey oğluna ve kızına bakıp sıkıntılı bir şekilde konuşmaya başladı.
"Olanların kimin suçu olduğunun artık bir önemi yok "
"Bütün kasabada adın çıktı üstüne Ekrem ile bir gündür ortada yoktunuz"
Kezban hanım sinirle kocasına baktı.
"Haşim"
"Korkma Kezban kadın kızını kimseyle zorla evlendirecek değilim "
"Yeliz Fidan ile İstanbul'a gidip orada okusun "
"Zamanla buradaki laf söz durur Murat belası ile zaten Miran ağa ilgilenecek söz verdi "
"Böylelikle sorun morun kalmaz "dedi.
Yeliz'in aklına Ekrem ile aralarında yeni yeni oluşan umutları gelince derin bir iç çekti .
Gitmek yaralı adamı burada tek başına bırakmak istemiyordu .
Tam yeniden sevmeyi denemiş üzerindeki yası atmışken Ekrem'i bırakıp giden olmak istemiyordu.
Bakışlarını imdat bekler gibi annesine dikti.
Kezban hanım sadece başını sallayınca Yeliz ağlayarak odasına gitti.Fidan ağlayan kardeşini teselli etmek için yanına odaya girdi.
"Ben gitmek istemiyorum"
"Eğer sorun Mert ise o gitti "
"Mert değil umrumda bile değil "
Fidan kardeşinin tepkisi ile şaşırdı.
"Sorun ne o zaman neden gelmek istemiyorsun ?"
"Sen Asmin ve Hasret için deli olurdun"
"İstemiyorum bir sebebi "yok diyecekken telefonuna gelen sesle iki kızda sustu.
Fidan yanında duran telefonu kardeşine uzattı.
"Ekrem iyi misin diye soruyor "deyip yataktan kalkıp pencerenin önüne geçti.
Yeliz gelen mesajı kaç kez okuduğunu bilmeden öylece baka kaldı.
Fidan hala dışarı bakarak kardeşine konuştu.
"Cevap versene adama belli ki merak etmiş "
"Yanlış anlamam sen benim sevdiğim adama o gözle bakmazsın özür dilerim daha önce söylediklerim seni dinlemediğim için "deyip kardeşinin yanına gelip sarıldı .
Yeliz ablasının tavrı ile ağlamaya başladı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bahtımın Karası ♣️
Ficción GeneralYeliz dik başlı ,açık sözlü ve neşeli bir kız kader kara kule dediği adamla yollarını kesiştirince neler olur dersiniz ? Emanet Sevda hikayesinden tanıdığımız bilmiş Yeliz'in bir adamın yaralarını sarmak isterken düştüğü sevdanın hikayesi ... SEVD...